Kamera; Güven Kedi Tekir
BİZİM PASAJIN KEDİSİ
-----------------------------
Aslında kedileri
demek daha iyi olur. Birisi oldukça yaşlı ve deneyimliyken, diğeri haddini
bilen bir genç kedi. Renkleri aynı. İkisi de yöresel kedi renklerimizden; Tekir
renkli tüyleri var.
Hakan Beyin
söylemesine göre, yaşlı olan kedinin her sabah onunla konuştuğu üzerine…
Yakından bakınca ve dinleyince insan bakışı ve seslenişi insanı
insanlaştırıyor.
Hüseyin Pehlivan
pasajına geleli birkaç ay oldu-oldular. Nereden geldiler, kimin kedisiydiler
kimse bilmiyor. Bilinen, görünen bir şey var ki; bu kediler oldukça sağlıklı ve
yaşlı olanın deneyimli olduğu…
Berber Hamit sosisle,
ben kaşar ile destek veriyoruz. Her sabah kahvaltı vaktini çok iyi biliyor.
Karnı benden önce acıkıyor yaşlı ve deneyimli kedi Tekir’in. Öyle bir
miyavlaması; seslenişi var ki; ne kadar kızsanız, çekil başımdan, sıranı bekle
diye içinizden geçirseniz, bir şekilde sizi ikna ediyor.
Sesle olmazsa bakışlarıyla; kapının yanında
bekleyip kendi payını almanın hünerli gösterisini yapıyor. Genç olan, ince sesiyle,
ilk baştan gıcık olacağınız bir ses tonuyla seslense de; bu kediler arasında ki
üst alt rütbe düzenini de çok iyi gösteriyor.
Her sabah olduğu gibi
bu sabah da kahvaltısını benden önce istedi. Birkaç kez ustaca kovduğum halde;
manevrasını iyi yapıp, yine kapıdan sesleniyor.
Fransız düşünür
Montaigne’nin kediler üzerine niçin kafa yorduğunu da anlamaya çalışıyorum.
Sıkça izlerdi kedileri. Bilirsiniz; oyuncudurlar. İnsana oldukça yakındırlar.
Yeter ki sahiplenin; mırıltılarını en huzurlu hayvanın çıkartamayacağı hoşluk
içinde yakınınızda, kucağınızda uyurlar.
Montaigne de böyle
halleri oldukça fazla izlemiş. Kedisiyle oyunlar oynamış. Her çağırdığında
kedisinin oyuna koştuğunu görmüş görmesine ama şunu da düşünmeden edememiş;
“ Ben kedimle oyun oynarken,
onun benimle oyun oynamadığını nereden bileyim?” Gerçekten de hayvan bilimi,
hayvanlar dünyası karşısında her geçen gün başka bilgilere sahip oluyor. Bu
canlıların hepsinin gizemli derinlikleri var. İnsanın kat ve kat alt edebilecek
canlılar, sessizce belki de görünmez bir şekilde yaşama, varoluşa büyük bir destek,
saygı içerisinde milyarlarca yıl olduğu gibi destek vermeye devam ediyorlar.
Yaşlı Tekir ile genç
Tekir’in durumları oldukça iyi. Anlaşmamız saygı ve mesafe üzerine kurulu.
Nedense daha ileri gitmekten çekiniyorum.
Belki de yeterince
sevip, sevginin karşılığını veremeyecek, yetmeyecek oluşunun korkusu sürüp
gidiyor; her sabah kaşar, sosis ve diğer komşulardan kahvaltı haklarını
alacakları çok önceden yapılmış bir anlaşmanın karşıtlığı gibi; kahvaltı
bittikten sonra sesler kesiliyor; dış sahaya çıkıyorlar; bitmeyen yaşam
arayışlarını onlar çok iyi biliyor; bizlerden bile iyi…
Kedidir ne yapsa yeridir :)
YanıtlaSilgerçekten öyle, kedilerin çıkardığı sesler tıpkı insan sesi gibi! ben de kimi zaman, onların çıkardığı, o enteresan seslere bir an 'acaba bu sesler insana ait mi? yoksa bir kediye ait midir ? !! dediğim çok olur.Harika bir gözlem ve irdeleyiş bu!..Usta edebiyatçı Jacques Prevert'in çok sevdiğim 'Saygılı Olun'şiirindeki gibi hayata hep saygı ile...
Yılardır yaşama alanlarımı paylaştığım kedilerin gizemli dünyalarını az çok bildiğimi düşünürken tanıdığım her yeni kedide beni hayretlere düşüren özellikler görmüşümdür. Ah o tekirler! Sık sık yinelerim; onları ayrı severim.
YanıtlaSil
YanıtlaSilÇok farklı bir evrim geçirmiş bu canlılar. İnsana o kadar yakın ve insandan öte bakıyorlar ki... İster istemez zekalarının insanla dalga bile geçebileceklerini kavrayabiliyorsunuz... Teşekkür ederim dostlar; pasajın erkek kedisi gitti;şimdi bir hanım var;genç bir kedi;buda erkeğin renginde..