Kamera; Güven Barboros-Tekirdağ
Eskimişliği, viran-lığı da severim ben;
yeniliği,tazeliği sevdiğim gibi...
TRAKYA ÖLÜYOR MU?
Uluslararası
Tekirdağ Fotoğraf ve Belgesel Sinema Festivali kapsamında katılmış olduğum
gecede gördüğüm, izlediğim, işittiğim öğretiler karşısında büyük hazlar
duyarken, büyük korkular da hissettim.
Ali Çıtak emekli bir
tarih öğretmeni olmanın yanında muhteşem doğa fotoğraflarıyla, özellikle Gala
Gölü çevresinde yaşayan kuşlarla yaptığı muhteşem çalışmaları tabiatın
zenginliğini, renkliliğini, güzelliğini hissettirerek gösterdi.
Filiz Balaban’ın
Nepal çekimleri, fotoğraf sanatının doğallığını, bir parça amatörlüğünü de
gösterdi. Ergün Karadağ ise KAPIMDAN isimli fotoğraf gösterisini hazırlamıştı.
Şüphesiz her çalışma emek ister. Sabır ister. Ama en önemlisi insanı o emek ile
buluşturan esas heyecanı veren sezgileri de ister…
Ergün Karadağ
plaketini alırken küçük bir konuşma yaptı. Belki de bu küçük konuşma neredeyse
insan denen canlının bir yaşam unutmayacağı anlam yüklüydü. Karadağ
konuşmasında şu sözcükleri ifade etti;
“ Fotoğrafçılık işi,
sanatıyla uğraşmak için illa çok uzaklara gitmek, çok pahalı bir makine almak
gerektirmez. Çok yakınınızda, çok ucuz bir makine ile bile yaşamın tanıklığını
yapabilirsiniz. Hepimizin, penceresi, kapısı vardır ve bu pencerelerden,
kapılardan yaşamlar akar.”
Sanatçı sadece
sanatıyla değil, gerektiği zaman ön açıcı konuşmalarıyla da toplumunun önünde
yer alır. Ergün Karadağ’ın fotoğraf sanatı, insanın yakınındaki güzellikleri
fark ettirme adına yapmış olduğu kısacık, ama çok önemli konuşması için
teşekkürümü sunuyorum.
Gecenin en önemli gösterilerinden
birisi de TRAKYA GÖKYÜZÜ İLE BULUŞUYOR çalışmasıydı. İlk önce Trakya ve
çevresinin harika güzelliklerini havadan çekilmiş fotoğraflarla izledik.
Güzellikler her insanın ruhunda bir şeylerin açığa çıkmasına neden olur. Tıpkı
çirkinliklerin de insan ruhunda bir takım şeylerin yok olması, kapanması gibi;
tam tersine bir hüzün, bir tutsaklık, korku yaratır.
Tekirdağ Doğa
Sporları ve Havacılık Kulübü olarak yapılan çalışmaların bir bölümünü
izledikten sonra, çevre bilincinin, sivil dernekçiliğin, ilgi ve alakanın
önemini ürpererek gördüm. İsterse bir kişi olsun; yaptığı işe inanmışsa,
siyasetin gölgesinde, ticaretin yüksek karlarında dolaşmıyorsa; ortaya bir
bölgenin kaderini değiştirecek işler çıkartıyor.
A.Hamza Günalan ve
arkadaşlarının yapmış oldukları çalışmalar belki de tarihe çok önemli birer
belge niteliği, bugünü yarınlara bırakmakta çok önemli bir dönüşüm, fark etme
çalışması olarak hatırlanacak. Havadan çekmiş oldukları fotoğraflar ve videolar
çevremizin; ormanlarımızın, derelerimizin, nehirlerimizin, dağlarımızın TRAJİK
durumunu da ortaya çıkartmış.
Taş Ocaklarının büyük
çevre kıyımı ancak havadan çekimlerle tam olarak görülebilinir. Hamza Günalan
ve arkadaşları da büyük bir doğa bilinciyle bu işi havadan görüntülemişler.
Görüntüler tam bir facia… Tuğla Ocaklarının doğayı yara bere içinde bırakışı,
taş ocaklarının bitmeyen çılgın doğa tahribatları; Sanayi atıklarının
kirlettiği derelerle Ergene nehrinin ölümü; simsiyah görüntüler içinde akan,
kokan ve toprağa karışan artık ismi nehir ve su olmayan büyük kötülüğün lanetli
süzülüşleri…
Bu çalışmalara önemli
katkı yapıp sunumda konuşan A. Hamza Günalan ellerindeki belgelerin yetkililere
ulaştığını, Tekirdağ Valisi tarafından da yakın ilgi ve alaka ile bu devasa
sorunların ilgi ve sorumluluk bilinciyle takip edildiğinin hatırlatmasını da
yaptılar.
Hantallaşmış
bürokrasi, hiç ölmeyecek sanılan tabiatın yıllardır ölüme terk edilmesi ve
artık pisliğin siyah yüzü, kokuların en iğrenci saklanamaz oluşu ve büyük
ölümlerden sonra insanların bir parça ilgisini; büyük yeminlerle halklarına
kurban olacak yöneticilere, memurlara belki de yüksek bir ilahi uyarı,
kurumlaşmış geleceğini düşünen bir insan aklı ile bilincini uyandırır; böyle
düşünerek bir parça mutlu olma, ümit ekme çabası içindeyim.
Oralarda olmak, o etkinlikleri izlemek, emeği geçenleri yürekten kutlamak ve onlara teşekkür etmek isterdim.
YanıtlaSilKonu ile ilgili düşüncelerinize ve duygularınıza aynen katılıyorum.
YanıtlaSilTeşekkür ederim Begonvilli Ev;duyarlılığınız baki olsun;saygı ile...
Eskinin de yeninin de yerleri mevcut insan hayatında. Hepsinin bize anlattığı şeyler var. Ama ne eskiye takılmalı ne de yeninin peşinden koşmalı diye düşünüyorum.
YanıtlaSilGünaydın Yolcu; hoş geldin...
YanıtlaSil