Sayfalar

21 Ekim 2023 Cumartesi

BİZ ÖLDÜK: HEY DÜNYALILAR NEREDESİNİZ?

 


           BİZ ÖLDÜK: HEY DÜNYADAKİLER, NEREDESİNİZ?

   Filistinli hemşire İsrail’in vahşeti karşısında her gün ölen yüzlerce çocuğu, onların kıpırtısız yüzlerinin yarattığı hiçlik karşısında bildiği her şeyi unutmuş halde… Yaralı çocukların ise ağlamak, inlemek yerine, daha çocukken büyümüş olmalarının çaresiz akan kanları karşısında bir türlü erişilemeyen insanlığa son bir sesleniş gibi haykırıyor umutlarının tamamı yok olan hemşire;

   “ Biz öldük: Hey dünyadakiler, neredesiniz? Neredesiniz; biz öldük! Durmasını istiyoruz?”

  Binyamin Netanyahu iradesini, yönetimini ve onun omuzlarına sarılan, destek olanları istediğiniz kadar lanetleyin; güç denen şey, vicdan ipini koparmışsa, şefkat denen yuvadan kaçmışsa, çaresi yoktur bu işin! Eninde sonunda güç denen bu korkunç ilerleme en yakınındaki uygarlıkları yutacaktır. Yutmaya yazgılıymış gibi, geçmişe dönüp bakmazlar bile…

  Sadece 6 Bin yıllık insanlık geçmişini izlediğimizde yutulup yok edilen uygarlıklar karşısında şaşkına dönmemiz mümkündür. Tarih denen bilim varken, bütün kanlı savaşların öyküleri biliniyorken,21.yüzyıl dünyasında göz göre göre, bütün dünyanın bir yerde seyrettiği ölümleri, sarılarak veya lanetleyerek bir yerde hiçliğin içinde kaybolan masumiyet, suskunluk kadar susmuş olmanın, suçsuzluğa susamış bir halde zaman akışında bizler de kaybolmaya, yok olup unutulmaya mahkûmuz…

  Bir gerçek var ki, artlarından ağlanan, gözyaşı dökülen masum her beden tarihin sayfalarına silinemez bir şekilde kazınmış oldular. Yok, edicileri de eninde sonunda başka büyük güç sahipleri yok etmeye yazgılıdırlar. Kaçış yok, ancak erteleme ikramiyesi kullanılabilinir…

  Bildiğimiz manada SUÇ denen şey bu orantısız savaşta gün yüzüne çıkmıyor. Suçlu cezalandırmıyor? Sanki bir film seti ve ölen yüzlerce çocuk, kadın, yaşlı insan; savaşan düşman askerleri gibi; ölümleri normal karşılanıyor; ölüme susamış, ölümcül düşünceleri olanlar için...

  Savaş denince her iki tarafın askerlerinin birbiriyle olan mücadeleleri anlaşılırdı. Son vahşete savaş demek mümkün değil. Savaş denirse, savaşların da anlamı değişmiş, belki de o korkunç beklenen son; 3.Dünya Savaşı böyle orantısız şekilde, eline hiçbir zaman silah almamış, almayacak milyonlarca, milyarlarca insanın öleceğinin de sinyalleri, denemeleri gibi…

   1994–1995 İngiltere futbol sezonunda deplasmanda Crystal Palace ile karşı karşıya gelen Manchester United’in efsane futbolcusu Eric Cantona, kendisine küfür eden seyirciye tekme atması, tüm dünyayı ayağa kaldırmıştı. Efsane futbolcuya hapis cezası yanında futboldan bir süreliğine men cezası verilmişti. Görüyorsunuz ya hak ve adalet yan yana yürürse, suç işleyen EFSANE bir sporcu da olsa, uygulanması, insanı duygulandırıyor.

  Peki, ama yüzlerce çocuğun, yüzlerce kadının, yaşlı insanın; kısacası eline silah almamış insanların ölümü karşısında Binyamin Netanyahu’yu kim yargılayacak? Yargılayacak olanlar, onun savunucu durumundaysa ne olacak? Filistinli hemşirenin belki de insanlığın son sözleri olabilecek, gişe rekorları kıracak cesaret sahibi bir yönetmenin filminde tekrar tekrar haykıracaktır;

  “ Biz öldük: Dünyalılar, neredesiniz? “ Bu işi durduracak olan yine siyasi irade olacaktır olmasına ama ölenler öldükleriyle kalacaklar… Onların ruhlarına bir yudum, belki bir kucak teselliyi yine sanatçılar yaptıkları eserleriyle katkı vererek yerine getireceklerdir…

   Mark Knopfer’in kurmuş olduğu Dire Straits müzik grubu, savaş karşıtlığını müzisyen ve bestekarlık dehasıyla, diğer yürekli, duygu yüklü sanatçılar gibi anlatmış, körleşmeye, sağırlığa giden insanlığa sinek vızıltısı gibi duyulsa da kendi hünerini, düşünce ve irade izlerini bırakmayı başarmıştır;

 “ Artık silah arkadaşı olmak için yanıp tutuşmayacaksın!/Bu yıkıntı alanları boylu boyunca/Bir sınavdı/Savaş daha da şiddetlenirken acı çektiğimize şahit oldum/Korku ve şiddetin içinde beni çok incitmiş olsalar da/Siz beni terk etmediniz/Benim silah arkadaşlarım/Pek çok farklı dünya/Pek çok farklı güneş var/Ve bizim tek bir dünyamız var./ Silah arkadaşlarımla savaşan aptallarız…”

  Savaşan aptallarıyız diyerek kendi savaş karşıtlığını müzik ve savaş tarihine kaydetmiştir…

    Bunca kayıt, sesleniş, öykü, kınama varken, niçin savaşın korkunç zalimliği karşısında vicdan harekete geçmiyor? Çünkü artık 3.Dünya Savaşı hazırlıkları yapılıyor; düğmelere basılıp füzeler ateşleniyor. Füzelerin, bombaların düştüğü yerdeki ölümü, yaralıları ve onları gören, onlarla sarmaş dolaş olan Filistinli Hemşire gibi yakın durmuyor. Ve hissedemiyorlar savaşın ne kadar pis koktuğunu ve ne çok kanı, canı boşu boşuna akıttığını, yok ettiğini…

 Güven SERİN 

  


2 yorum:

  1. Bitmiyor hiçbir yerde zulüm...İnsanlık kaybolmuş sanki.

    YanıtlaSil

  2. Nasıl bir şeyse evrim,insanın öldürerek dönüşmesi son bulmuyor; kim bilir kaç milyondur yaşanıyor bu ölüm kalım savaşı...İlkel zamanları yorumlayabilir,vahşi güdeleri anlayabiliriz ama irade,uygar gelişmeler,uzay çağı ve daha bir sürü insanı yolculuk varken,bu duruma düşmek; gerçek manada insanın öyküsünü eksik bırakıyor.Sanki vahşet içgüdüleri hep sinsi sinsi bizimle birlikte her türlü çağda var olacak,kendi dehşetinin izlerini her yüzyıla bırakacak gibi...

    YanıtlaSil