Kamera; Güven Polonezköy
Polonya'dan gelmiş olan ağaç ustası; keskisi ile
bir şeyler anlatmak istemiş olmalı!
Sen ne anladın diyecek olsalar; "Acık da bana ver,
selam ola veya sorun değil dostum." gibi insanı
ifadeleri sıralaya bilirim ... :))
Kamera; Güven Polonezköy
Jozef'in Yeri. Bir çay içmek adın uğradık.
Ninelerimizin ekmek,yemek pişirdiği ve bizlerin
uygarlık adına unuttuğumuz aletler ile karşı
karşıya geldik. Geçmişimiz ile yüzleşmek adına
harika bir fırsat.
Ninelerimiz bu aletlere ne derdi? Peçka.Maşinga
Kuzine isimler kalmış aklımda.:))
Yöresel isimleri şimdiki genç adam ve hanımlara
söylesek; kıs kıs gülerler bize :)) Aynen...
2012 KIYAMET GÜNÜ
İnsanlık sinemalara çok şey borçludur. Bir defa hayalinizdeki, geçmiş ve gelecek tarihlerindeki tüm olayları anlatma ve anlama fırsatını sinemalar sayesinde yakalarız. Teknolojinin gelmiş olduğu yer; artık hayal edipte yapamayacağımız bir filmin olmayacağının gösterimlerini hatırlatmaktadır.
2012 filminde de tipik Amerikan felsefesini gizlenmiş olarak buluyorsunuz. Ama her şeyden önce teknolojinin imkânlarıyla sıra dışı bir bilim kurgu filmi seyretme, dinleme imkânımız da oluyor.
2012 Kıyamet Günü filmine benzer filimler, bilim kurgu gösterimleri daha öncede yapıldı. Bu film ne ilki, ne de sonu olacaktır. Gizem, insanlığın ve dünyanın sonu; geçmişte de insanlığı etkiledi, bugünde etkiliyor. Gelecekte de en önemli filmler, söylemler “kıymet günü” adına yapılmaya devam edecektir.
Filmleri izlerken en önemlisi tarafsız gözler ile seyretmeye çalışırım. Ama o ülkenin siyasetinin, dini yapısının, dünya üzerindeki insanlara olan evrensel bakışın da izlerini tespit etmeye dikkat gösteririm. 2012 filminde Amerikanın kokusunu fazlasıyla bulabilirsiniz. Amerika Birleşik Devletlerinin film sanayinde gelmiş olduğu yer; oldukça ileri seviyede. Doğal olarak önemli filmlere ayrılacak ekonomik imkânlar, teknolojik katkılar fazlasıyla bulunuyor bu ülkede.
Film insan hayalini oldukça zorluyor. Bize anlatılan masallar, hikâyeler dünyanın batışı ile ilgili kıyamet zamanları; bu film sayesinde harika bir şekilde irdeleniyor. Bugün hangi düşünen ve iyi eğitim almış insana sorsanız; Kıyamet Günü hakkında kendince söyleyecekleri vardır. İnsanlık tarihi ve insanlığın uğradığı kesintiler hep bir kıyamet senaryoları bizi bekliyor olacaktır.
Bugün geçmişimize baktığımızda 5 bin veya 10 bin yıllık uygarlıkların gizemli tozlarını, şekillerini küçük hatıralarını bulabilirsiniz. Ama daha fazla geriye gidemezsiniz. İnsanlık sanki birden çıkmış ve tüm dünyaya hâkim olmuştur. Oysa dünyamızın yaşı; yaklaşık 5 milyar yıldır. Söylerken bile baş dönmesi yapabiliriz. 5 milyar yıl; bu dünya güneşin etrafında yol alıp, kendi canlı hayatını besliyor. Belki yaşana bilir hale gelmesi son 500 milyon yıl içinde olmuştur. Ama 500 milyon yıllık bir geçmiş içinde insanlığı olması gereken yere koymaya kalksak; çok az bir yer kaplar. Yani insanlık dünyanın varlığından bu yana olan seyrinde; yok gibidir.
İnsanoğlunun düşünce gücü ile sinemanın harika birleşimi; insanlığın geçmişini ve geleceğini çok daha iyi anlamamızı sağlar. İnanılmaz bir hayal kurabilir, bugünün ağır yüklerini sinema ile hafifletebilirsiniz. Ve ben de 2012 filmini izlerken; neredeyse etten, kemikten sıyrılabilecek bir ruhun denetimini yapmak ile meşguldüm.
Görsel efektlere bilim-kurgu mantığı ile bakarken hoşgörülü davranabilir; bazen de bu kadar da mı olabilir diyebileceğiniz bir film. Elbette filmleri ilgi çekici yapan da bu uç gösterimleridir. Filmin kahramanı neredeyse ölümsüz gibidir. Tüm Amerikan halkı ölümle uğraşır, şehirler yerle bir olurken, filmin kahramanları inanılmaz mucizeler ile kurtulmayı başarırlar. Bu filmde de öyle oluyor.
2012 filmini geçmişte oynayan filmlere benzetebilir, görsel efektlerini abartılı da bulabilirsiniz! Ama yaslanmış olduğunuz koltukta bugüne kadar olan öğrenimlerinizi biraz zorlar ve insanlığın dünya üzerinde uğradığı kesintileri, felaketleri düşünürseniz; bu filmin görsel efektlerinin az bile olduğunu söylersiniz. İnanılmaz bir görsel şov; yaslanmış olduğunuz sinema koltuğunda size harika bir yaşam hakkı veriyor olacaktır.
Sinemanın olağan üstü hayal gücü ve teknolojinin harika nimetleri sayesinde uzayda yol alan insanoğlunun yaşamasının ne büyük şans olduğunu bir kez daha anladım. Dünyanın yaratacağı bir felaket karşısında ne kadar çok yalnız ve çaresiziz. Ve bu yüzden insanlık; kendi geçmişine inemiyor. Kendi geçmişini ancak 5–10 bin yıl içerisinde bulmaya çalışıyor. Çünkü dünya kim bilir kaç kez; kendi kıyametini yaşadı ve yerle bir olup, tekrar ve tekrar en ilkel yerlerden yaşamı başlatarak bugünlere geldi.
Sinema filmlerinin sınırsız hayal gücünü görsel ve işitsel olarak izlemeyi seviyorum. Ve yaşam içindeki yerimizde küçücük sorunlar ile devasa bir sorunmuş gibi uğraşırken, sinemanın hayal gücümüze yaptığı katkı ile yaşanacak bir kıyametin; bizim sorunlarımızdan ne kadar çok daha önemli olduğunu anlatıyor. 2012 filminde oldukça duygusal anlar da vardı. Baba ve anneliğin, yöneticiliğin harika duygularını duyumsamayı bir kez daha anlıyorsunuz.
En önemlisi de 2012 filmi sayesinde paran ve gücün ne kadar büyük olursa olsun, bir gün dünyaya merhaba diyecek bir kıyamet gününün; tüm insanlık için aynı şey olduğunun farkına varıyorsunuz. Dünya kendi kıyametini yaşarken, ne şatoları, villaları, köşkleri affediyor; ne de küçük haylaz kulübeleri! Ne zekânın en üst seviyesine gelmişleri, ne de en altta yaşayan garip insanları affediyor.
Kıyamet eskimiş dünyanın bayatlamış insanlığını; çığlıklar içinde temizliyor…
Her gün yaşadığınız kendi küçük kıyametlerin kıymetini ve bize verilen harika yaşam hakkını daha iyi algılamak ve hayata sımsıkı bağlanmak adına; 2012 kıyamet günü filmini izleyin derim. İzleyin ki yaşadığımız bu anın kıyameti kıyamet değildir. Asıl kıyamet bir gün kapımızı çalacak olduğunda; hiçbir ülkenin sınırı, dili, dini kendi üstünlüğünü yaşayamayacaktır. Yaşanacak en önemli gerçek; insan çığlıkları ve kurtulup insanlığın devamını sağlama telaşı olacaktır…
Yaşadığımız bölgenin kendi kıyameti “deprem” her an kapımızı çalabilecek güçte fokurduyor. Ve bu yüzden daha mutlu, daha huzurlu, daha barışsever olunuz derim; çünkü bölgesel kıyametler bile, insanlığı kesintiye, temizliğe getirebilecek güçtedir…
Güven
kıyamet biz insanların doğayı cevreyi yok etmemizdir..hor kullanıyoruz ondan sonrada kafa patlatıyoruz dostlar alışerişte görsün sevgilerimle...
YanıtlaSilBazen düşünmüyor değilim hani;"biz insanlar bu dünyaya niye geldik! Niye yollandık.Tanrı ilimine nazikçe bir dakika diyecek olursam; biz tabiatın dengede kalması amaçlı geldiysek;denge çoktan tamamlandı ve bozuldu. Yok,dinlerin vaat ettikleri cennet yüzünden buradaysak; bu cenneti katletmenin mantığını hangi yüce yaratıcı verecek! Vallahi düşünmenin küçük sörflerini dahi yapmaktan korkar oldum. Bir şey eksik, bir şey de fazla ama ne? :))
YanıtlaSil