ERKUT KARAKUŞ
ENGELLERİ
AŞMAK İÇİN ÇALIŞIYORUM!
( Umutları
Yitirmeyelim! Doktorlara Güvenmeliyiz! )
Mehmet Erkut
Karakuş, daha yaşamın ilkbaharında 26 yaşında. Yüz binlerce, on binlerce insan
gibi o da kendi engelini aşmak için mücadele veriyor. Hiç mücadele etmeyenlere
bakınca Erkut Karakuş gibi yaşama tutunan, en küçük kırıntıyla beslenen
insanlara gıpta etmemek mümkün mü?
O’nu, kimi Aydın
Bey’in yanında çay taşırken görür, kimi de Selami Bey’in yanında görmeniz
mümkündür. Aynı muhitten ayrılmaması, Hüseyin Pehlivan Pasajı civarı insanlarla
yılları-anıları ve samimiyeti paylaşmasından ileri geliyor.
Yaşam
aldatmacasında, eski insanların “ Yalan dünya “ dediği bu dünyada, en çok
zorlanan insanlarımızdır engelli olanlar. Kiminin bir uzvu veya birkaç uzvu
çalışamazken, Erkut Karakuş gibi insanlarımızın da ruhsal durumlarında, onlara
etki eden psikolojik vaziyetlerin belirsizliklerini görmek mümkündür.
Einstein bu konudaki
düşünceleri şöyledir;
Aslında her insan yeteneklidir, ancak bu yeteneğin keşfi
ve değerlendirilmesi, dünya üzeri bu tamamı yanlış sistemde yok oluyor. Öyle
ki, bir balıktan ağaca tırmanmasını bekliyoruz.”
Bilimsel bir
araştırma çok dikkatimi çekmişti. Batı ülkelerinden birisinde “ Bu çocuktan
adam olmaz! Bu çocuk matematikte, bu çocuk fizikte, bu çocuk bilmem neyde
başarılı olamaz!” deyip de bir kenara çekilen yüzlerce çocuğu alıp bir
araştırma yapmışlardı. Onların anlayacakları farklı yöntemler kullandıklarında
ne olmuştu biliyor musunuz?
“ Bu çocuklardan bir
şey olmaz! “ denen yüzlerce çocuğun % 55–60 gibi bölümü verilen farklı eğitim,
öğretim yöntemleriyle BAŞARILI olmuştur…
Erkut Karakuş da
başarılı olmak isteyen, kendi kendine yeten insanlarımızın, gençlerimizin
başında geliyor. Engelli olduğunu biliyor. O,engelli olduğu için UTANMIYOR.
Doktorlara güveniyor. Onların verdiği ilaçları sağlığına kavuşmak için
kullanıyor.
Erkut ona verilen
söz hakkını ciddi ve samimiyet içerisinde yaparsanız, tıpkı Einstein’in söyledi
bir insana dönüşüyor; her insanın yetenekli olabileceğinin kanıtı gibi şu
felsefeyi savunuyor;
Sağlıklı olmak için doktorlara güvenmeliyiz. Onların
söylediklerinden dışarı çıkmamalıyız! Engelli olup da engelleri aşmak için
ÇALIŞMAK şart!”
Erkut, sen bir belediye başkanı veya bu şehirde üst
derecede bulunan bir yönetici olsan ne yapardın?” Bu soruma karşılık Erkut şu
cevabı verdi;
Gençlerin yolunu, heyecanını açık tutar ve onlar için
elimden ne geliyorsa yapardım! Gençler ve gençlik çok önemli diyoruz ama her
fırsatta onları küstürüyor, yok sayıyoruz.”
Erkut, sadece gençlerin mi önünü açardın?” Erkut, hiç
düşünmeden konuşmasını sürdürdü;
Hayır! Yaşlılarında önünü açardı. Büyük çoğunluğu araç
trafiği ve yeterli parklar olmadığı için dışarılara çıkamıyor. Onlar için
dışarıları çok fazla sakıncalı. Gençlerimizin ellerinden tutarken,
yaşlılarımızın da arkalarından destek olurdum. Anneannem ölene kadar onun
yanındaydım…”
Bir sanatçımız var
dünyanın tanıdığı Fazıl Say. O da şöyle anlatır, önyargılarla dolu insanlığı;
Tabular ve önyargılarla insanlar birbirine düşman ilan
ediliyor. Çok da iyi bir dünya değil aslında burası. Yine de umutlarımızı
kaybetmemeliyiz.
Sabırlı ol. Güçlü ol…
İçine çek nefesi. Hayatı…
İyiye içine çek…”
Erkut Karakuş, da
bütün engellere rağmen nefesini içe çekip, umutlarına sarılıyor… Son sözcükleri
yeniden Fazıl Say’a bırakalım;
Bir ‘yol’ olmalı onun için.
Bir ümit olmalı.
Bir rüzgâr esmeli arkasından; hissedeceği, güvenebileceği,
yılmayacağı…
Gençlere destek olalım.
Hep olalım! “
Güven SERİN
İnsan potansiyelini ancak kendisi bilebilir... Bundan bir şey olmaz diyenlere itibar etmeyiniz.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Sokaktaki Asosyal; sağ olasın..
YanıtlaSil