Sayfalar

9 Mart 2023 Perşembe

KRAL YOLU ŞENLİKLERİ

 

ALTINOVA TEKİRDAĞ



Altınova Tekirdağ

                                         KRAL YOLU ŞENLİKLERİ

   Tekirdağ denen güzel diyar, hızla markalarını yitiriyor. Tekrar tekrar; Şarap, EVAR ve SALÂT fabrikalarımızı nasıl yitirdiğimizi anlatmayacağım…

  Tıpkı Oktay Akbal’ın eserindeki gibi “ Önce Ekmekler Bozuldu” demeyeceğim… Şunu demek hakkımız; önce kiraz ağaçlarımız, sonra bağlarımız, bahçelerimiz yok oldu. Hatta yok edildi…

   Düşünün ki denizin kıyıcığında, Avrupa ülkelerine bir adım uzaklıkta, Ege mitolojilerinin dibinde bir şehir: TEKİRDAĞ… Bir bir bütün markalarına, değerlerine sırtını dönüyor da kimseler gözyaşı dökmüyor, dökemiyor…

  Kral Yolu Efsanemiz de yok olmaya yüz tutmuş durumda… Görmeyen, duymayan, hissetmeyen yöneticilerin işleri o kadar çok ki, böyle efsaneyle uğraşacak zamanları yok…

  Oysa turizm, gençler, uygar dünya insanları; bilim, sanat kadar efsanelerle de ilgileniyor, geçmişten bugüne ulaşan imgesel öyküler…

    Tekirdağ’ın eski kiraz diyarlarına, Hera’nın Şehri’ne Kral Yolu Efsanesi ne güzel de yakışıyor. Kiraz bahçelerine, bağ ve bahçelerine sahip çıkamayan Tekirdağ insanı, pek kıymetli ve çok hızlı koşan yöneticileri Kral Yolu efsanesine mi sahip çıkacak?

  Bir düş kurmak istedim; Tekirdağ Kral Yolu Şenlikleri diye! Düşüm bile yarıda kaldı. Kim önemser düşleri? Öldürmüşse efsanelerini, var olan marka değerlerini; bir düşün kıymeti mi olur diye, düşümü ayaza bıraktım; üşüsün, büzülsün ve inadından vazgeçsin diye…

   Kiraz Festivali denen şenliklerimizi panayır seviyesine bile çıkartamadık. Başka ülkelerde olan karnavallar, bizim yaptığımız gülünç eğlencelere uzaktan tebessüm ede dursun; ben, Kral Yolu Şenlikleri düşümü, ayaza bıraktım; büzülsün, üşüsün ve inadından vazgeçsin diye…

   Kral Yolu Şenlikleri, ne de güzel yakışırdı 135 km sahili olan şehrimize. Günlerce sürecek, dolunay zamanı ve denizin dönüşüm anı açığa çıkacak taşlara süzülen insan bakışlarını, insan öykülerini bir düşünsenize; uzanacak Altınova sahilinden ta Kumbağ’a doğru…

   Kayıklarla, ıslak ayakların bedenleri, yukarıdan balonlarla izlenecek Kral Yolu Efsanesi, kim bilir ne çok sevinecek; uyanmak ve haykırmak isteğimize…

   Ama olmadı, düşümü daha ileriye taşıyamadım. Bıraktım ayaza; üşüsün, büzüşsün ve inadından vazgeçsin diye…

   Kral Yolu Efsanesi için niçin bilimsel araştırmalar yapılmaz? Yapılmıyor? Kaç şehrin böyle efsanesi vardır? Kaç şehrin Gelibolu Savaşları ve kahramanlarıyla bağı, bağlantısı ve köprüsü bulunur?

   Kral Yolu Efsanesi, ister gerçeğin, ister düşlerin, öykülerin içinde yaşasın. Bir bağdır; turizm, ekonomi, dönüşüm, yenilenme ve huzur ile iç içe geçmiş bir efsanedir.

   Tekirdağ denizinin içinden karaya, krallıklara, Zeus, Hera, Dionysos ve Athena’ya uzanan suların altından çıkarılmasını bekleyen bir şenliktir; öyküdür…

 Güven SERİN 


 

 

 



2 yorum:

  1. Oysa ki ne kadar güzel bir fikir. Bence bu fikri tamamen rafa kaldırmayın. Bazı şehirler böylesi etkinler konusunda başarılı işler yapıyorlar, oturtmaya başladılar. Tekirdağ için de neden olmasın?

    YanıtlaSil

  2. Haklısınız,bırakma lafı biraz da blöf,belki bu sefer olur,birkaç sevdalı ve yönetici harekete geçer diye:)) Teşekkürler..

    YanıtlaSil