Fotoğraf; İnternetten
MOBBİNG-BEZDİRME-YILDIRMA-PSİKOLOJİK TACİZ
Hangi iş yerine
gidersiniz gidin bir parça mobbing bulmak mümkündür. Hatta hangi eve, kapalı
kapıların ıssız diyarlarına gidersek gidelim mobbing iyi bir gizlenme ustası
gibi biraz çabadan sonra bize yüzünü gösterebilir.
Bitmemiş insan
yolculuğu tamamlanmamış psikolojik yapısı; bin bir güzellik yanında inanılmaz
arızalarla doludur. Gurur, kibir, hırs; geri bildirimden yoksun bir vicdan… En
eğitimli insandan, en eğitimsize kadar hepsi mobbing uygulayıcısı veya kurban
durumuna düşmüş olabilir.
Mobbingi besleyen
birçok neden vardır. Kurbanın sessiz oluşu, zamanında şikâyetçi olmaması,
korkuları gibi… Mobbing ustaları kurbanlarını sınarlar. Daha sonra kendi
toplumu içinde kabul görecek hale getirip zorbalık kanunlarını uygulamaya
geçerler. Dışlama, yalnızlaştırma, psikolojik eziyetlerin bazılarıdır.
Prof. DR. M. Emin
Önder’in anlattığı doğrultusunda kişilerin ruh sağlığı, fiziksel sağlıklarını
etkileyen çok önemli stresördür. Kişileri çaresiz bırakıp tüketilme özelliğine
sahiptir.
“ Travma sonrası
stres bozukluğu, depresyon, tükenmişlik sendromu, anksiyete bozuklukları,
fiziksel hastalıkları hatta bireylerin intiharların yüzde 15’ler civarında
olduğunu göstermektedir.”
İnsanın yüceliğinin
yanında zorbalığı da büyük insanlık kaidesi üzerinde iyi ve kötü bir anıt gibi
dimdik ayaktadır. Bu zorbalıkların en kötüsü de büyük çoğunluğu birçok insanın
gözleri önünde yaşamın biricik parçası gibi sürüp gider.
Mobbing, yani
bezdirme, psikolojik taciz en yakınımızdaki okulda, hastanede, bir başka
işyerinde; az veya çok muhakkak uygulanıyordur. Biraz dikkatle bakınca; her gün
eleştirdiğimiz, yetmezlik, memnuniyetsizlik içinde bize hizmet vermeye çalışan
hemşirenin, doktorun, maliye çalışanı, belediye çalışanının gülmeyen,
gülümsemeye çalışan yüzünde mobbingin derin izlerini görebilirsiniz.
Kendimizin önemi ve
önemsizliği o kadar derin ve o kadar uzağa kaçmıştır ki; dibe vurulmuş
kadercilik anlayışı yanında, korkunç ilgi, alaka bekleme telaşı içinde “ benim
kim olduğumu biliyor musun!” haddini bildirme telaşı içinde saldırıp duruyoruz.
Bilim
çalışmalarında, renk ve göz alıcı teknolojide en önde koşturan tüm insanlığın
işine karışma büyüklüğü gösteren ABD’de yaklaşık altı çalışandan birisi
yıldırma mağduru olduğu biliniyor. Avrupa’da bu sayı % 11 düzeyinde. ABD’de
kamu çalışanları arasında yapılan incelemelerde % 42’si kadınlar, % 15’i erkek
çalışanlar olmak üzere, iş yerlerinde duygusal tacize ve zorbalığa uğruyorlar.
İsveç’te
intiharların % 15’nin yıldırma kaynaklı olduğu biliniyor. Tayvan % 50,9, Bosna
% 76 , ülkemizde ise yıldırmaya maruz kalma oranı % 86,5 olduğu belirlenmiştir.
Ne kadar övünsek
azdır değil mi dostlarım! Çalımımızdan, gururumuzdan, çifte kavrulmuş kabak
çekirdeği gibi tatlı sözlerimizden geçilmezken; yıldırma konusunda, bezdirme
yolculuğunda da en önlerdeyiz…
Mobbing konusunda en
hassas ülke Almanya. O yüzden yerle bir olmuşken çekim kuvvetine sahip güçlü
bir gezegene dönüşmüştür. Almanya mobbingi “hastalık yaratan bir durum” olarak
kabul etmiştir.
Zorbalarla ilgili
yapılan çalışmalarda bu kişilerin saldırganlık eğilimlerinin oldukça yüksek,
şefkat duygusundan yoksun olduğu anlaşılıyor. Kurbanın ise en önemli özelliği
kendini savunacak durumda olmaması. Kolay bir av olması…
Tacizciler genellikle
benmerkezci, önyargılı, kendi normlarının benimsenmesinde ısrarcı kişiler
oluyor. Kurbanları ise, çekingen, kaçıngan kişiler. Kendini ifade etme ve
hakkını aramada zorlanan kişiler.
Alınacak önlemlere
gelince; iş yeri yaşamının demokratikleşmesi, çift taraflı denetim ve geri
besleme. Şeffaflık, bağımsız denedim. Yükselme ve pozisyonların, işe özgü
nesnel ölçütlere bağlanması.
Kişisel önlemlere
gelince; rahatsızlıkları geciktirmeden, biriktirmeden anında söylemek! Haksız,
baskıcı uygulamaları ve taciz girişimlerini başkalarıyla paylaşmak! Amirlerden
gelen anlamsız emirleri ve uygulamaları yazılı olarak kaydetmek! Uygunsuz
davranışları üst makamlara bildirmek! Gerekiyorsa, tıbbi ve psikolojik yardım
almak; hem yardımcı olacak ve hem de kanıt…
Sanılandan çok daha yaygın olduğunu düşünüyorum. Son iş yerim olan bir özel dershanede alt düzey çalışanları azarlama, küçük düşürme şeklinde aleni yapılıyordu. Bundan güya rahatsız olmayan ve kendini bu tavırların muhatabı olarak görmeyen daha üst düzey çalışanların farkında olmadan gerildiklerini biliyorum. Bir de muhatapları düşünün. Başkalarına yönelik olsa bile bu insanlık dışı duruma dayanamayıp ayrılmıştım o yerden. Bu konuda da başlarda olmamıza şaşırmadım. Demokrasi, hak arama, emeğe saygı vs konularında neysek, bu ve benzeri konularda da oyuz.
YanıtlaSilNeredeyse utanılacak her konuda şampiyonuz;sanırım yerli yersiz övünmeler bu yüzden;"bir şey olmaz" mantığı öyle derine inmiş ki... Dünyanın bir çok yeri, en gelişmiş yerlerde bile bitmemişse,ayrıca sorgulanmalı;hiç vakit kaybetmeden... Kas gücüne dayalı savaşların, kaslı bedenleri kayırması, neredeyse krallık koltuğuna doğuştan oturtulması bu canavarı doğuracaktı... Doğması, gelişmesi binlerce yıla yayılmış;kökler o kadar derinde ki, ne kadar kazınsa kalıyor... Bir de tam olarak kazınmak isteniyor mu? Sanmam...
YanıtlaSilSevgili Güven, çok güncel ve önemli bir konuya dikkat çekmişsin.
YanıtlaSilÖncellilik olarak, aydınlatıcı ve bilgilendirici yazın için teşekkür ediyorum.
Önyargıların, cehaletin, baskının, ağır sosyoekonomik eşitsizliklerin, insan haklarındaki yetersizliklerin kol gezdiği günümüzde, mobbing uygulayan insanların sayısı hızla artmakta, maalesef.
Hak edilmemiş üstünlük duygusu ve kibirle; gerçek yeterlilik duygusu olan ''özsaygı'' haksız güç ve zorbalıkla karıştırılıyor.
Eleştirel düşünmeyen, sorgulayış içermeyen, kendini geliştirmeyen insanlar; sürü halinde etikete dayalı sıfatlar üzerinden yeni ütopyalar yaratmaktadırlar.
Sağduyu sahibi her insan, karşısında ki güç yada otorite hangi makama ait olursa olsun; zalimlerin zulmüne, yalana-talana, savaşa, tam iradeyle karşı çıkar.
Düşünen ve sorgulayan her insan, hangi şartlar altında olursa olsun ''insanı'' değeri ve değerleriyle değerlendirir.
Hem bireysel hem de toplumsal sorunlarımızın çözümünde, ruhsal ve bireysel gelişimimizi öncelikli kılmak zorundayız.
Dünyanın her yerinde, insanın insan üzerinde ki, ekonomik, sosyal, siyasal, etnik, cinsel, vb...şiddetin, sömürünün ortadan kalktığı gün ''sağlıklı toplumlar, uygar kentler kurabilecek, büyük resim ışıl ışıl parlayacak.
Yaşamımızın her alanını da rastladığımız mobbing, bir çok insanın yaşamını kabusa çevirmiştir.
Kişilik yapısı sağlam olmayan, kendi öz benliğini bulmayan insanlar üzerinde ki kıyımını, talanını düşünmek dahi istemiyorum.
Suçluluk psikolojisi yaratarak insanı değersiz ve önemsiz hissettiren bu gizli şiddet ''insanlık suçu'' sayılamlı.
Dediğin gibi, bunun boyutu sadece iş yaşamıyla sınırlı değil.
özellikle birey olmayı başaramamaış nice psikopat, kendi yakın ilişkilerinde de bunu fazlasıyla yaşatmaktadır.
Özellikle ''özsevginin ve özdeğerin'' olmadığı ortamlarda yetişen insanlarda, özgüven eksikliğine dayalı mobbing uygulamalarının görülmesi tesadüf olamaz.
Olcay Kasımoğlu
YanıtlaSilSevgili dost,bir toplumu yiyip bitiren,kemiren bir sürü virüs var. Görüyoruz ki,bilgilendikçe, duyarlı hale geldikçe mobbin denen canavar en önemlilerinden... Kolay kolay korkmayacağı, yok olmayacağı ortada. Ama alt edilmeze değil... Uygarlığa aç, onun yolunda ilerleyen ve o felsefeyle yönetilecek ve yönetilme duygusunu demokrasi sesliliği ile kabul eden bir halk için bir çeyrek yüzyıl yeter... En büyük yatırım, çocuklara... Neyi görürse onu uygularlar; harfi harfine... Özsevgi, Özdeğer, bu iradelere,bu erdemle beslenmiş bedenlere o kadar çok ihtiyaç var ki... Teşekkür ediyorum..