Sayfalar

19 Şubat 2013 Salı

HAYATIN ŞAŞMAZ GERÇEKLERİ


Kamera;Güven Selçuk



HAYATIN ŞAŞMAZ GERÇEKLERİ

  Hayatın şaşmaz gerçekleri vardır; siz ne yaparsanız yapın, insanın algıladığı yaşam hangi hüznü ve sevinci yaşıyorsa yaşasın, hayatın vazgeçilmezliği içinde şaşmaz gerçekleri, kendi döngüsünü sürekli tekrarlar. Bu tekrar, o canlıya verilen ömrün son nefesine kadar, bilinen şaşmazlık içinde sürüp gider.

  Şubat ayının ılıman-lığı içinde baharı koklayan hayvanlar, kendi büyük kıpırtılarına başladılar bile. Kuşların eşlerini ikna için kur yapışları, yuvalarını gözden geçirmelerinin zamanı başlıyor. Kedi ve köpeklerin şaşmaz mücadelesi başladı bile. Dişisinin peşinden koşan erkek köpek ve kediler, bir sürü rakibi alt etmek ve dişisinin sunacağı o tatlı rüyayı hak etmek zorunda. Bütün bu koşuşturma hayvanlar için, nesillerinin devamı anlamına geliyor; yani üreme; milyon yıllık büyük tekrar…

  Hayvanların büyük uyumu, tekrarlanan şaşmaz gösterilerle devam ederken, insanların da şaşmaz tekrarları vardır. Kolordu Caddesinde neredeyse her gün tekrarlanan tavla oyunu ve seyircilerin taraftar heyecanı kıskandıracak kadar cazibe oluşturuyor. Tavla oyuncularının zar sesleri, pulların tavlaya çarpışı, az ötede dinlenen, çoğunlukta uyuyan beyaz büyük köpeği hiçbir şekilde rahatsız etmiyor. Caddenin hemen kıyısı, her iki yakası onun yeri sayılır; oradaki balıkçalar da, gelen geçen de beyaz köpeğe çoktan alışmış. Beyaz büyük köpek, neredeyse bulduğu her fırsatta en sevdiği işi yapıyor; uyuyor yani; büyük bir şaşmazlık içinde uykuyu, doğan her günün ilerleyen saatlerinde tekrarlıyor.

  Bir tekrarı da ben yapıyorum. Her akşam Testereciler fırınına uğrayıp taze, hatta sıcak ekmeklerini alıyorum. Özellikle ekmeklerden birisinin soğuk olmasına dikkat ediyorum. Sıcak ekmeğin mideyi yorduğunu, iyi gelmediğini biliyorum. Ama vazgeçemediğim şaşmazlık içinde tekrarladığım şey, sıcak ekmeğin azcık, ucundan kırıp, kıtırdata kıtırdata yiyerek evin yolunda ilerlemek; bu da benim şaşmazlığı, elimin kolumun dolu oluşunun, döngünün üremesine yaptığım büyük hizmet olmalı.

 İnsanların alış veriş merakı, sigaraya düşkünlüğü, tanıdık birini yakaladı mı, bir anda anlatabildiği kadar derdi anlatıp, sonra da ayrılırken ; “kendine iyi bak” demesi, hep hayatın şaşmaz gerçeklerinden bazılarıdır.

  Alışveriş merakı dedim de, şaşmaz merakımız olan, özellikle kadınlarımızın bıkıp usanmadan evlerinin içini eşyalarla doldurmaları, vazgeçilmez gerçeklerden birisidir. Yakın zaman önce açılan, adına “Bedavacı” unvanını koyan iş yeri, sabahları kuyruğa girmiş insanlarla doluyor. Ne alırsan 3,5 TL olduğu için, insanlar gözleri karamış olarak gelip, evinde olmayan veya varsa bile ikinciyi, üçüncü eşyayı alıp gidiyorlar. Bir çamaşır sepeti veya Pazar arabası kadınların aldıktan sonra en çok tebessüm ettikleri, bir savaş kahramanı gibi oradan ayrıldıkları gerçeklerden birisidir.

  Esas olan, bıkıp usanmadan tekrarlanan başka gerçekler de var; evlerimizin dış boyası eksik, çatı akıyor veya deprem tehlikesi olan bir bölgede yaşıyor oluşumuz vız gelir bizlere; bir ucuzluk varsa, evlerimiz ağzına kadar eşya ile dolu bile olsa, yedekte bulunsun düşüncesiyle inanılmaz tekrarları yaparız; tıpkı, yemeden, içmeden, sağlıktan, eğitimden, eğlenceden kesip de yapmaya çalıştığımız küçük birikimlerin, kıyamadığımız çocuğumuz veya torunumuz tarafından muhteşem bir kıyma hareketiyle yok edildiği gibi; bunlar hep, ama hep tekrarlanan hayat gerçeklerimizdir; biz kokar bu gerçekler.

  Bir başka gerçeklerimiz de televizyon ve gazete dünyamızdan geliyor. Kaza, terör, cinayet, şiddet olayları hep başköşededir ama sanat, müzik, eğitim, sağlık, felsefe, spor haberleri, özellikle futbolun dışındaki spor haberlerini ara ki bulasın! Belli ki, tekrarlanan vazgeçilmez gerçeklerimizden birisi de, artık gına geldiğimiz kan, korku, kavga, ölüm haberlerini hep ön sıraya koyacaksın; koyacaksın ki insanlar sürekli kendi hallerini şükürler etsinler.

  En ilgimi çeken ve bir türlü tam çözemediğim muhteşem gerçeklerimizden birisi de, insanların acıma, merhamet ve adalet duygularının sislerin içinde kaybolup, şekil değiştirmeye başladığına tanıklık yapmamdır. Tanık olduğumuz bütün insanlık dışı haberlere etkisiz tepkileri yaptıktan sonra, şükürler olsun bu günümüze deyip vaziyeti kurtarma gösterimiz bence en büyük, en inanılmaz ve en zavallı olanındır.

  Belki de ben yanılıyorumdur, hayat, kurnazların, hilebazların, korkuyu iyi ayarlayıp kayıpları en aza indirenlerin en kazançlı duruma geçecekleri yerdir. Duygulu, nazik, zarif, bilgili ve korkusuz insanların ise, kaybetmeye mahkum oldukları büyük gösterinin yapıldığı biricik yerde, hassaslığın, felsefenin muhteşem derinliğinin büyük acılarını yaşıyordur; kim bilir…

  Güven Serin
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder