AVATAR:
SUYUN YOLU
16 Aralık tarihinde, bin bir türlü gecikme, erteleme ve yaşanan problemlerden sonra AVATAR 1’den sonra AVATAR: Suyun Yolu, onlarca ülkede izleyicilerle buluştu.
Teknolojinin geldiği yeri görme ve anlama açısından, sanat ve ticaretin bütün vizeleri, yasaları, duvarları yerle bir edeceğinin de kanıtı: İnsanlık Anıtı gibi kendi ayrıcalığını oluşturuyor.
AVATAR: SUYUN YOLU eserine sadece film demeyeceğim. Türü bilimkurgu olarak sinema tarihine geçse de, bilimkurgu; mitler, masallar, edebi dünya, Astronomi, Astroloji ve insan dehasının düş gücüyle birlikte teknoloji olmadan hiçbir yol alamazdı.
Sanat Dallarını ve EDEBİ DÜNYALARI hafife alanlara tekrar hatırlatmak isterim. Okumayan, düşünmeyen bu tür düşsel zenginliklerin, Bilim Kurgu gibi görünen evrensel zekâların ürünlerini anlamaları mümkün görünmüyor.
Julus Verne, Fransız yazar ve gezgindir. Neredeyse bütün eserleri gökyüzü, uzay taşıtları, denizaltı bilimkurgu türlü hikâyeleri, romanlarıyla bütünleşmiştir. Ne zamanlar? Deniz Altında Yirmi Bin Fersah eserini 1870’de yazdı. Henüz denizaltılar yokken. Dünyanın Merkezine Yolculuk eserini 1864 yılında tamamladı. Seksen Günde Devr-i Âlem eseri ise 1873 yılında bitirildi.
Önce okumak, dinlemek, seyahat etmek ve sonra; düşlerin ürünlerini İNSANLIK MİRASI olarak gün yüzüne çıkartmak…
AVATAR: SUYUN YOLU filmi de böyle eserlerden birisi… Görselliğini bir kenara bırakıyorum! Sadece bunun için gidenler dahi pişman olmayacaktır.
Gelelim, AVATAR filminin sadece bir film sayılmaması gerektiğine. Peki:
—AVATAR daha başka nedir?
—Düş, Rüya, Düşünce, Bilinç,
Bilim ve GELECEKTİR…
Belki de torunlarımız, ALFA kuşağı veya onların çocukları yüzlerce PANDORA gezegenine yolculuğa çıkacak, oraları tekrar şekillendirip, dönüştüreceklerdir.
Bu filmde bildik, her klasik eserde olan anlatım, gösterimlerden birisi de insan vicdanıdır. Yani, hepimizin vicdanları… Kim bilir kaç zamandır göz kapaklarım bu kadar ıslanmamış, kendi yolunu bulup tuzlu sularını dudaklarıma kadar taşımamıştı.
İnsan gerçeğinin 4–5 ışık yılı ötedeki gezegende bile acımasızca dönüşümüne devam ettiğini anlayacağız. Aynı karelerde ise bir başka insanı veya canlıları; iyi olanı, doğal olanı korumak için neler yaptıklarını ve yapabileceklerinin de kanıtıdır bu eser.
Uzayı, neredeyse karış karış tarayan bilim dünyası şu gerçekle karşılaştılar. Sadece bizim evrenimizde yaklaşık 100 Milyar Yıldız var. Dile kolay,100 Milyar.
Her yıldızın da 8–10 gezegeni ortalama
sayısını aldıklarında evrenimizde 1 Trilyon gezegen var. Bu gezegenlerin %
1’nde yaşam olduğunu düşünürseniz, milyonlarca canlı ve birbirinden farklı
gezegenler olduğu gerçeğini bu tür filmler; sanat yapıtları anlatabilir.
Bu eser, aynı zamanda kendi gezegenimiz; dünyamızın 2/3 ve insan bedeninin % 65–70 su olduğunu gizemli, ilahi bir hissedişle anlatmak istiyor. Kapalı bilinç ve vicdanlara da seslenerek! Üzerlerine bağlanmış kalın kabukları çatlatıp kırarak…
Bu yüzden yayılıyor Suyun Yolu’nun fısıltıları; “ Suyun yolu her şeyi bağlar…”
Güven SERİN
IMAX perdesinde izlemek lazım bunu.
YanıtlaSil
YanıtlaSilDoğruya doğru,daha canlı,daha heyecanlı ve belki de kendimizi tam manasıyla sahnede bulurduk.Teşekkürler..