İzmir'de ölenlerin anısına arşiv çalışmasını tekrar yayınlıyorum; hırsa.hilebazlığa,gurura kurban gitmenin her daim mazeret hazırlayan yüzü kara yöneticilerin vicdanlarını bir parça sorgulamak ve anlatmak amacıyla; ölenlere,o canlara "huzur içinde" kalanlara da bir an önce yeni yaşama dönün demekten başka bir şey gelmemenin sancısı ile yeniden yayınlıyorum...
Teşekkürler zanaat,teşekkürler sanat...
BURHAN KUZU KOMEDİSİ
Bir güç, ne kadar
büyürse o kadar da kontrolden çıkma olasılığı artar. Tarih, nice güçlerin,
güçsüzlüğe dönüşmüş mezarlarıyla doludur. Büyümenin, yayılmanın kendi
varlığınızı var ederken diğer canlıları da korumanın şartı; evrensel merhameti
vardır.
Kamil Masarcı’nın
çizmiş olduğu karikatür kaç gündür oyalıyor beni. Sanatçılar, en nazik
zamanlarda, en gerçekleri mizahi yolla aktarırlar bizlere. Sanatçıları anlaya
bilmiş iktidar; yani güç sahipleri, kendi alanlarındaki öz denetimleri de, oto
kontrolleri de arttırıp, kendi huzurlu geleceklerine huzur ve kalıcılık
katarlar.
Ne hazindir ki, gücü
eline geçirmiş siyasetçi, gücü, adaleti, hakkı sorgulayan sanatı ve sanatçıyı
pek sevmez. Çünkü sanatçının elinde tuttuğu bir ayna vardır. Siyasetçi de
yüzünü, esas yüzünü bu aynada görmek istemez.
Kamil Masarcı
ibretlik çizimini üç aşamada tamamlamış; dalgın dalgın yürüyen bir adam, ilk
sözcüğünü söylüyor;
KİMSEDE PARA YOK!
Ve yürümeye devam
ederken, ikinci cümlesini mırıldanıyor;
HERİF GENE DE
Dedikten sonra, son
cümle ile sanatın gerçek ibretsel hatırlatmasıyla aynayı tutuyor; insanlığın
yüzüne;
ÇALACAK PARA BULUYOR
Karikatür sanatı
böyledir işte; çok kısa çizgiler ve söylemler ile günlerce, aylarca anlatacak
konuları, özetler; derdimize tam bir çare olmasa da, baygınlığımıza güzel bir
limon kolonyası gibi küçük bir esinti katar.
Şimdi, bazı
muhteremlerin bu sözcüklere karşı çıkacağını biliyorum; hadi canım sende, kimse
de para mı yok; öyle olsaydı, bu kadar araba, ev nasıl satılırdı? Ne güzel bir
cevap! Bankalara, borçlanma miktarlarına, icralık, hacizlik adli işlemlere
bakmak, kulak kabartmak, birbirini beş-on kuruş için dolandıranları,
mal-mülklerin hızla el değiştirmesini anlatsam da, bu soylu muhteremler
anlamaz.
Kamil Masarcı’nın
değerli çizimiyle kafa yorar, hafiften gülümserken, neredeyse bir kara mizah
örneği olan değerli profesörümüz Burhan Kuzu’nun Enver Aysever ile yaptığı
röpertaj ise tam da ; “çevir kazı yanmasın” şarkısı gibi kulaklarımda, beynimi
saran nöronlarımda dans etti.
Enver Aysever,
bilmişliği konusunda ün salmış Burhan Kuzu’ya şöyle bir soru soruyor;
“ Neden Türkiye’de solcular düşünce suçlusu, sağcılar
yolsuzluk suçlusu oluyor?”
Burhan Kuzu’nun
tarihe, harika bir Yıldırım Akbulut fıkrası gibi düşecek, insanları
gülümsetecek cevabı ise şöyle;
“ Solcular pek fazla
iktidara gelemediği için”
İktidara gelmenin
önemi de anlaşılmış oluyor böylece. Ne hazin bir şey; savcı ayrı telden, polis
ayrı telden şarkılar söylüyor; sanki kurtuluş savaşı; her cephede bir gurup
insan; sözüm ona ülkemizi-vatanımızı savunuyor; bir ileri, iki geri; doğuya
giden bir gemide batıya koşan insan çığlıkları, gibi…
Karikatür harika imiş Güven :) "Anlayana sivri sinek saz anlamayana davul zurna az." diyor ve sana mutlu bir gün dileyerek kaçıyorum.
YanıtlaSil
YanıtlaSilMerhaba Hamiyet;davul da çalmalı, saz da;ama muhteremler hâla yola devam diyorlar;top atsan yıkılmayacakmış gibi :))