Kamera; Güven 300 Spartalı 2 - Eva Green
SAVAŞ...
Kamera; Güven 300 Spartalı 2-
Yunanlıları sadece tanrılar mı yene bilir?
300 SPARTALI-2-
7 Martta gösterime giren 300 Spartalı 2 filmi sinema
sanatının, insan zanaati da nereye geldiğini gösteriyor. Sinema sanatı
Amerikan ekonomisine oldukça büyük katkılar sağlıyor. Bir koyup, on
kazandıklarının yanında tarihe geçmiş hikâyelerin, gerçek tarihin yanlı olarak
değiştirilmesini de sinema sanatının muhteşem görselliği, düşünselliği, hayal
ve ses gücüyle başarıyorlar.
300 Sprtalı 2 filmi
aksiyon sevenlere, üç boyutlu görsel şovu bilenler için kaçırılmayacak kadar
güzel sahneler içeriyor. Görsellik, aksiyon açısından bakılınca her şey normal…
Bir de tarihi gerçekler, hakikatler yönünden bakar, insan olduğumuzu, akıl ve
düşünce, bilgi ve merhamet ile donatıldığı mızı da hatırlarsak, filmin ne büyük
abartılar, yanlışlıklar içinde olduğunu da bilerek izleriz.
Sinema ne kadar
yanlı olursa olsun, insan denen muhteşem varlık, kendi koruyucu kalkanlarıyla
donatılmışsa, neyi ne kadar alacağını ve ne kadar sorgulayacağını bilir. Haklı
olarak İran Hükumeti Amerikan Sinema Yapımcılarına 300 Spartalı filmi için
tepki gösteriyor. Persleri, vahşi, barbar, gösteren film, 300 Sparta askerini
neredeyse mükemmel derece, sıra dışı birer canlılarmış gibi gösteriyor.
Film biraz bilgi,
biraz sinema sanatı yönüyle izlendiğinde, Perslerin de ne büyük bir
imparatorluk olduğu, mimaride, askerlik sanatında, edebiyatta, düzen,
disiplinde, denizcilik bilgisinde ne kadar ileri olduklarını da görülecektir.
Eğer güzelim
köylerimizi, kasabalarımızı bırakıp, o toprak, yeşil, çiçek kokulu diyarlardan
şehirlere göç ediyorsak, bu göç etmişliğin, bu sürgünün nimetlerinden de
faydalanmalıyız. Sinema, tiyatro, konserler ve paneller; iç içe geçmiş
milyarlık hücrelerimizi şahlandıracak, içimizde bulunan büyük gösteriye
hazırlık yapan o şaheser insanı büyük bir gönüllülük, zarafet içinde
hazırlayacaktır.
Bu düşüncelerle
şehrimin sinema salonunun yolunu tuttum. İnsanların kazançlarına göre yüksek
olan sinema bileti, diğer bonkör harcamalarımızı düşününce abartılmayacak
oranda kalıyor. Üç boyutlu seyrin keyfini çıkartmak için verilen gözlüğümü de
alıp, her zaman özellikle istediğim F1 koltuğuma kuruldum. Koridorun hemen
yanında, gerektiğinde bacaklarımı dışarı da sarkıtacağım rahatlığın, huzurun
orta yerinde; bolca reklâm, özellikle şehrimin siyasilerinin de medet umduğu
reklâmları zorunlu izledikten sonra, tıpkı altı yaşında olduğum gibi, köyümün
sinema salonuna tutunduğum gibi iç içe geçmiş heyecanlarımı, kırlara salınan
atların dizginlerini bıraktığım gibi bıraktım.
Kırmızı koltukları
olan 7 numaralı salonun seyircisi kadın ağırlıklıydı. Belli ki onlar da
aksiyonu, savaşı, tarihi, abartı sanatını seviyorlar. Ve filmi bir kadının,
savaşçı bir Yunanlı kadının sesiyle başladı;
Kâhinin sözleri bir uyarı…
Sparta düşecek.
Tüm Yunanistan düşecek.
Ve ancak, sağlam, ahşap gemiler onları kurtarabilir.
Ahşap gemiler ve kahramanların kanlarından oluşan bir
gelgit. Yunanlıları ancak tanrılar yenebilir.
Ve devreye bir başka
sanat girer; kitap, sinemaya, tiyatroya besin, mineral, su, hava, ruh sağlayan
kitap girer. Stefan Zweig’in Kendileriyle Savaşanlar kitabının 351. sayfası şu
efsanevi gerçeği yeryüzüne taşır;
“ Tıpkı Perslerin yıkılışını gören ve Atina’ya doğru soluk
soluğa onlarca kilometre koşarak mesajı ancak canhıraş çığlıkla duyurabilen
(sonra aşırı ısınan göğsünden ölümcül bir kan boşalan) maraton koşucusu gibi
Nietzsche de kültürümüzün korkunç felaketini sadece haber verebildi, ama
engelleyemedi. Zaman karşısında kendinden geçip sadece muazzam, unutulmaz bir
çığlık atar ve sonra zihni çöker.
Ve insanlık sadece
ölçüsüz olanda fark eder kendi sınırını.”
Ölçüsüz olan şeyler
her zaman vardır bu eşsiz dünyada. Bu zamanda, bu güzel ülkede; hikâyelerin,
efsanelerin, uygarlıkların, edebiyatın, mimarinin, askerlik sanatının iç içe
geçtiği, kanlar, sesler, at kişnemeleriyle beslenin bu topraklarda, ölçüsüzlük
her zaman köklerinden yeşermiş; her zaman…
Ölçüsüzlüğü yenmek
için, daha fazla bilgilenme, daha fazla duyarlılık, daha fazla sinema, tiyatro;
insanlığın ebedi vicdanını, ölümsüz bir ruhun huzuru için; ölçüsüzlüğe meydan
okumalı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder