Kamera; Güven Modern Sanat Sergi Salonu-İstanbul
Ne bir ses, ne bir ışık; oy lili oy lili
OY LİLİ
Otobüs kalkmak
üzereydi; kulağıma gelen şarkını sözleri;
“ Gökte bulut yerde kar, seçilmez olmuş dağlar/Ne bir ses,
ne bir ışık, oy lili, oy lili/ Ağamsın sen, paşamsın sen karanlık/ Namlılar
ışıtmaz geceyi/Çevirdiler gece vakti.”
Bedeni büyük uykuya
yatan sanatçının sesi hâla taze ve canlı,
tartışılmaz bir güzellik içinde müzik notalarında akıyordu. Otobüsün son
yolcusu da geldi. Genç kızın yanında genç bir erkek; kıvırcık saçlı, beyaz
tenli, uzun burunlu, çocuk gülüşlü bir erkek, sevdiği kızı yola çıkacak
otobüse, 17 numaralı koltuğa emanet ediyordu. Erkek, gözleri dolmuş, ağlamanın
buğusu ile sarmalanmış kıza gülümsemek zorunda hissediyordu kendini.
Gülümseme bir insana
ne kadar yakışıyorsa erkeğe de o an, o kadar yakışıyordu. İçindeki burukluk,
dışındaki gülümsemeye sevgi akışı sağlıyordu. Sevmenin güzel hatırına otobüsün
kalkmasına saniyeler kala, zamanın ruhuna yalvarıyorlardı, zaman dursun diye.
Buğday tenli kızın bu ayrılığa hiç gönlü yoktu. Belli ki dışarıda ağlamanın
yüksek gücünü sığınmış, göz kapakları iyice şişmişti. Belki de son yaşların
buğusunu idareli bir şekilde son saniyelere saklamıştı.
Saniyeler ne çabuk
geçti öyle; üstelik zaman da durmamış! Muavin son kontrolleri yapıyordu.
Kıvırcık saçlı, uzun burunlu, masum yüzlü erkek inmesi gerekiyordu loş ışıklı
ıslak zeminin olduğu yere. Son bakışlar ve son el sallamalar yapılacaktı; çalan
davulların büyük akışı eşliğinde.
Öldürülen bedenin
ölmemiş sesi kulağımda çınlıyordu;
“ Gökte bulut yerde kar, seçilmez olmuş dağlar/ Ne bir ses,
ne bir ışık, oy lili, oy lili.” Erkek, kıvırcık saçlı erkek ıslak zemine
inmişti. Yer ıslak, gece soğuk; kıvırcık saçlı erkek büyük bir yangın içinde;
ıslak yere, soğuk geceye inat, sanatçının sesindeki korkusuzluğun yiğit sesiyle
bakıyordu geceye;
“ Vurun beni kemik kemik/Sökün beni tırnak tırnak/Deri deri
yüzün beni/ Oy lili, oy lili”
Bir yandan geceye
karışan ses, bir yandan gece ile son vedalarını yapmaya çalışan erkek ile
kadın. Bütün zaman onların önünde eğilmiş gibi, her saniye onlarla, zamanın
büyük gücü karşısında zamanla yarışırcasına bende koşuyordum. Hâlbuki koltuğum,
dışarısı gibi ıslak değil… Otobüsün içindeki hava oldukça sıcak…
Gecenin içindeki
büyük şehrin büyük ışık demetlerinin çatısı altında kim bilir ne hikâyeler
yazılıyordur. Her hikâyenin kahramanları, yiğitleri, oyunbozanları,
hilebazları, canlı olmanın büyük erdemine inanmamış vahşet yanlıları da olabilir.
Otobüste yazılan hikâye, 17 numaralı koltuğu hikâyesi, sevgi üzerineydi.
Geleceği şimdiden tasarlayan ona inanmış iki insanın, bütün bilgeliklerden,
öğretilerden, ilimlerden, inançlardan uzak, en büyük güce sarılmışlıklarının
büyük gösterisi yapılıyordu. Sevgi gecenin içinde kendini yaşatacak kıvırcık
saçlı güzel gülüşlü erkeğe teslim olmuş gibi çocukça gülümsüyordu.
Bütün hoyratlıkların
yol kestiği, karın deştiği, yolsuzlukların, adaletsizliklerin şöhret olduğu bu
anda bile sevgi, ne büyük erdem, ne büyük bir var oluş içinde yeşeriyor. Yola
çıkmışlığın, gezgin ruhlu bir bedene sahip olmanın en güzel tarafları da böyle
keşiflere tanıklık etmektir. Ve ben otobüsün içinde 17 numaralı koltuğun kadın
yolcusu ile dışarıda ıslak zemin üzerindeki soğuk havada birbirine el
sallayanların çok yakınında onların yürekleri gibi atan bir yürekle, yepyeni ve
birbirine benzeyen, ama hepsinin farklı yürekleri, farklı gülüşlerinin tanıdık
yönetmenlerinin hikâyesini izledim. Düşünerek yol aldım kendi hikâyemin bir an
önce kâğıda akacağı Tekirdağ zamanlarının, ıslak zeminlerinin görkemli
gecelerine doğru.
Güven Serin
Eğer bir kalemden akan yazı, sizi içeriğindeki mekana taşıyabiliyorsa,
YanıtlaSilve duygular burun kemiğinizi sızlatabiliyorsa, bırakın aksın yaşlarınız... ve alkışlayın ayakta o yazanı, patlasın avuçlarınız!. diyebiliyorum ancak sevgili Güven ve ben dağın ardına gitmeden, senin yazman gerektiğine inandığım kitabını okumak istiyorum..
YanıtlaSilÖğretmenim,avuçlarınızın içtenliğini duydum da geldim; ne güzel alkış,cesaret ve öncülük öyle. Teşekkürümü borç biliyorum; sevgiyle..