GÜLCAN ALTAN, YİNE ARAMIZDAYDI
Bir Tekirdağ gecesi;
her gecenin güne meyilli olduğu, her günün geceye aktığı akşam vaktinin biraz
ötesi; Gülcan Altan ve grubuyla; Ahmet Erensoy Gençlik Merkezinde şarkılarını
söyledi. Bir konserden çok öte; uygar dünyanın yakışan haliyle; dinleyici ve
müzisyenler; neredeyse iç içe, aynı sahnenin bir parçası gibi…
Süleymanpaşa
Belediyesinin Gençliğe, genç kalabilmiş bütün ruhların bedenlerine sunduğu en
güzel armağanlardan birisidir Ahmet Erensoy Gençlik Merkezi. Müziğin ritmidir
gençliğe, yaşama dair direnmeye çalışanlara destek olan.
Edebiyatın,
felsefenin, bir işi zanaatkâr seviyede yapan, üreten her insanın harekete,
yaşama tutunduğu gibi tutunur, müziği, yaşamı duyumsayanlar. 20016–2017 yılları;
Süleymanpaşa Belediyesinin katkılarıyla neredeyse müzik şölenleri yılları
haline geldi. Bize çok yakın, dünya şehri olan İstanbul; aynı zamanda, sanatın
ve sanatçının da merkezi.
Bu merkeze uzanan,
sanatçıyla köprü kuran Süleymanpaşa Belediyesi; mucizevî bir atılım yaptı. Alternatif
Sahneyi kurdu. Gençliğe adanmış; gençliğin ritmine tutunmuş her insanın, o
sahnenin yakınında, içinde ve üzerinde, her türlü hünerini göstereceği veya
dinleyici olaraka, karamsarlıkları, müziğin hikâyeleriyle dağıtacağı; dağıttığı
bir sahne.
Bu sahneye katkı
verenlerden birisi de Gizem Dumandır. Altarnetif Sahnenin, müzisyenler,
sanatçılar ve seyirci ile buluşmasını, organizesini sağlayan Dumana teşekkür
ediyorum.
Bu teşekkür, gecenin
alkışlarını, dinleyicinin müziğe, mitolojiye; kısacası hikâyelere yazgılı olan
gönlünü kazanan Gülcan Altan’a da yapıyorum. Ahmet Erensoy Gençlik Merkezine,
Altarnetif Sahneye ikinciye gelen, birinci gibi, ikincinin de sahne dinleyici
buluşması içtenliğine; kâh bir öğretici, kâh bir yorumcu ve bazen bir hikâye
anlatıcı olarak; müzikten mitolojilere yol aldık.
Çerkez mitolojisinden
Azteklerin, And Dağlarının diyarına kadar; zamanlar arası geçişlerin, şimdiki
zaman sahnesine akışlarını alkışladık. Kaderin, geçirkenliğini, insanın
hülyasını, bu hülyaları en güzel anlatan yardımcılardan birinin de müzik,
müzisyenler ve yorumcuların yapabileceğine bir kez daha tanıklık etmenin
kıvancı değerliydi.
Nasıl ki, İrlanda
mitolojisine konu olmuş lanetli kralın; Ağaca Tüneyen Sweenty’in hikayesini
anlattıysa Flann O’Brrıan,Burgazada’nın kuşlarını,rüzgarlarını,teknelerini,kayıklarını
anlattıysa Sait Faik;Gülcan Altan da,araştırma,dinleme ve yorumla anlatıyor
binlerce yıllık hikayeleri;notaların,davulların,gitarın,flütün,çellonun ve
bütün bunlara ruhsal,sanatsal bütünlük veren sesi,sezgisiyle…
Sezen Aksu, kendi
yorumuyla sesleniyordu; gülümsemeyi unutanlara veya zorlananlara; yalvarırcasına
seslenmiyor muydu?
Gülümse Hadi;
gülümse. Belki şehri bir film geleceğinin umudunu söylemez mi?
Bir güzel orman
olacak olan yazıların, değişecek iklimin, gülümsemeye yazgılı olduğunu; bütün
bunlara ilave yapar Gülcan Altan; müziğin, müzisyenliğin ilk önce yorumcu
olması gerektiğinin bilinciyle; yönelir, pişeceği, pişip insan açlıklarını
doyurup, sessizlerin sesi olacağını; hikâyesizlerin hikâyesini yorumlayacağını;
belki de baştan biliyordu; en baştan…
Süleymanpaşa
Altarnatif Sahneye çiçekli desenli bir elbiseyle çıktı. Sanatçı; sol elinde bilekliği;
Çerkez kültürünün bir temsilcisi; Kafkas dünyasının sesi, soluğu; ova, vadi ve
dağlarını yansıtan, mitolojik bir öykü-kahraman gibi; şarkılarını söyleyip,
hikâyelerini anlattı.
Böyledir sanatın
yorumcusu olmak; köklerin kıymetini, onlarsız bugüne, yarına; menzile
ulaşılamayacağını anlatmak gerekir. Adiyuf’u hatırlamak, bilmek; borsanın,
malımınız, mülkümüzün değerini hiç arttırmaz...
Oysa ruhumuzun,
kendimizin ne kadar pahalı bir seçim ve zenginlik yapmış olduğumuzu ilan eder;
tüm zamanların ruhlarının da şenliğe katıldığını duyumsar; hatta görebilirsiniz
de…
Sülün havalandı Adiyuf
At şaha kalktı ve öldü Adiyuf
Ailene götürsem Adiyuf
Hoşlanmazlar Adiyuf…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder