Kamera; Güven Antalya
MADALYON
Madalyonun iki yüzü
olduğunu herkes bilir. İnsanın kaç yüzü olduğunu kimse bilemez. Tıpkı üçkağıtçılık üç yüz çeşidi olduğu gibi; insanın da çeşitli yüzleri, hatta
maskeleri vardır.
İnsanlara sadece
kendi açımızdan, kendi haklarımız tarafından baktığımızda söyleyeceğimiz sözler
veya göstereceğimiz tepkiler aşağı yukarı hep aynıdır; “ manyağın teki, hain,
zampara, namusuz, gaddar, yalancı, nazik, zarif, güzel, iyi, kötü vs.”
Özellikle ülkemizde
insanların davranışları karşısına uğradığımız haksızlıkların cezasını kendimiz
vermek isteriz. Hiçbir şey yapamasak bile arkasından lanetli söylemler,
küfürler hak getire mantığı ile ardı ardına sıralanır.
Bizim açımızdan
madalyonun bir yüzü bellidir. Faydaya dönük insan ilişkilerinde teşekkürü,
saygıyı ve bolca iltifatı esirgemezken, azcık işler bozulunca faydasızlığın
büyük haykırışını yapmayı da borç biliyoruz.
Madalyonun diğer yüzü
için, bilim insanlarından, bilimden yararlanırsak ortaya çıkan büyük gerçekler
karşısında vicdanı, iradesi olan insansak; şaşkına döneriz.
Bilim insanlarına
göre insanları kandırma konusunda kimse sosyopatın eline su dökemez. Yani,
oldukça zeki; kimsenin inanamayacağı yalanları, allayıp, pullayarak yutturmakta
özel beceriye sahipmişler. Sosyopatin etki alanına girmemek, oyuna gelmemek
için anında teşhis etmek yaşamımız için çok önemli.
CBT Eylül sayısında
Harvard Üniversitesi’nden psikolog Dr. Martha Stout, “Yanı Başımızdaki
Sosyopat” isimli kitabından örnekler ile madalyonun diğer yüzünü; hasta
tarafını tanımak, siz değerli okuyucular için çok önemli bir fırsattır.
Dr. Stout’a göre
sosyopatı ele veren 10 işaret;
1- Genellikle
karizmatikler; çevrelerinde çoğunlukla bir hayran kitlesi vardır. Cinsel açıdan
oldukça ilgi çekici oldukları söylenebilir.
2- Sosyopatlar
kararlarında ve davranışlarında spontandırlar; planlı, programlı yaşadıkları
söylenemez. Sıradan insanlardan farklı olarak tuhaf karşılanacak davranışlarda
bulunurlar. Normal sosyal ilişkileri kopuktur. Tehlikeli ve mantıksız
eylemlerde bulunmaktan çekinmezler.
3- Utanma,
suçluluk veya pişmanlık duymazlar. Aslında beyinlerinde bu duyguları işleyecek
bir merkez yoktur; varsa bile bozuktur. Dolayısıyla en ufak bir vicdan azabı
duymazlar. Kendi çıkarları için başkalarına zarar vermekten çekinmezler.
BAŞARILI bir sosyapatın ülkede önemli bir yere yükselmesi bu yüzdendir.
4- Deneyimleri
ile ilgili beklenmedik yalanlar icat etmekte çok ustadırlar. Olayları o kadar
abartırlar ki bir noktadan sonra saçmalamaları kaçınılamaz hale gelir.
5- İnsanlara
hükmetmeye bayılırlar. Bedeli ne olursa olsun her tartışmada ve kavgada kazanan
taraf olmak isterler.
6- Çoğu
zekidir, ancak zekâlarını diğer insanları kandırmak için kullanırlar. Yüksek
IQ’lu olanlar toplum için gerçek bir tehdit unsurudur. Bu nedenle yasalara
yakalanmadan çoğu cinayet işleyen seri katiller sosyopattır.
7- Sevme
ve âşık olma yeteneğinden yoksundurlar. Gerçek yaşamda kimseyi sevmezler.
İstediklerini elde etmek için sevmiş gibi görünürler.
8- Şiirsel
bir dilleri vardır. Sözcükleri çok ustaca kullanırlar. İnsanları konuşmalarıyla
kendilerine hayran bırakacak kadar iyi hatiptirler.
9- Hiçbir
zaman özür dilemezler. Yanlışlık yaptıklarına inanmazlar. Suçluluk hissi
duymazlar. Hatalı olduklarını kanıtlansa bile saldırılarına devam ederler.
10- Derin bir hayal
âleminde yaşarlar. Bütün bu özellikleri nedeniyle bir sosyopatla mantık
çerçevesinde tartışılamaz. Tartışmaya girmek yalnızca zaman kaybına neden olur.
Madalyonun diğer
yüzüne, bilimin, bilginin, öğretilerin desteğini alarak bakmak; bizi daha fazla
insanlaştıracak, vicdanımızı, irademizi desteklediği gibi yaşamsal huzurumuz
içinde oldukça önemlidir.
Ülkemizdeki bilim
insanları da haykırıyor; toplumumuzun çoğunluğu hasta diye. Şimdi, hastalıkları
anlama zamanı! O zaman, çevremizle, kaybettiğimiz zaman, maneviyatımız ve
maddiyatımız ile daha planı, huzurlu ve dingi yaşamak istiyorsak; madalyonun
sadece bir yüzüne değil, diğerine de bakmalı…
Güven Serin
Valla ürktüm, ne diyeyim... Bu konuda yaşanmışlıklara ve gözlemlere dayalı fikirlerim olsa da böyle derli toplu bir yazı ile karşıma gelince baya ürkütücü geldi. Hem de çok yönlü. Sağlıklı ya da hasta her insanın vicdan yapılandırmasına ve iradeye ihtiyacı var. Bu konu da gelip buna dayanıyor. Çok düşünülesi, kafa yorulası ve ciddi ele alınası bir durum.. Akklıma gelen söz çok ama çareler?
YanıtlaSil
YanıtlaSilGünaydın Begonvili Ev :)) İlk okuyunca ve sonraları; ben de ürkmüştüm :)) Fakat okudukça kendimi ve çevremi dinledikçe ilime ve hastalığa ve hastalığa çare olan insanlara saygım arttı; sarılasım geldi...
Yaşamın her mevsimi güzel; insanın her hali de öyle; ama arıza varsa, insan biraz insansa,arızanın farkına varıp gidermek de en büyük erdemdir diye düşünüyorum. Bir de özel,zeki arızalar var; onları bilip, mesafe hak getire ve onlara uzata biliyorsak yardım elini uzata bilmek, toplumsal sorumluluğumuzun en insan hali olmalıdır..
Madalyon; her iki yüzünü de sevmenin ve her iki yüze saygı duymanın duyarlılığı ile...
Evet, katılıyorum söylediklerinize. Zaten tek çıkış yolu bu. Madalyonun her iki yüzünü de görebilmek.. Başta kendimizde ve diğerlerindeki olası arızaları kabullenip bıkkınlık ve yılgınlık duymadan sağaltabilme çabası gösterebilmek. Umarım başarabiliriz.
YanıtlaSil
YanıtlaSilMerdivenin ilk basamağına adım atmak bile önemli Begonvilli Ev; isteyelim,zahmete girelim; insan denen canlının iç motorlarının sesini duymak,vicdan ve iradenin bilime yaslanışını fark etmek güzel şey :))