Sayfalar

8 Nisan 2023 Cumartesi

KIDEMLİ VARYEMEZ

 

İnternet

                                             KIDEMLİ VARYEMEZ

   Varyemez-liği duymuş, görmüş ve tanımış olsam da bugüne kadar kıdemli varyemez nasıl olunur bilmezdim. Ta ki, kıraathane işleten arkadaşım tanıdığı, sıklıkla görüştüğü kıdemli varyemez Ahmet Aga’yı anlatana kadar…

  Kıdemli varyemez nasıl oluyor? Sorusu karşısında anlattığı öykülerle, yaşama bakış açısıyla ünlü kahveci arkadaşım; “ Anlatayım da sende gör, bil ve tanı” dedi.

  Tekirdağ’ın merkez köylerinde yaşıyormuş Ahmet Aga. Arkadaşımızın bildiği kadarıyla beş bankada beş ayrı faiz hesabı varmış.”İsterse on beş bankada on beş hesabı olsun, bize ne?” dediğimde arkadaşım; “ Acele etme sadece dinle bizim kıdemli varyemez” deyince, ağzımı kapayıp, kulaklarımı iyice açtım.

  Bizim kıdemle varyemez masraf olmasın diye Tekirdağ’a pek gelmezmiş. Özellikle yaz zamanı geldiğinde fırından sıcak bir ekmek, Perşembe pazarına da uğrayıp bir salkım üzüm alırmış.

  Yine böyle bir günde, eski SSK hastanesi olarak bilinen yerin taş duvarının yanında denk gelmiş kıdemli varyemeze. Bir gazete kâğıdı üzerinde sıcacık bir ekmek, fırından yeni çıkmış. Bir salkım da üzüm bulunuyormuş. Sofranın başında da kıdemli varyemez, öyle tatlı ve ağzını şaplatarak yiyormuş ki, tok insan bile özenir…

  Birbirlerini tanıdıkları için arkadaşımız yanına yaklaşıp selamını verdikten sonra; “ Ahmet Aga, sendeki para kimsede yok. Yahu, beş köfte ekmek alsaydın, karnını bir güzel doyursaydın deyince, kıdemli varyemez, gözlerini yumup bir güzel ağzını açmış;

“ Sen paranın nasıl kazanıldığını biliyor musun?” dedikten sonra, tam da gölgesi altında taş duvar üzerinde üzüm ile ekmeğini yediği kavak ağacının en tepesini işaret ederek;

  “ Para, kavağın en tepesinde duruyor! O yüzden köfte ekmek yiyemem…”

  Bu sohbeti iyici dinledikten sonra; “ Vay canına, vay canına” demenin sancısı, tebessümü karşısında hiçbir şey diyemedim.

  Ne diyebiliriz ki? Para da, can da Ahmet Aga’nın. Muhabbet uzadıkça uzadı. Kıdemli varyemez üzerine birkaç bilgi daha alınca, iyice büzüldüm. Meğer bizim kıdemli günde bir kez ekmek yiyormuş. Nedenini sormayın… Ama sağlığına pek yararlı olduğu kesin… Kış günleri soba dahi yakmaktan uzak duruyormuş…

  Şimdi siz sayın okuyucuya soruyorum; Ahmet Aga kıdemini hak etmiş mi etmemiş mi?

   Biliyorum ki kıdemli varyemez dilden dile aktarılacak! Ne derler; zenginin parası, züğürdün çenesini yorar. Kıdemli varyemezin de faiz geliri, kim bilir kaç insanın moralini bozuyor. Hatta ardından, “ Sen yemezsen bir gün birileri senin yerine çıtır çıtır yiyecek.” Dese de kıdemliler için böyle söylemler, baskılar hiçbir anlam ifade etmez…

   Zordur bir işin kıdemlisi olmak. İsterdim ki bu ülkede, bu kadim milletin Mimar Sinan’dan sonra en çok kıdemli mimarı, mühendisti olsun. O zaman kim bilir hangi uygar dünya mimarisi, estetiği, sanatıyla boy ölçüşür; utanmak, kaçmak, saklanmak yerine alnımız açık, gönlümüz huzuru içinde yaşardık; Kaf Dağlarının ardındaki masal ülkesinde…

 Güven SERİN 


 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder