İKİ ACI! İKİ KAYIP! İKİ ÖLÜM!
Birçok insanın “Artık acılara, kayıplara, vergilere, halktan uzaklaşanlara” alıştık demesine rağmen, kentimizin sevilen iki doktorumuzun ölüm haberi bütün şehri, bölgemizi yasa boğdu…
Tez duyulan kara haberi şafaktan birkaç saat sonra, atölyeye gelip günü planladığım en erken zamanlarda öğrendim. Hiçbir kişisel tanıklığım olmadığı halde, hissettiğim hüznün ne rengini, ne yükünü anlatamam…
Sonradan kiminle konuşsam, aynı yas, aynı hüzün içinde, acılarını gizlemeden, bilimsel teorileri haklı çıkartacak birlikteliği şehir insanlarıyla koyun koyuna yaşadık…
Namık Kemal Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü ve Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Nilda Turgut ile Tekirdağ Şehir Hastanesi’nde nöroloji uzmanı olarak görev yapan Uzm.Dr.Emel Ersöz trafik kazasında yaşamlarını yitirdiler.
Olaysız, kazasız, vahşetsiz bir günün ve gecenin yaşanmadığı bu zamanlarda iki doktorumuzun ölümü çok sarsıcı ve yıkıcı bir deprem gibi ruhlarımız yaraladı!
Neden? Bu ölümlerin sebebi nedir? Diye sorgulamadan önce; ağıtların, destanların içinden süzülüp de bu diyarları vatan belleyin insanlarımızın tarifsiz acıları, kendi uçsuz bucaksız sessizliği içinde ve dehşet içinde geçirilen saatler…
İki doktorumuzun gömüleceği, Prof.Dr. Nilda Turgut için görev yaptığı Namık Kemal Üniversitesi bahçesinde tören düzenleneceği vakitler, şehrin dışına, bir başka tören ve yas içinde kaçıyordum. Her minibüste konuşacak bir insan bulmama rağmen, hiç kimseyle konuşmamayı, doktorlarımız için yapılan tören saatinde, hiçbir saate, dayatmaya, standart duruşa ait olmadan bende yapıyordum…
O gün, Marmaraereğlisi sokaklarında, caddelerinde, parklarında ve kıraathanelerinde neredeyse hiç kimseyle konuşmadım. Törenin, yas tutmanın, acılarla farklı bir şekilde yüzleşmenin formülü gibiydi…
Aynı anda, neredeyse vicdanı olan bütün şehir derin hüznü ve acıları hissetmişti. Konuştukça acı içindeki insanlarımızla hep aynı duygular; “ Büyük kayıp… Büyük acı… Yerleri doldurulamaz insanlarımız, doktorlarımız”
Doktorlarımızın en güzel yaşlarında, akademik olarak ülkemize, şehrimize en fazla hizmet ettikleri zamanda trafik kazası denen canavara kurban gitmeleri hiçbir zaman son olmayacak!
Niçin? Çünkü hiçbir ölüm, zamansız olan hiçbir vahşet bu ülkede hem akademik, hem sosyolojik olarak tartışılmıyor. Sonuca, yasaların ve yöneticilerimizin büyük sorumluluk anlayışı içinde halkımıza sağlıklı bir hizmet olarak geri dönmüyor…
Trafik kazaları niçin olur? Yüksek hız! Alkol… Yol hataları… Araç teknik, elektronik arızaları…
Trafik kazalarında bu kadar çok ölümlerinin olduğunu bildiğimiz halde bunu niçin çözemiyoruz? Özellikle emniyet kemerleri, arkada oturan yolcuların can güvenliği için şart ve kesintisiz uygulanması için çok özel çabalar göstermiyor, halkımızı bilinçlendiremiyoruz?
Şehrimizi yasa boğan iki değerimiz, doktorumuzun ölümünde emniyet kemerleri kusurlu mudur? Yeni ve sağlam bir elektrikli aracın teknik arızası var mıdır yok mudur? En önemlisi kaza yaptıkları yerdeki yolun virajı-dönemeci uygun ve uyarıcı levhaları yeterli midir?
Uygar dünya her dehşeti bir deneyime çevirmenin peşinde koşarken, bizler ise her gün farklı yoğunlukta, renkte, seste, yükte acılarla nasıl baş edeceğiz diye sessizliğe, yalnızlığa gömülüyoruz…
Yüzleşmeliyiz! Bütün eksiklerimiz, hatalarımız, özürlerimiz ile yüzleşmeliyiz…
Doktorlarımızın kayıpları telafi edilmez derece büyüktür… Onların onurlu duruşları, şehrimize katmış oldukları insanı, akademik kariyer ve itibarlar için yas törenini, zihnim ve kalbim ne kadar devam ettirecekse o kadar yapacağımı paylaşmanın yaslı ve buruk dünyası içinde rahmetler diliyorum…
Güven SERİN
Ne yazık ki sadece iki doktorun öldüğü bir trafik kazası haberi olarak okudum internette. Oysa şimdi resimlerini görünce çok daha fazla içim acıdı. yetişmiş iki değerli insan, kim bilir kaç kiçiye deva oldular. Trafik kazaları her an yanıbaşımızda , kuralları pek sevmeyen bir toplumuz üstelik. Araba kullanmaktan korkar olduk. Doktorlarımıza Allahtan rahmet dilerim, mekanları cennet olsun.
YanıtlaSilÇok teşekkürler,sağ olun; acının katmanlarını göstermiş oldu bu iki değer,iki can bizlere...
YanıtlaSil