Kamera; Güven Tekirdağ Roman Etkinliği
Kamera; Güven Tekirdağ
Kamera; Güven Çorlu Romen Derneği Müzik Grubu
İLLEDE ROMAN OLSUN
Tekirdağ Süleymanpaşa
Belediyesi tarafından ilk kez düzenlenen Roman Etkinliği oldukça eğlenceli
geçti. Süleylmanpaşa Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat, yaptığı kısa konuşmada, bu
yıl yapılan kutlamanın aceleye geldiğini, bir daha ki yıla yapılacak olan
kutlamanın çok görkemli olacağını şu sözlerle pekiştirdi;
“ Bir daha ki yıl yapacağımız Roman Etkinliği en az Trakya
Kakava Şenlikleri kadar büyük olacak.”
Kakava, renk demek…
Kakava, bahar, yenilenme demek… Kakava, müzik, dans demek… Tekirdağ Romen
Etkinliği, gerçekten de aceleye gelmiş ama gelecek vaat eden bir şenlik oldu.
Romanların şarkılarına kazıdıkları bir dua gibi insanlığa duyurdukları şu
sözler bütün meseleyi anlatıyor işte;
İlle de Roman olsun
Kırmızıyı severler
Birbirini överler
Romanlar böyledirler
Çalgısız yaşayamaz ölürler.
Bildik bir şarkının
bu sözleri Romanların renge, çalgıya, ritme nasıl muhtaç olduklarını, renksiz,
çalgısız, ritmsiz yaşayamayacaklarını da anlatıyor. Tekirdağ Tuğlalı Park,
farklı ilçelerden; Çorlu, Hayrabolu, Şarköy ve Tekirdağ Romanlarının çalgı
ustaları, dans ustaları ve orkestralarıyla halkın içten ve doğal bir eğlenceye
dönüştü.
Nasıl ki Blues
yokluğun, acının, isyanın içinden doğup tüm dünyaya bir ışık, bir coşku
şeklinde yayılmışsa, Roman Etkinliği de Trakya'nın vazgeçilmezi, Romanların
Hikayesinin en hakiki gerçeğidir.
Bu insanlarla ilgili
oldukça büyük sancılarım var. Nasıl ki küçük alanlara kıstırılıp, küçük
imkanlar ile yaşama savaşı vermeye zorlanmışlarsa, bir o kadar da toplum dışına
itilmişliklerine, sıradan, hafif insanmışlar gözüyle horlanmışlıklarını hep
müzikleriyle, çalgılarıyla haykırdılar.
Ekrem Başkan göreve
gelir gelmez bu büyük eksiği, bu büyük yanılgıyı fark etmesi bu farkı duyarlı,
anlamlı bir eğlenceye çevirmesi Tekirdağ Roman vatandaşlarımız için, bizlerin
renksiz yürekleri, coşkusuz bedenleri için de bir çağrı, bir davet, bir uyanış
etkinliğine dönüşebilir.
Yaşam her daim,
renklere, seslere; çalgılara, ritmlere muhtaçtır; işte bu ritmlerin en güzel
mayaları, en güzel özleri, kökleri Romanlarda vardır; hor görülmeyen, öteki
sınıfa, 77,5 milletten öte kabul edilmeyen insanlarda…
Yaşamı ne kadar
ciddileştirir, ne kadar donuk hale getirirsek o kadar değerli, bir o kadar
anlamlı olmaz. O yaşam, rüzgara, fırtınaya, seslere; kısacası gürültülere de
ihtiyaç duyar; döngünün büyük yasası bunu rica eder; görmezden gelenlerin
kazandıkları sanılan savaş, ağıtlarla, karanlıklarla, lanetlerle döllenir.
Trakya, Tanrıların,
Tanrıçaların, mitolojinin, Balkanların, Rumeli Diyarının bin bir çiçeği, bin
bir rengi, sesi, çalgısı, yemeği, düşü, hayal kırıklığı ile hâla uygarlığın
lokomotifi olma yolunda küçük bir çocuğun heyecanı içinde, kısa pantolonu,
yaralı dizleriyle koşuşturuyor; oyun oynuyor zamanın bütün oyuncularıyla.
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder