FATİMA’NIN ERKEKLERİ
----------------------------------
İstanbul'a her
gidişimde etkinlikler arasında yer olan tiyatro izleme alışkanlığım bu yılda
devam ediyor. Şehir tiyatroları, devlet, özel derken; Devlet tiyatroları küçük
sahne tiyatrosuna gitmeye karar verdim.
Karar verirken de
kararsız kaldım. Ali Kemal Güven’in yazdığı oyunu, yazarı nedenini bilmediğim
bir sezgisel şüphe ile karşıladım. Hayal kırıklığına uğrayacağım içime doğmuş
sanki…
Bu tür oyunlar nasıl
seçiliyor? Hangi sanatçılar tarafından sahnelenmesine karar veriliyor? İşin
içine politika, dayı, amca karışıyor mu? Sanıyorum ki, bu oyun yazarı böyle bir
seçenekler iteneğiyle seçilmiş, sahnelenmiş.
Tiyatroya gidenler
iyi bilir. Seyirci refleksi vardır. İyi sanatı, sanatçıyı, oyunu, yorumu veya
gösteriyi; anlık zekâ sunumlarını alkışlamadan edemezler. Yücedir o an; sanatla
sanatçının iç içe geçmiş anı seyirciye yansır.
Fatima’ın
Erkeklerini oynayan oyuncuların; Özlem Güveli ve Can Şıkyıldız böyle bir alkışa
tanıklık edemediler. Zorakiydi seyircinin alkışı ve orada kalışı. Hayal
kırıklığı büyüktü. Üstelik bunun, böyle bir oyunun Devlet Tiyatroları Sahnesine
gelmesi bile düşündürücüydü…
Fatima’ın erkekleri
nasıl onda hayal kırıklığı yarattıysa, bende ve etrafımda ki seyircilerde de
aynı büyük kırıklık ve uyku halleri…
1 saat 20 dakika
bittikten sonra koşarcasına gittiğim mekân; Kum Saati Blues Club oldu. Mehmet
Ökten, Fatih Yanık; yürekleriyle, ruhlarıyla coşturuyordu bildik o küçücük
sahnede taşan seyirci ve dinleyiciyle iç içe; göz göze, soluk soluğa…
Güven Serin
Sinema da neyse de tiyatroda hayal kırıklığı daha kötü
YanıtlaSil
YanıtlaSilHemde çok kötü...