AMOK
KOŞUCUSU BİR DÜNYA
Nedir Amok? Hiddetle saldıran, hiç durmadan öldüren,
Güney Doğu Asya bölgesindeki kültürlerde “Cinnet” halini ifade etmek için
kullanılan bir tanım…
Ya dünyadaki ülkelerdeki Amok Koşucuları? Bir
devlet düşünün; milleti 2000 yıldır başka milletlere sığınmış ve
varlıklarını-zenginliklerini orada çoğaltmış. Sonra burada bir devlet
kurabilirsin diye yer satın almışlar. Adına da İsrail denmiş. Daha kurulalı 100
yıl bile olmadan on binlerce insanı tıpkı çıldırmış Amok Koşucuları gibi katlediyorlar.
Sorarsanız kendi güvenlikleri için. Her koşularında bir başka ulusa ait
toprakları da kendi ülkelerine katmayı, tarihsel bir borç, saldırgan bir aşk
içinde yapıyorlar…
Güne ve geceye yansıyan haberlerde o kadar
çok Amok Koşucusu ve saldırganlığı görüyoruz ki artık takip etmek, insanı bir
duruş sergilemek, derhal karşı refleks göstermek mümkün görünmüyor…
Bir bölge, bir millet için ses çıkaranlar
diğeri için susmayı, yok saymayı seçiyor. Birinin katili, diğerinin kahramanı
haline geliyor. Korkunç dramlar ve bitmeyecek olan belki de yakın zamanda
başlayacak en büyük göç dalgaları, artık durdurulamayan Amok Koşucuları yüzünden,
dünyayı başka yerlere sürükleyeceği gerçeğiyle yüzleşmeliyiz…
Amok Koşucusu hakkındaki ilk bilgiyi Stefan
Zweıg’ın eserinden öğrendim. Yazar okuyucuya soruyor:
—Amok’un ne olduğunu biliyor musunuz?
Sonra bir cevap fısıldıyor:
-Amok mu?..Galiba
hatırlıyorum…Malezyalılarda görülen bir tür sarhoşluk…
—Sarhoşluktan öte bu…
Çılgınlık, insanın öfkeden gözünün dönmesi… İnsanın korkunç, delice bir
saplantıya kapılması, öyle ki hiçbir biçimde alkol zehirlenmesiyle
kıyaslanamaz…
Kısacası Amok bir hastalık. Zihnin ve
vicdanın donması… Belki de kuruması…
Yazar ve karısı Avrupa doğumlu çok başarılı
bir edebiyatçıydı. Belki de eserlerinin çevrilmediği, okunmadığı ülke yok… Bir
başka Amok saldırganlığı, topyekûn bir milletin çıldırma haline, Avrupa’nın
yanıp yıkılmasına dayanamayan Zweıg, sığınmış olduğu Brezilya’da ölmeyi tercih
ettiler.
Hitler de durdurulmasaydı korkunç ölümleri
geride bırakacak daha korkunç belki de dünyanın ölümüne kadar gidebilecek bir
Amok saldırganlığı içinde, zamanı yetseydi dünyayı yaşanmaz hale getirecekti.
Neredeyse çırpınan her ülkede Amok Koşucuları
fazlasıyla var. Hemen hepsi de gücü, saldırganlığı ellerinde tutmada çok başarılılar.
Afganistan’ı sıradan haberlerden takip edebiliyoruz. Orada insan, orada kadın
olmanın çıldırmış haldeki koşucuların elinden kurtulmanın mümkünü; ancak
şansları olanların, kaçmaları, mülteci duruma geçmeleriyle mümkün oluyor.
Ya ülkemizdeki Amok Koşucuları? Arkası
kesilmeyen vahşetlerin arkasındaki çıldırmış genç zihinlere ne diyeceğiz?
Babasını dört parçaya bölüp, dereye gömen Amok katillerine? Kız arkadaşlarının
başını kesen daha bıyığı bile terlememiş diğer Amok saldırganına? Yolun
ortasında ayrılmak isteyen eşe bilmek kaç bıçak darbesi indiren Amok katiline?
Artık ipin ucu kaçmış görünüyor. Bu
topraklarda sadece göller, ırmaklar kurumuyor; insanlığımız da, şefkatimiz de,
üreten ve gülümseyen yüzlerimiz de kuruyor.
Dünyada da öyle… Sadece kendi ülkelerini,
birliklerini var etmek için harcanan büyük paraların çok azı, dünyanın yoksul
diyarlarına harcanmış olsaydı, hepsinin din öğretilerindeki kardeşçe bölüşüm,
yapay bir şekilde zihinlerine yerleşmese, dünya kardeşliği ve ülkemizdeki
neşenin tadına doyum olur muydu?
Amok bir virüs, çağımızın bir hastalığı gibi,
ele geçirdiği ülkeleri, genç, yaşlı ayırmadan akla hayale gelmeyen olaylarla
meşgul edip, masum insanları evlerine hapsedip, korkunun büyük ateşiyle bizi
var eden her şeyi yakıp yok ediyoruz…
Ne hazin bir 21.yüzyıl başlangıcı…
Güven SERİN
Etimizle kemiğimizle, tüm benliğimizle nefret ettiğimiz bir yüzyıl maalesef. Ne yazık ki bu zamanlarda yaşamak düştü kaderimize.
YanıtlaSilModern zamanlar,uzay çağı derken,acıların ve vahşetlerin en katmerlisini yaşıyoruz; ne hazin...Duyarlılığınız için teşekkürler..
YanıtlaSil