Kamera; Güven Bergama-İzmir
GERÇEĞİN ARDINDA GİZLİ OLAN
Nedir, gerçeğin
ardında ki gizli şey? Kaç gerçek, kaç gizli şeye perde oluşturur? Bilinemez!
Bilinmek istenenler, insanın iradesi ve hisleriyle dengeli bir çağrı sayesinde
ortaya çıkar.
“Söz konusu ne
olursa olsun bir şeyi tamamlama çağı değildir çağımız. Parçalar zamanı
yaşıyoruz.” Marcel Duchamps bu tespiti yapıyor. Biraz irdeleyince sanatsal
derinliğini görüp ürpermemek elde değil.
Büyük kitleleri;
şehirlere doldurdukları milyonları, aynı evde, apartmanda, sitede, mahallede
bile parçalara ayırmış durumdalar. Ayrılmamış olup, bunu fark edenler, bir
kültürü tamamlama çabası içindekilere şükranlarımı sunarak, içsel ellerimin
alkışlarımı yolluyorum.
Hiçbir söz, hiçbir
slogan insan denen canlıyı, eğer yine o insan istemez ise yerle bir edemez.
Derin uykuya, hipnotizmanın etkisine terk edemez…
Zehra İpşiroğlu
Robert Ciulli ile yapmış olduğu görüşmede, Ciulli’nin bir anısını dinler;
“ Bir tiyatro eleştirmeni, bir gün bana şu açıklamayı
yapmıştı;
Saati bütün mekanizmasını
alabora ederek paramparça yapıyorsunuz. Sonra da izleyici parçaları bir araya
getirerek saati yeniden kuruyor. Aslına bakarsanız bizim dört tane yazarımız
var. İlki oyun yazarı, ikincisi yönetmen, dramaturgu ve sahne tasarımcısı,
üçüncüsü oyuncular, dördüncüsüyse izleyiciler. Çünkü yaratım etkinliği
izleyiciyle sürüyor, izleyici bilinmeze doğru bir yolculuğa çıkmaya hazır
olmalı. Bu yolculuk ona durmadan yeni kararlar almaya yönlendiriyor. Ne
görüyor, ne görmek istiyor, kararı kendisi vermeli. Öyle ki bu yolculuğun
sonucunda kendi içinde de bir dönüşüm yaşamış olsun. Tiyatro ona gerçeğin
ardında gizli olanı gösteriyor. Tiyatro perdesini bu bağlamda bir eğretileme
olarak da kullanabiliriz.”
Sanata adanmış bir
ismin, korkmadan girdiği insan tünellerinde yapmış olduğu büyük keşfi yine
sanatsal konuşmalar sayesinde, tünellerine girememiş olanlara armağan edişi; en
az tiyatronun kendisi kadar alkışı hak ediyor.
Gerçek, gerçeğin
ardındaki gizli olan bize en yakın olandır. İşte o yüzden, bu güzel toplumun,
bin bir çiçeğin “keşke” söylemleri hiç bitmez. Pişmanlıkları, kahır oluşları,
yüce bulutların yağmurları kadar çoktur.
İşte bu yüzden,
eğitim, bu yüzden sanata ayrılacak bir parça zaman; gerçeğin ardındaki gizli
olanı da keşfetmemize imkân verecek. Belki, kendimizin bile hiçbir zaman
bilmediğimiz, gerçeğin ağır perdeleriyle örtülü bir yetenek, bir insani bakış,
fark ediş gün yüzüne, bir güneş gibi çıkıp, yakmaktan çok, var etmeye
adanacaktır…
Güven Serin
Bilgiye, kültüre, tarihe ve görgüye adanmış eğitim..ve 'aldım-bitti-öğrendim' demeden.. daima süreklilik gerektiren eğitim şart.. Birbirimizi anlamak için, doğru değerlendirmek için, bakış açımızı genişletmek-genişletebilmek için daima eğitim.. Ve ruhu dinlendirmek, hoşgörüyü, sınırları ortadan kaldırmak için de yolculuk içinde yolculuklara çıkmak gerek.. Hayatın bütün sırları/gizleri hayatın içinde saklı.. patikalara korkusuzca dalmalı..
YanıtlaSil
YanıtlaSilKesinlikle;daima;sonsuza uzanan evren kadar diri,istekli olmanın meşguliyeti, yaşamın uyumu,iç ritmin dışa yansımasını da yaratıyor;insan,yaratmanın ince ruhuyla,bilinen savaşların,zaferlerin ötesinde;patikalara atılacak bütün adımları;saygıyla selamlıyorum.