Sayfalar

7 Nisan 2010 Çarşamba

SENDEN ÖTÜRÜ

Kamera; Güven  Moda Sahili
Nisan,bir bahar günü insanlar sahile
koşmuşlar. Görünürde eğleniyorlar gibi!
Ne yalan söyleyeyim, eğlence adına
eksik olan bir şeyler var... Sanki
alışıldık tekrarın sıkıcı olanı tekrarlanır
gibi...


Kamera; Güven- Moda iskelesi
Bahar gelmiş de haberimiz yok! Tabiat,
ne güzel bir döngünün tekrarını yapıyor;
biz kurnaz ve akıllı insaoğlu kibirlerine
inat!
Ali'nin takkesini Veli'ye, Ayşe'nın
eşarbını Fatma'ya giydirmeye
çalışalım! Bize ait sandığımız dünyanın
gösterişli tapularına da sahip olalım.
Milyarlarca zavallıyı oyalamış bu dünya
bizim gibi özel, soyluları mı oyalayamaycak?


Kamera; Güven  Moda-Barış Manço'nun Evi
Benim gibi kim bilir kaç kez uğruyordu insanlar.
Tam 3900 günden bu zamana sabırla bekliyor
Barış'ın müze olup, bize akacak maddi enerjisini!
Kimi tesadüf kimi bilerek geliyor bu sokağa.
Benim gibi...
1,5 yıldan bu yana ah açlıdı, ah açılacak! "Hadi be
Selami Agacığım; elinizi biraz çabuk tutun " diye
diyesim geliyor Kadıköy Belidiye Başkanına.
Nasıl olsa Lale Manço'nun kendi romantizmini
düşünmekten vakti yok gari...

SENDEN ÖTÜRÜ


Son yılların tartışılmasız en iyi komedi filmlerinden birisidir Eyvah Eyvah. Yönetmenliğini Hakan Algül’ün yaptığı Ata Demirer ve Demet Akbağ’ın başrolünü paylaştığı film; içinde mizah dolu komedileri ne kadar da çok özlediğimizin iyi bir hatırlatmasını yapıyor.

Filmin neresini beğendin, en çok hangi bölümlerinden etkilendin deseler; filmi bütün haliyle ve oyuncuları da tam bir uyum içinde beğendiğimi söylemek isterim. Sanki kusursuz bir film olması için ilahi bir güç de insanlara yardım etmiş gibiydi. Öyle ki bu filmin çekildiği Çanakkale Geyikli ve Bozcaada sahilleri, doğası bile filme katkı vermek amaçlı kullanılıp ön plana çıkarılmamış.

Filmin sadeliği anlattığı konu o kadar çok bizden ve o kadar çok; bize uzak kalmış ki; birden uygarlığın bulaşmış tüm kirlerini siliveriyor, filmin içine giriyorsunuz. Klarnet aşığı bir genç olan Hüseyin ile Trakya şivesi, kültürü içinde Geyikli beldesinin bir parçası haline dönüşüyorsunuz.

Sanatının zirvesinde olmak; bir sanatçı için en büyük ödül olmalı. Bu filmde Demet Akbağ, Ata Demirer; bir kez daha devleşiyorlar. Demet, şarkıcı Füruzan rolünde ne kadar pervasız bir kadın rolündeyse de o kadar insan kalabilmiş, o kadar renk ve ışık, para içinde Hüseyin’i sahiplenecek kadar da olgun ve iyiliği sahiplenen bir karakteri canlandırıyor.

Nasıl ki sanatçı; “ Senden öte benden ziyade” derken “Bir sen var ki benim içimde benden öte benden ziyade, bir sen var ki senin içinde senden öte senden ziyade.” sözleriyle bizi bizden alıp bizden öte taşıyorsa, bu filmde sizi öyle bir yerlere taşıyacaktır. İzleyiniz! Bir kez değil, iki, üç kez izleyiniz…

Hüseyin karakterindeki Ata Demirer sanki uygarlık altında yapayalnız kalan bizlere tam bir insanlık dersi veriyor. İnsan küçük bir belde de yaşarken de, çok az para kazanırken de sosyal olabileceğini, kendi kendine de öğrenimini devam ettirebileceğinin çok güzel bir örneği sergileniyor.

Açıkgözlük ne kadar zirve yapsa da, renk ve ışıklar ne kadar gözlerimizi alsa da, masumiyet, yerellik, insani özellikleri orijinal halde korumak; bir film içinde bile zengin kültürümüzün dışlanmış, unutulmuş değerlerine yanıyorsunuz.

Bu filme beş üzerinden beş, on üzerinden on, yüz üzerinden yüz veriyorum. Eyvan eyvah filmini bir bütün olarak hatırımda tutacağım kesin! Bu filmin bize ait ama çoktan uygarlık adına terk ettiğimiz Hüseyin figürünü hep özleyecek, hep arayacağımız da bir gerçek. Fakat filmin içinde üç kez geçen bir tümceyi yaşamım devam ettiği sürece de ayrı bir keyif içinde hatırlayacağım.

Senden Ötürü

Hüseyin karakterine sahip Ata Demirer, haksızlığa uğradığında, karşı tarafa yanlışı hatırlatmada biraz sert, biraz nazik ve kararlı olarak bu sözü; “ Senden Ötürü”yü söylüyor. Ve karşı taraf ondan ötürü olan eksiğin, yanlışın ezikliği, kızgınlığı içine giriyor. Ama zengin bir moral kaynağı, tüccar olmamış saf bir halk temsilcisi olan Hüseyin, bildiği doğrularda hiç kimseyi ayırmadan sözünü sakınmadan söylüyor; “ Senden Ötürü” diyor.

Acaba bize bu sözü çok yakın bir arkadaşımız, dostumuz, sevgilimiz, eşimiz söylese; “ Senden Ötürü” deyip ayaklarımızın altındaki kokmuş bataklığı hatırlatsa, gidişatımızın halk, insanlık gidişatı olmadığını söylese; biz aynı filimde karşı tarafın yaptığı gibi kızgınlık ve kırgınlık içine mi gireriz? Yoksa bizden ötürü olan eksiğin, kötülüğün durdurulması için soğuk su etkisi yapacak şiddetli tokadı yüzümüze vuru muyuz? Hiç sanmam hiç!

Bu halk ne savaşlar, ne göçler, ne kıyımlar gördü de gerçeğin uyandırıcı etkisini bir tüllü sahiplenemedi. Tarihin yanlışları, doğruları ile bizim kadar uğraşan başka bir millet var mıdır acaba? Ya abartır ya yerin dibine batırırız yaşanmış bunca bedenin, ruhun soylu-soysuz karakterlerini. Hâlbuki tarih, yansız, kinsiz, koşulsuz yaklaşımlar ile ilim olur, yol gösterir bizlere.

İnsan, anlamak isterse sivrisinek saz ile anlar. Anlamak istemezse davul zurna ile anlamaz! Bir film yapılıyor diğer filmlerin argo, vurgun telaşını inat! Küfürden, sataşmalardan uzak mizah ve unutulmuş halk folkloru ile yoğrulmuş misler gibi “biz “ kokan bir film yapılmış.

Kısır bir film kültürüne sahip ben; bu filmi iki kez, üç kez izleme ihtiyacı duyuyorum. Uygarlık, şehircilik diyerek terk ettiğimiz dede ve baba ve analarımızın şivesini, kültürünü bize hatırlatan Hüseyin’e, pervasız haliyle, parayı, şöhreti, rengi, eğlenceyi bulduğu halde içindeki merhamet dolu insanı öldürmeyen Firuzeye de ayrı bir teşekkürü borç biliyorum.

Bu güzel ülkede bir tek şeye inandım ki, bizim nesil uyutuldu, gelecek nesil uyurgezer bir yaşam içinde soylu zenginlere kul-köle olma telaşını vermeye hazır ve muhtaç hale getirildi. Bizlerin dayanma gücü o kadar güçlü ki, çocukluğumuzun büyük ve zengin oyunları o kadar gösterişli birikimler yaptı ki, bir türlü bizi bizden geçiremediler. Ama çok narin olan ve oldukça kırılgan olan apartman çocukları; hiç çekinmeden boşluğa, şöhrete, süslü sözlere, mutlu eden tozlara, dumanlara da koşacaklar ve koşuyorlar…

Şimdi, şu anda aldatmanın, kirli siyasetin bini bir para yaptığı bu diyarda; ilahi bir güç tarafından tüm halkımız bir dakikalığına susturulsa ve bu ülkenin geleceğini, kaderini katledenlere “ SİZDEN ÖTÜRÜ” dese, acaba yer yerinden oynar mı? Nasıl ki bizim en yakın arkadaşımıza yaptığımız özeleştiri adına; “ senden ötürü” sözü hiçbir işe yaramıyorsa bu sesleniş de bedenleri titretemeyecek, kendilerine getirmeyecektir.

Bir musibet bin nasihate bedelmiş! Fakat sadece benim yaşadığım çağda, yüzlerce MUSİBET oldu da bin nasihate bedel olmadı! Bu nasıl bir iştir ki, masum ve nazik bir dille söylenecek SENDEN ÖTÜRÜ uyarısı bir işe yarasın!

Soylu oda başkanları; bugünkü esnafın, çiftçinin düştüğü zavallı durum sizlerin eseridir bilesiniz! Çokbilmiş, önce lüks odaları, araçları terci eden sendika başkanları; bugünkü işçi-memurun kimliksiz, kişiliksiz hali sizin eserinizdir bilesiniz! Sürekli öbür dünya telaşı diye bu dünyayı hiç ama hiç ihmal etmeyen din görevlileri, bugünkü dağınık din uygulamaları, dağınık kıyafet rezillikleri ve manevi çöküşün karanlık yüzü de sizin eserinizdir bilesiniz!

Her birinizle karşı karşıya gelsem, size verilecek en büyük cezam şu nazik söz olacaktır sevgili soylu başkanlarım; “ Senden Ötürü” der sizin özel keyif verici yükselişe kanat çırpan rahatınızı bozmadan yolunuz açık olsun derdim.

Güven

2 yorum:

  1. Haşlamalı, taşlamalı, güzel bir yazı olmuş umarım ilgi makamlara gider atılan taş yerine oturur..
    Ellerine, emeğine sağlık resimler
    ve yorum her zaman ki gibi muhteşem..Sevgiler, başarılar sevgili Güven..

    YanıtlaSil
  2. Vereceğin en büyük cezayı çok beğendim "Senden Ötürü"...Umarım en yakın gelecekte o nazik cezayı alıpta giderler.Selam ve sevgiler.

    YanıtlaSil