Sayfalar

14 Ağustos 2024 Çarşamba

ORHAN PAMUK ve SARTRE

 

İNTERNET

İNTERNET

                                      ORHAN PAMUK ve JEAN PAUL SARTRE

 ( Müesses Nizama Dâhil Olmak!)

  Çalışmama “Meyve veren ağaç taşlanır” atasözünü hatırlatarak başlamak istiyorum. İki ünlü insanı, birisi Fransa Paris,21 Haziran 1905 doğumlu Sartre, diğeri İstanbul Türkiye, 7 Haziran 1952 doğumlu Orhan Pamuk’u amatör bir bakış açısıyla, ne ağacın meyvelerini yere düşürmek için taş atacak, ne de ismi yabancı diye diğer yazarı, filozofu göklere çıkartacağım…

   İkisinin de ortak yanı nedir diye soracak olursak: Yazma sanatına tutkun olmaları, her ikisinin de kendi ülkelerinin dışında ünlü oluşları diyebiliriz. Bir de Nobel Edebiyat Ödülü, her ikisinin de ortak başarıları, öne çıkan yanlarıdır.

  İkisi arasındaki derin farkı, yine kendi düşünce, bilgilerim doğrultusunda açmak, konuşmak isterim. Jean Paul Sartre’ye 1964 yılında Nobel Edebiyat Ödülü verildi. Fazla değil 42 yıl sonra da ülkemizin yazarlarından Orhan Pamuk’a aynı Nobel Edebiyat Ödülü verildi.

  Sartre bu ödülü reddetti. Sebebini de, tarihe not düşerek, yok edilmeyecek biçimde yapmayı borç bildi. Reddetmesinin sebebi nedir acaba? Sartre’ye göre bu ödülü kabul etmek; “ Müesses nizama dâhil olmak” demekti. Yani kurulu düzenin içinde hapsolmak, onların istediği gibi yazmak, düşünmek…

  Ülkemizin Nobel Edebiyat Ödülü alan yazarı Orhan Pamuk ne yaptı? Seve seve, koşa koşa ödülünü aldı. Almasa mıydı? Ülkemizdeki Nobel ödüllerine bakışı daha da derinleştirdi. Bir kesim bu ödül; “ Siyasidir…” dediklerinde akla şu Orhan Pamuk açıklamaları tarih bilimli durduğu sürece hep gelecek;

  “ Türkler 1 Milyon Ermeni’yi, 30 Bin Kürt’ü öldürdü.” Açıklamalarını yaptıktan sonra gelen bir ödül kafaları hep karıştıracak… Karışan kafaların, bu düşüncelerin ışığında Orhan Pamuk’un yazarlığını sorgulayacak, bu ödülü almasaydı daha iyi olurdu diyecek yetkiyi kendimde görmüyor bulmuyorum…

  Özgür iradenin ortaya konması, düşüncelerin, tartışmaların berrak ve insan merkezli olması önceliğimdir. Yani, adalet olduğu sürece fikirler asla saklanmalı… Bana göre, sana göre, ona göre değil, adaletin yasalarına göre bir fikir kendi iç dünyasını dışa taşırsa, bu fikir etrafında bilgili kişiler tartışırsa ülkenin demokrasisi, tarih bilinci, kültürel, edebi yaşamı da ileri gider…

  1964 yılında kendisine verilen Nobel Edebiyat Ödülü’nü hemen reddeden Sartre basına açıklamalarda bulunur. Tam anlamıyla özgürlüğü, devrimleri savunan Sartre, bu ödülle affedilip düzenin, yani müesses nizamın içine çekileceğini hissederek; “ Bu ödülü istemiyorum. Reddediyorum” açıklamasını hiç zaman kaybetmeden, ama ve fakat’lara gebe kalmadan yaptı. Tarihe, duruşuyla, yapıtlarıyla, davalarıyla, yürüyüşleriyle, fikirleriyle, halkın içinde kalarak geçmeyi başardı. Birileri aferin desin, kendi doğrultularında düşünsün, konuşsun, yazsın diye değil; sürekli özgürlüğü savunan bir düşünce insanının, yazarın her daim özgür kalması için…

   Ya Orhan Pamuk? Birçok yazarın bu ödülü onur kabul edip, nasıl büyük sevinç yaşadıysa öyle mutluluğun içine girip seve seve edebi, belki de siyasi demlenmesini yapmıştır…

  İsveç Akademi Sekreteri Horace Engdahl, ödülü kazanan Orhan Pamuk ismini açıkladıktan sonra ödül gerekçesini açıkladı;

“ Çağdaş romanın köklerini değiştirdiği için bu ödülü Orhan Pamuk kazanmıştır.”

   En çok garibime gidense Orhan Pamuk’un tarihçi, siyasetçi rolüne bürünüp “ 1 Milyon Ermeni” den söz etmesi olmuştur. O güne kadar bu konularla ilgili hiçbir akademik çalışması, açıklaması bulunmazken, birden bu açıklamaları yapması, hiçbir zaman altı doldurulmamış, bu konuda bilgisi olanların şüpheleri giderilmemiştir.

  Zaten Orhan Pamuk da bu tür eleştirileri duymak istemedi. Açıklamalarını yaptı ve ödülünü aldı. Çok çalışkan, aranan, okunan birisi olduğu için de sürekli üretiyor. Bir yerde “Meyve veren ağaç taşlanır” diyerek, kendi şahsi rolünü bir yerde kendi toplumundan uzak kalarak başarıyla ve mutlu bir şekilde uyguluyor…

   Dedik ya özgürlük! Demokrasi ve adalet… Düşünce ve tercihler ne kadar çok çeşitlenirse, bu kadim milletin üretecekleri, yapacağı buluşlar, gelişmiş medeniyetlerle yarışı o kadar ileri taşınır; bazı düşünceler, ödüller bize ters gelse bile…

 Güven SERİN 

  






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder