Yüz Bin insan;bir yazarın ölüm töreni değil
doğum anına yürür;aynı zamanda kendi
var oluş gerçeklerine tutunmak isterler...
SARTRE FRANSADIR
--------------------------------
Fransız yazar,
düşünür zamanının hükümetine-iktidarına yüklendikçe yüklenir. İktidar yanlıları
da boş durmaz. Tekrardan idam yasasının çıkmasını isterler. Sartre’nin kurşuna
dizilmesi istenir…
O günün
Cumhurbaşkanı de Gaulle’dir. Sartre, iktidara yüklenir, iktidar yanlıları da
Sartre’nin kurşuna dizilmesini ister. De Gaulle çok ilginç bir yanıt verir;
bizlerin alışık olmadığı ilginçlikte; “ Sartre’a dokundurtmam! Sartre
Fransa’dır.”
Var oluşçu felsefeyi
savunan, ezilen, kıyıma uğrayanı gündeme getirip iktidar ve iktidarlara
yüklenen Sartre, bilginin mülkiyetle olan ilişkisine de dikkat çeker. Ona göre,
dünyanın bilgisine sahip olmak demek, dünyaya sahip olmak demekti…
Bugünün
yazarlarından Mine Söğüt kendi köşesinde alabildiğine özgürlüğü savunur. Bir
yazısında, Neden Çekip Gitmiyoruz Kıyılara? Diye bir çalışma içerisinde,
gidemeyişimizin nedenlerini sıralar.
Özgürlüğe hevessiz
insanın, kıpırtısız duruşlarından, durdukça en güvenli zemine sahip olduğuna
inanan insana dönüştüğünü dile getirir. Bu arada, bu durgun insanın; gezip
görmeyen, düşünmekten korkan, her daim sağlamcılık altında ucuz kurnazlıklarla
zenginleştiğini savunurken, mahkûm olanın; hedefe dönüştüğüne dikkat çeker.
Yani kolayca avlandığını
haykırır. Yapılan araştırmalarda da ortaya çıkan bir gerçek; 35 Avrupa
ülkesinde yalan habere en çok inanan ülkelerin başında; 34.sırada gelmemiz
tesadüf değil.
Sinirbilimi
çalışmalarında ortaya bir başka insan örneği çıkıyor. Yani duyular âlemine adım
atamayan insanın, insanların yapısının; güzelliklerden, nezaketten, estetikten
yoksun kalınınca, ruhsal çöküntülerden söz edilmesi de ayrı bir gerçek…
Estetiğin, duyu
organlarımızla alınacak güzelliklerin insanın mutlu olabilmesi için ön koşul olduğu
biliniyorken; bütün bunların insan üzerinde tedavi etkisi olduğu kabul
ediliyor.
Peki, ama her geçen
gün, sanattan, bilimden uzaklaşma yaşanıyorken; inanılmaz derecede Fen
Liselerine yatırım azlığı yaşanıyorken, çok hızla İmam Hatip Liselerine yatırım
yapılması; bu dengenin devam etmesi; her alanda dünya ülkeleriyle; özellikle
söz sahibi, gelişmiş ülkelerle yarışmamız; mutlu insanlardan oluşan büyük.
İlerici bir ülke olmamız mümkün mü?
Bizim
sanatçılarımızın başına gelenler; hızla dışlanma, ihanetle suçlanmaları;
1960’lı yılların Fransa Cumhurbaşkanının kendi sanatçısı, yazarı için
haykırışı; Sartre Fransa’dır, savunması ayrı bir tarihi gerçek…
sartre çok severim yaa varoluşçuluk da. bu yazdığın şeyi de okumuştum. ah ya biz de böyle ülke olsak yaa :) allam ne geriyiz yaa :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilNe güzel dualar bunlar Deep:)) Umutlar hep taze ve belki hep yitik;kim bilir:)) Edebi dünyaya sımsıkı tutunmaya devam edelim;öldürülemez düşler:))