Sayfalar

26 Mayıs 2023 Cuma

GÜLÜNÇ,BURUK DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI

 

İNTERNET

                 GÜLÜNÇ, BURUK DOĞUM GÜNÜ KUTLAMALARI

 

  Tımar edilmemiş ruhların gezegeninde kayıp uygarlıklar gibi kayıp olmuşuz da “Çıplak Kral, Çıplak Halk “ diyenimiz yok…

   İlkokulların tam gün olduğu, bahçelerinde ağaçlar, kuşlar ve oyun oynayan çocukların zamanı İstiklal Marşı gür sesle söylenir; uyum ve ahenk nedir ne değildir karşılığı alnı açık yüreklerin şenlenme birliktelikleri yaşanırdı.

  Uyum ve ahenk dedim de! Senfoni Orkestrası veya Opera sanatları tam manasıyla uyum içinde yapılırsa seyirciyi halden hale, renkten renge taşıyabilir. Bir orkestra şefinin, onlarca müzisyene komut vermesi; çalışma ve yeteneğin en dem salmış halidir…

  Sahilde günlük yürüyüşlerinden birisindeyim. Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan dört beş kişinin oturacağı kamelyada iki genç kız heyecan içinde bir şeyler yapmaktaydılar. Yaklaştıkça ne yaptıklarını anladım. Kızlardan birisinin erkek arkadaşının doğum günü için küçük bir pasta ve onun üzerine diktikleri pasta volkanı ateşlendi. Genç adamda hemen arkadaymış. Hızlı adımlarla beni geçip kutlama yerine, kamelyada onu bekleyen iki genç kızın yanına geldi.

  İşin garipliği, gülünç veya mahcupluğu tam da burada başlıyor. İki genç kıza yaklaşan genç adamın doğum günü aşkına “İyi ki doğdun, iyi ki doğdun” sözcükleri ve pasta volkanı gibi bir anda parladı ve yanıp bitti…

  Birçok doğum günü kutlamasına, yapılan törenlerde İstiklal Marşı söylenmesine tanıklık ettim. Uyum, ahenk yok… İki genç kız henüz Z Kuşağı olmakla birlikte, teknolojiyi en iyi kullanan, özgürlük adımlarını en hızlı atan yaşta olmalarına rağmen, özgün bir kutlama içinde doğup büyümedikleri için; “ İyi ki doğdun” seslerinde, seslenişlerinde ne uyum ne de ahenk vardı. Hatta biraz utangaç, biraz da mahcuptular…

  Öldüremedik şu gururu; gözlerle, bakışlarla yapılan Mobbing-leri, baskıları, yok edemedik ruhlarımızı tonlarca yükle ezen garip sevimsiz içten ve samimi olmayan alışkanlıkları…

  Hâlbuki her türlü argonun olduğu futbol sahalarında özelikle futbol takımını yakından takip eden fanatik derece olanların en güzel yaptığı şey; birlikte marşlar söylemektir. Sesleri öyle bir etki yapar, öyle bir canlılık katar ki, yaşama direnci azalmış birisini bile yaşama geri döndürür…

   Şiirleri yorumlamak şöyle dursun, şarkıları da birkaç sözle mırıldanıyoruz. Marşlarımız çoktan unutuldu. Sıradan bir günde birkaç kişinin kutluma yaptığı doğum gününde bile uyum yoksa utangaçlık, mahcubiyet ve bir şeyler eksikse; nasıl onarılacak bu kayıp parçalar? Nasıl yerine konulacak?

  Bizlerin seslerini, özgüven-lerini, neşeli ruhlarımızı kimler çaldı? Sadece öğretmenlere söz söylemek yeterli mi? Ayıpların, azarlama, kuşku ve korkuların ucu bucağı yoksa sese, desene, renge, ışığa ve uyuma kim bakar?

Güven SERİN  

  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder