VAROLUŞ ZORUNLU
DEĞİLDİR
-------------------------------------------
Sartre, insan denen
canlının düşün dünyasını “bulantı” isminde kitabıyla çoktan beri bulandırmaya
devam ediyor.
Var oluş zorunluluk değildir,
diyor! Kendi var oluşumuzun vazgeçilmez efendiliğine soyunmuş bizler için ne
büyük hayal kırıklığı. Sanki dünyanın en merkezinde bizmişiz gibi! İnsandan çok
önce de var olan gezegen ve evren, göbeğini oynatarak gülüyordur bizlerin
haline…
Zeus bile insanın
savaşını kendi tepesinden; Kaz Dağlarından seyretmeyi tercih ediyor. Sartre
bulantı kavramını, bizim üzerimizde ki etkiyi görmek, anlamak veya ölçmek adına
devam ediyor;
“ Var olmak, burada
olmaktır sadece, var olanlar ortaya çıkarlar, onlara rastlanabilir, ama hiçbir
zaman çıkarsayamayız onları.”
Ne çok kavramlara tutunduk,
kendimizi tarif etmek adına. Ne ölümsüz hikâyeler, ölümsüz tanrılar yarattık;
destanlarda, ölümü arayanlardan tutun da, yarı ölümlü tanrı insanlara kadar…
Hepsinin sonunda, Sartre’nin bulantısına yaklaşır gibi oluyoruz…
Belki de yaşamın,
evrimin destansı seçeneklerinden; milyarlarca değişiminden sadece bir toz parçacığı;
yıldız tozlarından, uçsuz bucaksız alanlardan gelip, bu gezegende mucize gibi görünen,
insanın düşünce, analiz etme yoluyla ortaya koymaya çalıştığımız hikâyeyi anlam
yükleme çabalarıyla sürüp giden güzel veya kötü sayılan bir yudum ömürler
içinde dolanıp
duruyoruz.
Güven Serin
varoluşçuluk çok severim yaa bence öyle yaşamalı zateen :) ben de bugün bu konuyla ilgili yazdımdı şimdi blogumdaaa :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilOh,ne güzel şey;yaşasın varoluş rüzgarı:))
eveet, haftasonu yazdığım ausviçin külleri ve kuşku çağı adlı yazımda var o dönem :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilOkudum;tekrar döneceğim o döneme Deep:)) Teşekkürler