BİR YAZAR ve BİR
RESSAM DOĞUYOR
Atölyede günlük işlerin kaybolmuş zamanlarında, yine zaman nehrinin akıp akmadığına aldırmadan bir şeyler öğreniyordum. Dinlediğim müziklerin orkestra şefliğini yapmış Paul Mauriat’ın yaşamı, daha üç yaşında ailesi tarafından fark edilen müzik kulağının sanata, muhteşem üretimlere dönüştüğünü okuyorken Mehmet Öğretmen geldi.
Yüzündeki tebessüm elinde tuttuğu Mimi’nin Serüvenleri eseri gibiydi. Dokuz yaşındaki torunu Bade’nin 2022 yılında yazıp yayınlattığı kitabı getirmişti. Kitapçığın üzerinde kül renkli, kahve ve filozof bakışlı bir kedi! İsmi Mimi.
Mimi’yi, yıllar önce Gerçeğe Dönüşen Düşlerin Öyküsü eseriyle birlikte tanımıştım. Daha o zaman yetenekleri olan özel bir kedi olduğunu görmüş, onunla tanışmak istemiştim. O gün bugün aradan yıllar geçmiş, Mimi bu sefer de bir kitabın kahramanı olmuş; dokuz yaşındaki yazar ressam Bade Akgünlü tarafından…
Mimi’nin fotoğrafı olan kitap kapakçığını usulca, özenle çevirdim. Birinci sayfada: Mimi’nin Serüvenleri. Yazan: Bade Akgünlü. Çizimler: Bade Akgünlü ve hemen altında;
“ Bade Akgünlü’den dedesinin kitabını yazan Güven Serin Amcasına” onurlandırıcı bir yazı…
İyi okurlar bilirler; okur olmanın en güzel taraflarından birisi; sezgiler ve içgüdüler de tıkır tıkır,bir saat gibi işlemelidir. Sayfalara dokunacak ellerden önce ruhun da kabul edip iradeye “hadi oku” demeli… Kim bilir kaç kitap bir türlü “hadi” sesi gelmeyişi yüzünden bekliyor arka raflarda…
Bade Akgünlü’nün eseri Mimi’nin Serüvenleri çalışmasını, çok rahat atölyemde de okuyabilirdim. Öyle yapmadım. Dinlenme anında, evimde okumayı, onu daha iyi anlayıp değerlendirmem gerektiğini, Mimi’nin fotoğrafa yansıyan sanatçı bakışlarında anlamıştım.
Kitaplara küçük notlar düşmeye başlayalı yıllar oldu. Mimi’nin Serüvenleri kitabının ilk sayfasına şu notu yazdım;
“Bir yazar, bir ressam doğuyor. Kendi çizimleri, düş ve düşünceleri ile birlikte; Bade Akgünlü evirilmenin-dönüşümün en güzel saatlerinde-yaşlarında yaşadığı yer, Almanya Hamburg şehrinden bir başka Cumhuriyet ışığı daha; şafak gibi taptaze, karanlığı delerek güne süzülüyor…
Türkiye Felsefe Kurumu Başkanı Filozof İonna Kucuradi bir panelde sunum yaparken Küçük Prens kitabından söz etmiş, şöyle demişti;
“ Yalnızlık ne demek? Bana sorarsanız yakınınızda bir dostunuzun olmaması demektir. İnsanların robotlaştırıldığı, robotların da insanlaştırılmaya çalışıldığı bir zamanda yaşıyoruz.
Şaka yapılır ya hep, sorarlar ya ‘Bir adaya gidilirse yanına ne alırsın diye’ bir adaya gitmiş olsam yanıma Küçük Prens kitabını alırdım. Küçük Prens bir hazinedir… Orada felsefe derslerine verilecek çok örnek var. Derslerimde kullanıyorum. Öğrenciler ilk önce ‘Çocuk kitabı mı okuyacağız’ diye çıkışıyorlar.
Küçük Prens kitabı içinde dostluk var. Sorumluluk, şefkat, saflık, masumiyet var içinde.”
Filozof İonna Kucuradi Küçük Prens eserini böyle anlatıyor. Büyüklerin ısrarla okumasını istiyor.
Ya, yirmi dört sayfadan oluşan Mimi’nin Serüvenleri eserinde, dokuz yaşında Bade Akgünlü’nün yazdığı kitapta neler var?
Bade Akgünlü ve onu sevgiyle kucaklayan Akgünlü ve Çevik Ailesi, kitabın içinde adı geçen diğer kahramanlar;
Bizimkiler: Senem, Cenk ve Can; yaratılan bu eserin dostluğu içinde olmaları ve her sayfasına yaptıkları katkı adına teşekkür ediyorum. Laf aramızda, Mimi Can'ın kedisidir. Bazı şüphelerim de var!
Güven Bey çok güzel yazmışsınız. Kitabın içinde çocuk gözünden dünyasını gezmişsiniz. Tebrikler.
YanıtlaSil
YanıtlaSilTeşekkürler; sanırım,büyüme modası yüzünden koptuk güzelim dünyanın muhteşem eğlencelerinden.O yüzden muhtacız çocukların düşüncelerine,kalemlerine ve çizgilerine...Bade Akgünlü'yü tekrar kutluyorum; Bade,hoş geldin yazı sanatının dünyasına...
Güven bey genç yetenek Bade Akgünlü'nün kitabını okudum. Ben de içinde yorumunuzda yer verdiğiniz her unsuru barındıran kitabın geleceğin yazın yeteneklerinden birinin başlangıç adımı olduğunu düşünüyorum. Yavrumuz kutluyorum ve yolunun açık olmasını diliyorum
YanıtlaSil
YanıtlaSilKatkılarınız,tespitleriniz ve edebi sezgileriniz ile farkına varmış olduğunuz Bade Akgünlü-GENÇ YAZAR inancı yolculuğu için TEŞEKKÜRLER...