Bir keman çalıyor;hemen ardında bir piyona;
acıklı mı acıklı;gerçek mi gerçek;bir değil
bin değil;evrenin hikayesi gibi bir şey bu...
Bir damla gözyaşı;niçin?
Müziğin denetleme,hatırlatma etkisi mi
giriyor devreye?Yarım kalan öykülerin,
eril hissiyatın kırma,üzme törenlerinin
haykırışı,su yüzüne çıkışı mıdır...
Çalma keman diyemezsin;baştan beri vardı
ses ve ahenk,sadece notaların keşfi gerekiyordu.
Öğrt.Gör.Mine Engin Tekay,Prof.Dr.
Yazar Erendiz Atasü,CHP 26.
Dönem Ankara Milletvekili
Şenal Sarıhan,CHP Tekirdağ
Milletvekili Dr.Candan Yüceer
Yüzleşemez sin;öldürmenin,eziyetin hiçbir
mazereti olamaz;yüzleşemeyiz;kaçmak,saklanmak
gerekir...
Kutlu Olsun...
DES
OTEL’DE KADIN ŞENLİĞİ
Bu tür organizasyonlara,
kutlamalara, panellere, büyük ihtiyacımız olduğu anlaşılıyor. Neredeyse dizilerde,
gölgelerde, tenhalarda yaşayan bir toplum haline gelmişiz…
Büyükşehir Belediyesinin
şehrimize kattığı enerji, büyük insan heyecanlarına öncü olması; bu şehirde; edebiyatın,
sanatın, sosyal, kültürel olayların; kısacası halk hareketinin başladığını
görüyorum.
Büyükşehir
Belediyesinin 2018 yılında duyurusunu yaptığı “Bir Kadın Hikâyesi” öykü
yarışması öyle güzel bir güne denk getirilmiş ki; o kadar olur. Günün Adı;
Dünya Emekçi Kadınlar Günü…
İlyas Bey ile Des
Otele yürüyerek yol alırken, ardımızda, önümüzde bir sürü kadının da Des Otel’e
doğru yürüdüğünü gördük. Genç, orta ve yaşlı kadınların yaşama dair anlattıkları,
anlatacakları ne çok hikâye var; hepimizin ortak öyküleri…
Bizi karşılayan
güler yüzlü otel çalışanları, Büyükşehir Belediyesinin Dünya Emekçi Kadınlar
Gününe ait, çay, kahve ikramları ve çok önemli konuşmacılar da oradaydı.
Etkinliğe gelenlerin neredeyse tamamı kadınlardan oluşuyordu.
Bu kadınlar buraya
iki amaç için gelmişlerdi. Dünya Emekçi Kadınlar Gününün kutlaması ve “Bir
Kadın Hikâyesi” Öykü Yarışmasının ödül törenine ev sahipliği yapmanın yanında
TANIKLIK etmek…
Bu öykü yarışması
başlı başına edebi bir çığlığın, coşkunun TEKİRDAĞ SÜLEYMANPAŞA’DAN
yükselmesidir. Büyükşehir Belediyesinin bir sürü büyük projesi olabilir; ama
esas olan bu tür projelerin insana kattığı heyecan, onur çok daha büyük…
Leningrad Senfonisi;
savaşın ortasında, o büyük insan çığlıkları, açlııklarının, ölümlerin
merkezinde yazılmıştır. Niçin? Sanatın, müziğin insanlar üzerinde ki etkisinin
ne kadar büyük olduğunu bildikleri için! İnsanlık tarihi durduğu sürece bu
Leningrad Senfonisi de hep çalınacak, dinlenecektir.
Öykü yarışmasına,
neredeyse ülkemizin tüm şehirlerinden katılanlar oldu; bir uçtan diğer uca
kadar 1304 eser; kalp, yaşam parçacıkları bizlerle buluştu.
Söyleyişi
katılımcıları; CHP Milletvekili Dr.Candan Yüceer, CHP Ankara 26.Dönem
Milletvekili Av.Şenal Sarıhan, Yazar Prof.Dr. Erendiz Atasü,Öğr.Gör.Mine Engin
Tekay;çok canlı,yaşamdan alınan herkesin gözlerinde,vicdanlarında büyük
kabartmalara yol açan ilk konuşmayı;Öğr.Gör.Mine Engin Tekay yaptı. Hiç kimsenin
yok sayamayacağı KADIN CİNAYETLERİ; anlattığı yaşam trajedileri bunlardı.
Beş kadını anlattı.
Nasıl öldürüldüklerini ve onların fotoğraflarını da elinde bizim yüzümüze
tutarak gösterdi. Herkesin ortak duygusu ;”yeter” anlatma artık! Bu yüzleşmeye
dayanamayacağız…
Bizler nelere dayanmışız;
buna mı dayanamayacağız? Büyük, korkunç göçlere, Gelibolu Savaşına ve daha nice
kayıplara... Belki bu yüzden; unutkan bir ulus, Milet olmuşuz… Zaten, Dr.Candan
Yüceer konuşmasında bunu hatırlatmadı mı?
“ Bugün 8 Mart; Dünya Emekçi Kadınlar Günü! Ama yarın 9 Mart
ve biz bunu unutacağız!”
Kadına dair; aslında
insana dair biz erkeklerin ne çok; AYIPLARIMIZ var… Genetik yapımıza, evrime,
sosyal çevreye, baskın geleneklere, ERİL kültüre; her şeye mazeret yükleyebiliriz.
Yetmiyor; beni ben yapmaya hiçbirisi yetmiyor…
Yine edebiyat yoksunu
olmamızın, sanattan uzak kalmanın kabalığı içinde sürekli bir kabuğun altında
gizlenmek bir çıkar yol olmamalı. Hepimiz bir sürü gizli, örtülü, makyajlı
ayıplarla yaşıyoruz.
Öykü Yarışması,
bunca katılımcının arasından büyük gayretlerle seçilen yazarlarımızın heyecanı
ise görülmeye değerdi. Hatice Dökmen; “R’leri Söyleyemeyen Çocuk” Öyküsü ile
birincilik ödülüne layık görüldü. Fatma Er; “Bir Masaldın Oğlum, Bir Vardın
Şimdi Yoksun” Öyküsü ile ikincilik ödülünü, Ayça Irmak; “ Dünyayı
Kucaklayanlar” Öyküsüyle, Sibel Apaydın ise; “Kesemin Nağmeleri” öyküsüyle
mansiyon ödülünü aldı.
Kutluyorum… Değerli,
unutulmaz bir anın; yürüyüşün, kültür, sanat tohumlarının ekilmesinin;
toplumumuzun ıslahı için önemli başlangıcın zamanına tanıklık ettik.
Bu tür organizasyonlar
sıradan işler değil. Parasal tarafından tutun da, akademik, sosyal, kültürel,
inanç tarafına kadar bir süre etkenin bir araya gelmesi gerekiyor. Böyle
yarışmalar büyük kentlerde; Özellikle İstanbul’da çok yapılıyor. Çok azı,
halkın, sanatçının gözünde SAYGIN hale gelmiştir. Yapmak değil bütün mesele;
inanmak, adaletli, tarafsız; sadece sanatın, insanın, doğrunun tarafında
olmaktır.
Büyükşehir Belediyesine;
katkısı olan bütün birimlere; ayrı ayrı TEŞEKKÜR ediyorum. Öykü Komisyon Üyelerine;
önemli bir başlangıca destek verip, saygınlık yarattınız; iyi ki varsınız…
Muhteşem bir etkinlik, kutlarım Tekirdağ şehrimizi...Ah kadın öyküleri ah; kimbilir ne acılar yüklüdür.Yarışmada acıdan beslenen pek çok öykü olduğunu tahmin edebiliyorum. Ama sevinçli kadın öykülerinin sayısını hatta varlığını tahmin edemiyorum.
YanıtlaSilTeşekkürler Güven harika yazın için.
ne güzelmiiş :) erendiz atasü pek sevdiğim yazar ayrıcanaaa :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilFazlasıyla etkiliydi Deep;karşıt duygular ve gerçekler iç içeydi;insanın gerçeği:))
YanıtlaSilSevgili Öğretmenim;bu öyküleri okuyup da inlemeyen,onlar kadar acı çekmeyen kaç okuyucu olur;bilemiyorum...Mine Tekay,bu duygularını açığa vurdu;hepsi birbirine benzer öyküler dedi;acıdan,eziyetten beslenen yaşam gerçeklerimiz.Teşekkürler Arzu Öğretmenim..