Kamera; Güven Tekirdağ-Ilgın Ağacı
Ağaçlarla konuşup anlaşmayı tercih ederim;
döngüye eksiksiz uyum sağlayan güzel şeyler...
ÖLDÜRMEMEYİ TERCİH EDERİM
Ölüm, yaşamın şaşmaz
bir süreciyken, yaşam döngüsünü tamamlamadan yapılan her saldırgan eylem ölümü
ve öldürmeyi yüceltir; törensel olmaktan öte cani bir eylemin bin bir türlü hak
edişleriyle süslenmeye çalışılarak kan bulaşmış ele, yüreğe çareler aranır.
Yüzyıllarca nice çare
üretilmiş. Kana kan, göze göz, cana can… Görünen o ki, hiçbirisi esas çareyi
üretememiş. Sevginin, var oluş gerçeğine saygı göstermenin enayilik olmadığını;
uyanık olmanın yüzlerce tedbiri, matematiksel, hukuksal, sosyal nice imkân
varken en kolaya, en vahşiye gitmenin hiçbir aklı sebebi yokken; en ilkel
eylem; öldürme tercih edilir…
Öldürmemeyi tercih
ediyorum. Hangi kitabı okuyacağımızı tercih ederken, hangi sinema filmine
gitmeyi ince ince düşünürken, ölümü bu kadar kolaya almak, ölüm yolculuğunda ki
yaşam ritüelini yok saymak; olsa olsa koca bir ahmaklıktır.
Savaş veya barış;
ölüm veya yaşam; onların aralarında ki ince çizgi; doğal serece her canlının yaşam,
huzur, hoşluk hakkına bakış; insanın yaratıcı tarafından ona verilen o içsel
güzelliğin de ortaya çıkışı demektir. O güzelliktir tercihlerimizi bize kabul
ettiren. İşte o varlığın, o yüceliğin sesidir son anda; ölüme, öldürmeye
hazırlanırken, yaşama, yaşatmaya soyunmak…
Hermann Hesse gençlik
yıllarında savaş yanlısıyken daha sonra barışa, savaşa karşıtlığı onun o
muhteşem eserinde ki Knulp karakterinde yakaladığı o muazzam “GÖÇEBE” yaşam
biçimi bize bir şeyler anlatıyor.
Tıpkı Herman
Melvılle’nin Yazıcı Bartleby’in bir avukatın yanında kâtiplik yaparken artık
hiçbir şey yapmamaya karar verip, yazı yazmayı tercih etmeyeceğim dediği gibi.
Yazıcı Bartteby, sanki tüm zamanlara ait bir eserin doğumu gibidir. İnsana,
insanlığa yürüyen bu güzel canlıya kendini, kendi varlığını hatırlatır. Bütün
kalıpları, giydiği bütün elbiseleri; o güne kadar bütün öğrenimlerini,
alışkanlıklarını, duyarlılığını, duygusuzluğunu yerle bir edecek kadar keskin
bir tercih yapar; YAPMAMA…
Bugün; şu anda
kaçımız Herman Hesse’nin Göçeme Knulp’u gibi bütün nesnelerden arınarak yol
almayı ister? Kaç insan, pafta, parsel, hesap-kitap titizliğinin o muazzam
esaretinden kurtulup göçebeliğe soyunur?
Üstelik henüz kentli,
yerleşik insan olmamışken; her daim bir dalda kalbi küçük bir kuş gibi atarken;
göç yollarını unutsak da, göçebe kâinin çıngırağının sesleri hiçbir zaman
kesilmemişken; kaçımız Knulp’a göçtüğü için, o köyden diğerine, o kasabadan diğerine
gidip; hiçbir şeyi olmadığı halde; saygın, itibarlı bir insan gibi ağırlanıp
yoluna, yolculuğuna göç ruhuna, insanın evsizliğine, barksızlığına başka açıdan
bakması gerektiğini ve yine insanı yücelten şeyin, insan ruhuna dokunmaktan
geçtiğini anlatır…
Herman Melvılle’nin
Yazıcı Bartelby’i ise, bütün kuralları, kanunları, düşünceleri, ödülleri
zorlayacak kadar keskindir. Hiçbirini tercih etmez. Parayı, işi, aşı, yeri,
yurdu terci etmez. Bütün bunları kabul etmemeyi tercih eder…
Şehrimizde, köyümüzde;
şehirlerimizde, köylerimizde ve kasabalarımızda herkes bir tarafın taraftarı
olmayı çabalarken; yaşamayı, yaşatmayı tercih etmek; tam ta aranası o
mucizenin, formülün, keşfin yakalandığı gibi sıra dışı bir şey olmalı…
En kolayı seçiyoruz.
Bir tarafın taraftarı olmak… Ölümü, öldürmeyi reddetmeyi tercih etmenin ne
büyük insanlık olduğunu düşünmeden; en kolay olanı; niçin yürüdüğümüzü,
haykırdığımızı bilmeden…
Tarihin niçin
sevdirilmediği, esas tarihin sorgulanmaktan, doğru bilgilerin kılı kırk yararak
ortaya çıkartılmaktan geçtiğini; tavla, okey, ellibir oyunları güzel, heyecanlı
bulurken, satrancı niçin uzak ve sıkıcı bulduğumuzu sorgulamanın, irdelemenin
düşüncesidir esas tercihimizi yaptırın şey; ÖLDÜRMEME ve YAŞATMA tercihi…
Büyük göçe;
Suriyelilerin göçüne bakarsanız her şeyi anlarsınız. Ümitlerin, inancın, ait
oldukları ırk, din her şey önemli ve güzel bulunsa bile, yaşam ve yaşatma
tehlikeye düşünce insanın, nasıl da bilinen bütün insanlık kurallarını
zorlayıp, ait olmadığı ırklara, dinlere koşarak, çoluk çocuk, yaşlı genç
yürüyeceklerini; hiçbir ölümün onları yollarından döndürmeyeceğinin büyük resmi
tam da gözlerimizin ününde…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder