Sayfalar

19 Ağustos 2013 Pazartesi

HERkes BİR ŞEYE İTİRAZ EDİYORUZ


Kamera; Güven   Bergama Krallığı

Zamanın en gelişmiş kütüphanesi burada bulunuyordu.
Bu kütüphanenin nasıl yok ettiğini sorgulamadık;
tıpkı sistem denen canavarı sorgulamadığımız gibi.

HERKES BİR ŞEYE İTİRAZ EDİYOR

  Herhangi bir kuruma gittiğimizde eğer bilgisayarlar arıza yapmışsa, çalışanların meşhur açıklaması ile karşı karşıya kalırsınız;

“ Sistem çöktü! “

  Bu lafı duyan insanlar, arkada biriken canı sıktın diğer bekleyenlere aynı sözcükleri söyler; “ Sistem çökmüş!” Sistemin çökmüşlüğü sorgulanmadan, bekleyen o insancıklar saygıdeğer muma dönerler.

  Sistem denen şey çok büyük bir tabudur. Sorgulanmaz! Boynu bükük ve çaresiz beklenir sistemin kendine gelmesi. Birde güzel insanımın zamanı da çok, anlatacağı şeyler de. Sistem çöktüğünde oluşturdukları kuyruklarda, bir kuyruğun bereketi kadar bile anlamsız şeyleri anlamlandırmaya çalışarak avunup dururlar.

  Sistem karşısında bu kadar sessiz ve saygılı olan insanlar ve insancıklar; trafikte, iş kazalarında, kan davalarında, kadın ölümlerinde; hatta katledişlerinden de sessizliklerini korumaları oldukça düşündürücüdür.

 Ölümlere sessiz kalan aynı saygı değer insancıklar; şoför koltuğuna geçmişlerse, kornalarına basmanın yüksek kültürüne sığınırlar. Trafik kurallarına uymamanın canavara dönmüş yüzleriyle sağa sola tükürük saçarlar. Yayalara ayrılan beyaz çizgili yolun ne anlama geldiğini bile bilmeyen, o çizgileri görünce daha çok gaza basan, büyük kargaşaya uyum sağlamış bir sürü mahlûkatın, “sistem çöktü” lafı üzerine o büyük sessizliğe bürünmelerine şaşarım…

 Kendi yaşam hakkını önemseyen, kurallara uyup, diğer canlıları önemseyen insanları büyük bir şükranla anmak isterim. Onların sorgulayan beyinleri, evrene yayılan sesleri olmasaydı; hiçbir gelişme de olmazdı.

  Son yüz yılda Nobel ödülü alan Yahudi sayısı 104 kişi. Dünyadaki Yahudi nüfusu 20 milyon. Son yüz yılda Nobel ödülü alan Müslüman sayısı 3 kişi. Dünyadaki Müslüman sayısı ise 1,5 milyar kişi.

 Sistemi sorgulamayan, büyük sessizliği, kadınlara, birbirine göstermeyi erdem sayan insancıklar sadece bu görkemli sayılar karşısında bile büyük suskunluk, hatta pişkinlik içindedirler. Neden? Elbette, sorgulamayı, merakı desteklemeyen, inançları körelten kendine kul-köle yaratan büyük kurnazlar yüzünden…

  Dünya yolsuzluklarında 127 ülke içinden Türkiye 6. sırayı alıyor oluşu da sistemin çökmesi gibi saygıdeğer bir muma dönmüş halimizle kucaklandığı kesindir. Bir yere tayini çıkacak memurun ilk önce bir tanıdık araması, araya birilerini sokmayı düşünmesi; hastaneye yatmak isteyenin de derhal aracılar, selamlar, hediyeler trafiğine gömülmesi, ülkemizin nerede olduğunun muhteşem zavallılığını göstermez mi?

  Fakat bu mülayim sessizliğe sahip olan, sistemin karşısında büyük bir sadakatle duran insanların, ikili ilişkilerde, gözden uzak yerlerde büyük bir itiraz içinde olmaları, dayanılmaz tartışmaların o bildik sözleriyle, argonun, küfürlerin, yalanların, kin ve nefretlerin tohumlarını ekip sulamaya çalışmaları ise korkutucu bir şekilde büyük bir denize dönüşmüş durumda.

   Bu kadar kargaşa, bu kadar çaresizlik yaratıyorsa, dışa bağımlılık sürekli artmışsa, gençliğin sokaklara dökülmüş, ölümlerden ölüm, eziyetlerden eziyet beğenmişse; bizler sistemin karşısındaki çaresizliğimizi, büyük pişkinliğimizi, bol olan zamanlarımızı, solmuş yüzlerimizi, buruşan derilerimizi kimlere adıyoruz?

 Zor şey; okuma bilmeyen insanı dünyanın en iyi kütüphanesine getirip, hangi kitabı istersin,  demek; zor şey…

 Güven Serin
  

  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder