YAŞAMIN İÇİNE GİZLENMİŞ YAŞAMLAR
( Sadberk
Hanım Müzesi )
İnsanın evrimsel yolculuğu, kentleri hızla dolduran büyük toplulukların toplum bilincinin, sosyolojisinin yeterli seviyeye ulaşmaması, edebiyatın, sanatın, bilimin daha fazla ciddiye alınmaması; bizleri yaşama karşı yavan bakışlar içinde bırakmıyor mu?
Yaşadıklarımızı, başımıza gelen iyi veya kötü olayları hep, şans ve şansızlık üzerine ait sözcüklerle; onaylıyor veya lanetliyoruz… Yaşam ait ara renkler, sesler, kokular, heyecanlar ne zaman ortaya çıkacak?
21.yüzyıl tam olarak bizler için neyi ifade ediyor? Bizler için neyi ifade ediyor sözünü cevapsız bırakacağım… Ama evlatlarımız, gelen ve gelecek olan nesiller için daha fazla özgürlük, daha fazla göç ve kendi doğdukları şehirlerden, ülkemizden kaçışı ifade ettiği bellidir…
Yaşanan gençlik erozyonlarına, dur diyecek, gerçek manada bu soruları değerlendirecek kurum ve kuruluşlarımız nerede? Sorusuna cevap bile bekleyecek zamanım yok gibi…
Neden mi? Zaman nehri bütün çığlıkları, kayıpları, şans ve şansızlıkları hiçbir ayrım gözetmeden içine alıp, yeniden yaşam sahnelerine taşıyor da ondan…
Ne zamandır bu yazıyı yazmak istiyor ama bir şekilde zihnimin nöronları daha olgunlaşmasını bekliyordu. Henüz başlığı bile bulamamış, bulduğum an ise hemen yazı sanatının dehası, sınırsız heyecanı içinde yazmaya başladım.
Bilirsiniz, başımıza gelen kötülükleri, şanssızlıkları hep bir kişiye bağlarız. Kendimiz hariç… Bazı kişiler doğuştan şanslıdır bazı kişilerin gözünde. Bazıları da doğuştan daha şanslıdır, bazı coğrafyalarda doğmuş olanlar için…
Yeterince edebi zenginliğe, sosyolojik, psikolojik etkenlere sokula bilseydik, şans ve şanssızlığın insan denen büyük dehanın bakış açısıyla nasıl yer değiştirebileceğini de anlama imkânı bulup, belki göklere yükselmiş bir yarı tanrı kılığında “Vay be!” diyebilme duygusunu tada bilirdik…
Yaşamımın içinde, fazladan bir yaşam veriliş anını burada paylaşacağım. Hani o yumuşak, o evren bakışlı hayvancıklar-kediler için söylenir ya hep; “ Yedi canlı bu hayvanlar” aslında, yaşam içinde kim bilir kaç gizli yaşam, belki de herkes için sekiz, on canların verildiği anları görmeden geçip gidiyoruz…
Tekrar kendi öyküme, yaşamın içinde fazladan verilen yaşam hakkımın oluşum anına dönmek istiyorum.
Sarıyer’de bulunan Sadberk Hanım Müzesi ziyaretim bitmişti. Müze içindeki zenginlik, düzen karşısında şaşkına dönmüş bir halde Piyasa Caddesi kenarında duruyordum. Hep derler ya halk içinde “Basiretim bağlandı” O anın dalgınlığını, donukluğunu, zihnimin uykuya yatışını nasıl anlatmalıyım? Cadde yokuş ve caddeden geçen araçlar çok hızlı… Fakat ne caddenin yokuş, ne de araçların hızından haberim yok. Sanki zaman yarılmış, sessiz ve gayet güvenli bir vadiye düşmüşüm gibi…
Kısacası, zihnim tam bir ölüm sessizliği içinde birkaç adım atıp, karşıdaki caddeye ve oradan da denizin kıyısına geçmeyi niyetlendim. Halen zihnim açılmamış; o ölüm sessizliği içinde. Nasıl olduysa hiçbir ses, soluk, ikaz yok! Sadece bir sezgi veya bir başka kurtarıcı sola bakmamı istedi. Baktım ve dondum! Olduğum yerde öylesine, savunmasız kaldım. O körüklü büyük yolcu otobüsü, öyle bir sıyırıp geçti ki bedenimi; “Ölüm böyle bir şey miş!” bile diyemeyecek kadar buzların altında, ölmüş bir bedenin yaşama dönüş anındayım…
Yıllar önce yaşadığım ve bu anı, yaşamın içinde saklı yaşamlar yazısına taşıyana kadar bekledim. Geceleri, gündüzleri kim bilir kaç kez aklıma geldiği an; sanki oluk oluk yaşam, oluk oluk korku akıyor zihnimin milyarlık hücrelerine…
Kim bilir kaç milyon insanın da yaşamında bu tür hediye yaşamlar gizlidir. Ama zihnimiz edebi dünyaya, sosyal ve psikolojik olaylara açık değil, sadece kaygılara teslim olduysak; bin kez hediye edilecek yaşamları bile yaşamadan öldüreceğimiz belli değil midir?
Güven SERİN
'Yaşadığı her anın bir armağan olduğunu bilenler, en çok ölümün kıyısından dönenlerdir.' demiştim yıllar öncesinde!.. Hayat gerçekten bir armağan hepimize!. Bu duyguyu yaşayınca insan hayata, doğaya, insana ve yaratılmış olan tüm canlılara çok daha başka gözlerle bakıyor.
YanıtlaSilHarika bir müzedir 'Sadberg Hanım Müzesi'. Yaşamımızı güzelleştiren sanat ve ona emek veren sanatçılar, kurumlar... katkılarıyla dünyaya bakış açımızı güzelleştiren zarif insanlar iyi ki var!. Yaşamlar içinde yaşamlara ve yolculuklar içinde yolculuklara çıkaran bu harika yazı için emeğine, yüreğine sağlık Değerli Güven. Güzelliklerle dolu bir ömür dilerim.
Duyarlılığın,yazı,gezgin bilinç ve iraden adına çok teşekkürler Esin...
YanıtlaSil