HER EVE BİR TEMEL LAZIM
Temel dediysem
bildiğimiz Temel’den Karadenizli Laz Temel’den söz ediyorum. Eğitimin,
adaletin, sanatın veremediği, belki eksik bıraktığını anonim söylemlerle
insanın yoldaşı olan fıkraların Temel ile Dursun dostluğu; diyalogları zekânın,
ihtiyaçların imbiğinden geçmişse tadına doyum olmaz.
Enis Batur’un
kaleminden öğrendiğim bu fırkayı kendi köşemde, kendi düşün enginliğimde
paylaşmaktan keyif aldığımı söylemeliyim.
Temel bir gemi
kazası ardından Amerikalı meşhur güzel Sharon Stone ile ıssız bir adaya düşmüş.
Kısa süre sonra birbirlerine âşık olmuşlar. Tutkulu bir aşk… Bir zaman geçmiş
aradan, Temel’de bir durgunluk, kederli bir hal. Sharon “ Şurada biz bizeyiz.
Derdin neyse söyle, her istediğini yaparım.” Demiş.
Temel, “ Gerçekten
yapar mısın?” diye sormuş. “Yaparım” cevabını almış Sharon’dan. Bunun üzerine
kadına kendi giysilerini giydirmiş. Orada bulunan otlardan da bıyık yapıp
karşısına geçip konuşmaya başlamış;
“ Dursun, sana bir şey anlatacağım, inanamayacaksın…”
Temel’in bu fıkrası
insanın yolculuğunu, diğer insanlara olan ihtiyacını, bu kısa ve etkili
anlatımla gözler önüne seriyor. Hani sürekli duyduğumuz bıkkınlıklar, aydın
cahil tartışmaları bu ıssız ada da, Temel’in güzel bir kadınla yaşadığı aşk
bile anlatma, paylaşma hissiyatının ne büyük öneme sahip olduğunu gözler önüne
seriyor.
Hep düşünmüşümdür;
yaşadığı dünyadan, toplumundan bıkmış olanları çok lüks bir gezegene, düşüne
bileceğimiz her türlü bolluk içerisinde yollasak kaç ay, kaç yıl dayanabilirler
diye… Bütün mutluluk, bütün tatmin oluş; diğer insanların, insanlığın kaybedişi
üzerine kuruluyor ne yazık ki…
İşte bu akıl dolu
fıkra da bir arkadaşın öneminden çok bizi dinleyecek, yaşadıklarımıza tanıklık
edecek birisinin olması ciddi bir önem kazanıyor. Doymak bilmeyen, yetinmek
nedir bilmeyenlerin sefil, yoksul, cahil insanlara da ne kadar ihtiyaç
duyacağını anlayabilirsiniz…
Bilim hiç boş
durmuyor. 300 Bin kişi üzerinde yıllarca süren araştırmalar bir başka insan
ihtiyacını ortaya çıkartıyor; SARILMA… Yani bildiğiniz kucaklaşma dostlarım. Bilim insanlarının araştırmaları gösteriyor ki
insanlar arasında ki kucaklaşmalar, insanları hastalıklardan koruyucu bir etki
yaratıyor.
Carnegie Mellon
Üniversitesinin araştırmaları şu sonucu ortaya çıkartıyor; özellikle fiziksel
temas yoluyla oluşturulan insanlara bağlanma duygusu, insanların gerginlikten
kaynaklanan hastalıklara yakalanmasını önlüyor.
Yapılan araştırmalar
şunu gösteriyor ki, toplumsal destekten uzak insanlar, sigara ve alkol yüzünden
ölenlerden daha fazla… Daha hayret duyduğum şey ise dünya genelinde insanların
% 95’inde en az bir hastalık mevcut. Üç kişiden birisinde en az üç hastalık
var. Her yirmi kişiden birisi ise tam olarak iyileşmez görünen hastalıklarla
boğuşuyor.
Çok kolay
yargıladığımız, alıp verme ile insan davranışları arasında ince bir çizginin
bulunduğunu fark etmediğimiz an; kendi yarattığımız barbarlığın, yalnızlığın,
bataklığın içinde ruhsal ve bedensel düş kırıklığı yaşamamız içten bile değil.
Herkesin merhabaya,
sarılmaya, dinlenmeye ihtiyacı vardır. Hem de hiç ummadığımız, kendi kendine
yeten, çok bilgili, görgülü, disiplinli dediğimiz kişilerin; daha da çok
ihtiyacı vardır. Sadece sinema, tiyatro, kitap, yeme içme yeterli değildir.
Bunların anlamlı kılan, dinleyici, izleyici, hissiyat yayıcı, dağıtıcı ve sizi
onaylayan insanlara muhtacız…
Kısacası dostlarım;
her eve bir Temel lazım; gerektiğinde saflığından utanmayacak. Gerektiğinde
sürekli üzerinde taşıdığınız ciddiyet, gülmez, gurur, hoyratlık maskesini
çıkartıp size mizahı ve yaşamın diğer yönlerini hatırlatacak bir Temel ve
Dursun lazım…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder