KÖPEĞİN BAHAR SEVİNCİ
Güya kış mevsimindeyiz. Oysa dışarıda güney rüzgârlarından Keşişleme, bahar sevinci içinde esiyor. Biraz sıkı giymişseniz, tam bahar havası…
Kırlara yakın olanlar, köy kültürü içinde bulunmuş insanlar iyi bilir, kış zamanlarda güneşli güney rüzgârı zamanlarını. Böyle zamanlarda yakın kırlardan çok farklı tabiat kokuları, dönüşümün özü olan bahar kokuları salınır etrafa.
Kasket, atkı, mevsimlik hafif mont; kısacası deniz kenarına inmek için hazırım. Laf aramızda, çok sıkı giyinenler, yürüyüşün tadını çıkaramazlar. Hafif üşümesi gerek insanın; doğa da üşürken… Hafif ısınmalı insan; doğa da ısınırken…
Golden Retriever cinsi altın tüyleriyle caddeden aşağı, benim gittiğim yere giden bir köpek, çılgınlar gibi sağa sola sapıp, kokluyor, neşe içinde eğlenip beş on saniye durakladıktan sonra yine yola koyuluyordu.
Retriever cinsi köpekleri; insan canlısı, fazlasıyla barışçıl av köpekleridir. Bu kadar güzel, bakımlı köpeğin sahibi olmadan dolaşmasını ilk önce yadırgamadım. Caddede bulunan esnaflardan birisinin köpeği olmalı diye düşündüm.
Öğle değilmiş. Sahile inmeye çok az kala, köpeğin sahibi kadın ve erkek, benim gibi sabah yürüyüşüne çıkmışlardı. Sahil yoluna yaklaşınca seslendiler köpeklerine. O zaman, taktılar zinciri boynuna. Trafik tehlikesi geçtikten sonra, sahilin yürüyüş tarafında yine çıkardılar zincirini.
Köpeğin neşesine diyecek yoktu. Sanırsınız ki eski kara kış zamanları altı ay dışarıya çıkmamış sığırlar gibi kapalı kalmış aylar boyu. Belli ki gezintiyi çok seviyor. Güney rüzgârından da çok hoşlanıyor. Belki de denizin ötelerinden rüzgârın taşıdığı kokular, onu uçsuz bucaksız bir koku alma, koklama şölenine davet ediyor.
Hayvanlar, geniş alanlara yakışıyor. Evlere hapsedilmeye değil. Doğal hayatta kilometrelerce dolaşan köpek cinsi hayvanlar, şehirlerin yarı uygar, yarı çaresiz insanlarının kölesi, eğlencesi olmuş durumda.
İyi tarafından bakın derseniz; mutlu, huzurlu ve baktığı hayvanını seven insanlar, besledikleri hayvanın ömrünü uzatıyor. Kötü tarafından ise bakmak dahi istemiyorum. Uçun kuşlar, koşan köpekler, tabiatın içinde avlanan kediler; kısacası yalak niyetine sokağın köşeciğine koyduğumuz su kabından kumrular, güvercinler, kediler, köpekler, yaz aylarında arılar, sinekler dahi su içiyor. Onları bilmek, isim vermeden, tutsak etmeden izlemek o kadar değerli ki anlatmakta zorlanıyorum…
Golden Retriever cinsi köpeğimiz gönlünce sahili başta başa birkaç tur atarak Keşişleme rüzgârıyla birlikte güne altın hazları bıraktı. Denizin büyük soluğu, serpintileri oturmuş olduğum banka kadar ulaşırken, Nasip Bey’in getirdiği çaylar, tanıdığım Hüseyin Bey ile sohbetinde, bir başka altın tarafına yelken açtık.
Bir kucaklık yaşamın, ne çok neşesi var. Altı ay kapalı kalan sığırlar; dana ve düveler baharda dışarı bırakıldığında, akla hayale gelmeyecek derce neşeli çıkarlardı. Öyle bir taklalar atıyorlardı ki, arka bacakları neredeyse önlerine, boyun ve başlarına dokunuyordu.
Yaşamı duyumsamak böle bir şey. Hayvanları önemsemek ise çok değerli! Onların duyuları, sezgileri, hissedişleri; bugüne kadar hiç yapılmamış besteden, hiç dinlenmedik şarkıdan daha ileri ve neşelidir. Sadece dikkatle izlemeli; günün ve gecenin, esaret ve özgürlüğün haklarını nasıl veriyorlar; sadece izlemeli…
Güven SERİN
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder