Efendiler;bu Cumhuriyet tesadüf eseri değildir!
Efendiler;gar dolabınız için kılı kırk yararken,
bu ülke için de biraz daha "yeterli" olmayın
deneyin...Ülkesini sevmek,evrensel düşünmeyi,
iyi,ilerici olmayı engellemez;tam aksine
besler..
EN BÜYÜK
BAYRAM; 29 EKİM
29 Ekim 1933’te Mustafa Kemal Cumhuriyet’in 10. Yılın
Kutlama mesajında böyle başlar;
“ Cumhuriyetimizin 10. Yılını doldurduğu ‘En Büyük
Bayram’dır. Kutlu Olsun!” Böyle başlar konuşmaya; ruhu ve bedeniyle tam bir
bütünlük içinde; inanmışlığın en hakiki sesiyle…
Ne oldu da bu yüce
bayram; en büyük sayılan, nice deneme, yanılma yüzyıllarından sonra insana
yakışan en iyi idare yönetimi, demokrasiye en yakın ve halkın kendini
duyurabilme, anlatma, eşit, adil bir yaşam; yaşama biçimi olan Cumhuriyet bu
kadar sessiz kutlanır hale geldi?
Bu yozlaşma,
sessizlik, kimsesizlik niçin? Cumhuriyetin bütün nimetlerinden, olanaklarından
faydalanan kesim; niçin gereken saygıyı vermekte çekingendir? Bunu anlamalıyız…
Anlamak zorundayız…
Artık bir başka
rejimi kabul edemiz bir yaşam anlayışımız oldu. Bu millet, en muhafazakârı bile
Cumhuriyetin faydasını, etkinliğini içine sindirip yaşam biçimi kabul etmiştir.
Elinden alındığında, varını yoğunu verip çıldırasıya karşılık verecek oluşunu
düşünmek yerine, var olan güzellikleri, yine bize verilmiş en kutsal şeylerden
birisi; yaşam; yaşamımız içinde huzurlu, coşkulu bir şekilde kutlamalıyız…
Bu sesleniş büyük
Türk Milletine diye devam eder… Aslında Büyük Türkiye’yi anlatır; bütün bölgeleri,
farklı kimlikleriyle, bu diyarda bir araya gelmiş; bir olmuş; Anadolu’nun,
Trakya’nın, Rumeli’nin, Asya’nın bağrından kopun gelen; büyük felaketleri,
coşkuları yaşayıp, genetiğine; ruhuna kazıyan milletten söz eder; seslenişi
Büyük Türkiye’dir…
Mustafa Kemal; “
Yurttaşlarım” diyerek sarılın halkına. Az zamanda büyük işler yapmış olmanın
kıvancıyla. Yıkılışı, yok oluşu kaç kişi var oluşa dönüştüre bilir? Biraz
tarihi sevgisiyle, ne büyük felaketin kıyısından döndüğümüzü, bugünün darbe
zamanının ne kadar ufak kaldığını anlamamız için yeterlidir.
İşgal altında
yaşamanın, esaret zincirleriyle hiçbir zaman gerçek huzura kavuşamayacak
olmanın özgür anlayışı bizi biz yapan her şeyin içindedir. Bunu gören Atatürk;
bu inançla rütbesini, ona sağlanan bütün olanakları reddederek her şeyi göze almayı;
büyük bir insanlık borcu; Türk Milletine; Türkiye’ye asırlardır aç kalan bir tutkuyu,
destansı bir güzellikle mühürlemiş; müjdelemiştir.
Cumhuriyet Yönetimi,
Roma Uygarlığı içerisinde de yer bulmuştur. Birçok yönetim biçimini, deneyerek,
yaşayarak ve binlerce tecrübeden; adeta bir köpeğin kemikten iliği emmek için
uğraş verdiği yüzyıllar gibi uğraş vermiş insanların ortak buluşudur
Cumhuriyet…
En iyisini
bulmadığımız sürece, en iyiye yakın olanın değeri, yine insanın; insanımızın
değerli sahiplenmesiyle gün ışığına çıkalı çok olmuştur.
Cumhuriyetimizin
kuruluşu 100. yıla yaklaşmaktadır. Kutlamalar ise 100. yıla yaklaşan bu büyük
milletin, büyük rüyasına, rüyalarına hiçbir şekilde yakışmıyor…
Birçok etmen
sayabilirsiniz mazeret olarak… İktidarı, muhalefeti gösterip, kendinize vazife
morali de…
Asıl soruyu sormaktan
korkmamalıyız… Niçin bu uyuşukluk? Miras yediler gibi, bütün servet bittikten
sonra ki pişmanlığı görmenizi isterim! Komşu ülkelere, orada işlenen
cinayetlere, büyük kargaşa ve büyük göçe bakmanızı isterim.
Bir de Cumhuriyet
rejiminin daha adil, ilerici; bütün ülkeyi bir sayan; bütün anlayışları,
kültürleri el üstünde tutan bir anlayışa ilerlemesi için atılacak en küçük adım
bizimkisiyse; onu atmaktan korkmamayı insanın son nefesinde ki istek gibi;
istemeyi borç görüyorum.
Bu büyük millete, bu
büyük bayram; Cumhuriyet yakışıyor. Bu yakışmanın büyük uygarlık projesine
dönüşmesi ise gecikiyor… Oysa Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal; çok önemli
bir şeye dikkat çeker; “ Daha Çok Çalışmak” …
Uygar ülkelerin,
dünyaya öncülük yapıp, şımarık kafa tutanların en iyi yaptığı şey; daha çok
çalışmak; daha çok ilim ve daha çok araştırma…
Millet olmayı bilmiş,
asırlardır devletten devlete yol almış; hüküm sürmüş bu milletin; Türkiye
Cumhuriyeti Halkının gideceği yer yoktur. Bu yer; bu diyar; vatan bizim son
toplanma yerimizdir.
Vatanımızın onlarca
uygarlık üzerine kurulu olması ise diğer uygarlıkların tarihi, kültürü ve asil
ruhlarının da yanı başımızda oluşunu bilmek, bu bilgiyi Cumhuriyetin önünde,
öncülüğünde genişletmek, ilerletmek de karakteri yüksek olan bu milletin
yaşam-yaşama iteneğidir.
Büyük Bayramımız
Kutlu Olsun…
Güven Serin