TEKİRDAĞ ERKİN
KORAY’I UNUTAMAZ!
Tekirdağ'ın 30–40 yıl öncesine uzandığımızda ne buluruz? Henüz, Ertuğrul Mahallesi, Çiftlikönü ve daha birçok yerde bulunan ahşap evlerimizin ölmediğini bulabilir miyiz? Oymalı ahşap kapıları, cumbalı balkonları olan evlerin bahçeleri, komşuları, kuyuları, karanfilleri, gülleri vardı.
Sadece, Sinemalar Sokağı dendiğinde, o küçük sokakta her gece, gençlerin, orta ve yaşlı insanların geceye süzülen hareketleri, hoş vakit geçirme anları vardı… TARSAL denen yerin, sahille buluştuğu bahçesi veya iç mekân, burada anısı olmayan Tekirdağlı varsa beri gele… Lale Pastanesi sımsıcak bol tarçınlı salep içmeyen, dondurmasının saf tadına bakmayan var mı acaba?
1980’lı yıllar ve 1990’lı yılların başlarında ülkemizde yağ fiyatını ve tat öncülüğünü belirleyen, sofralara zeytin yağdan önce kurulan bir yağ vardı; SALAT yağları… Çalışanlarıyla, şehir kültürel hayatına, ekonomik ve sosyal şehir yaşamına katkı veren üç fabrikadan birisiydi. Diğeri, EVAR Kesici Aletleri fabrikasıydı… Tekirdağ Sanat Okulunun beslediği, sürekli usta işçiler yetiştirdiği, çalışanların her biri kendi içinde uzman, usta olmuş insanlar şehrin neşesi, kalıp atışlarıydı…
Tekirdağ, Erkin Koray’ı Unutmamalı, hatırlatması yalnız Erkin Koray’ı anacağımız anlamını taşımıyor. Bu şehrin kültürel, sosyal ve sanat hayatına yön verip, tanıklık eden insanlardan söz edeceğim, ayağa kalkarak;
Cihat Akçakaya, Mehmet Ülker, Mithat Akçakaya… Teşekkürü, yetmezlik ve başım öne eğik bir halde yapıyorum: Üzgünüm…
Tekirdağ insanın önceliği cam balkon yaptırma, bulduğu her fırsatta evlerin içini yenileme önceliği olması nedeniyle, bir dönemin sanat, sosyal ve kültürel hayat öncülerine hiçbir zaman gereken özeni, duyarlılığı gösteremedik; üzgünüm…
—Yahu, bu TKM da nedir? Nerededir? Erkin Koray ne buluyor burada?
Tekirdağ Kültür Merkezinin ünü, çoktan İstanbul'a ulaşmıştı… TKM yüzlerce sanatçıyı ağırlamakla kalmıyor, şehrin kurulmuş fabrikaları, yüz yıl önce yapılmış ahşap cumbalı, bahçeli evleri gibi, sıcaklığı, enerjiyi, samimiyeti de yaşatıyorlardı.
Erkin Koray, yıllarca Tekirdağ Kültür Merkezi’ne geldiği gibi,2000’li yılların başında Mehmet Ülker tarafından işletilmesi yapılan Yelken Kulüp yeme, içme,eğlenme, dinlenme alanına da gelirdi.
2004 yılının şubat ayı ilk günleri Tekirdağ’dadır. Arkadaş oldukları Mehmet Ülker ile denizin kıyıcığında bulunan Yelken Kulüp ikinci katında konuşuyorlar:
—Yahu Mehmet, Cem Karaca ile burada birlikte bir etkinlik yapsak nasıl olur? Mehmet Ülker sevinçten şaşkına döner:
—Erkin Abi, çok iyi olur, hemen yapalım, dedikten sonra Erkin Koray derhal Cem Karaca’nın karısı İlkin Hanımı arar:
—İlkin, Tekirdağ’da Yelken Kulübünde, çok sevdiğim kardeşimin yanındayım. Burada, Cem ile birlikte bir konser vermek istiyoruz. Sözlerinden sonra, İlkin derhal Cem Karaca ile konuşacağını söyler. Konuşulur ve anlaşılır da. Şubat ayı ikinci haftası, Tekirdağ Yelken Kulüp, ikinci kat kafeterya ve lokanta alanında iki dev, iki baba sanatçı müzik şöleni yapacaktır.
Unutulan bir şey vardı; 8 Şubat günü Cem Karaca, sonlu olan dünyevi anların son gününü yaşadı ve hayata veda etti. Tıpkı, şehrin kıymet bilmezliği sayesinde yaşama veda eden; fabrikalarımız, ahşap evlerimiz, sımsıcak komşuluk ilişkileri taşıyan insan kültürlerimiz gibi…
Güven SERİN