Sayfalar

1 Şubat 2022 Salı

YARIN,BİRBİRİMİZE SARILIP AĞLAYACAĞIZ

 

internet

         YARIN, BİRBİRİMİZE SARILIP AĞLAYACAĞIZ

                                        ( Üç Genç Kız Öyküsü )

    Yürüdüğüm yer Tekirdağ Süleymanpaşa sahili. Yan tarafımda Belediye Başkanı Ekrem Eşkinat zamanında farklı ülkelerden gelip yarışmaya katılan heykeltıraşların kazandıkları mermer eserlerle süslü; müzisyen heykelleriyle, bir sürü öykü anlatıyor. Bir anlığına kendimi antik bir şehrin ana caddesinde yürüyor sandım.

    Yaşadığımız yerlerin büyük çoğu antik zamanların uygar şehirlerinden bile geri olduğunu bilmenin acı yoksulluğunu kaç kişi hisseder acaba? Şehrin Açıkhava Tiyatrosu, atletizm alanları, çok büyük kütüphanesi, muhteşem mimarileriyle, meydanlarında konuşan filozofları; hangi şehirde öne çıkıyor günümüzde?

   Tenha tatil günün başlangıcında Özgürlük ve Barış Parkı’na doğru yürüyordum. Hemen ardımda Z Kuşağı olduğunu düşündüğüm genç bir kız, arkadaşıyla telefon konuşması yapıyordu. Aynı ritimde yürüdüğümüzden ve sahilin sessiz sükûnetinden dolayı konuştuklarını duyabiliyordum.

   Bir gün önce yaşadıkları, birlikte geçirdikleri gecenin ardından yaşadıkları hayal kırıklıkları üzerine bir konuşmaydı. Belli ki olgunluk yolunda eğlenmek, kendilerince büyüme adına yol almak istemişler. İçmişler, efkârlanmışlar ve sonu pek de iyi bitmemiş…

   En sonunda arkadaşlarından birisi içmenin yüce erdemini bilemeyerek fazla kaçırmış. Ambülâns çağrılmış, tıbbı yardımlar istenip alınmış. Gece, eğlenceyle başlayıp hastanede bitmiş.

   Yaşadıkları o geceyi, belki de yaşam boyu öğrenecekleri en önemli görgüyü, aşırılığın zararını konuşuyordu iki arkadaş. İçkiyi fazla kaçırıp hastaneye getirmek zorunda oldukları arkadaşıyla az önce konuşmuş ve onun yaşadığı pişmanlığı, ezikliği, utancı da anlatıyordu telefonun diğer ucundaki arkadaşına.

   Z Kuşağı denen Alfa Kuşağı’ndan önceki, Y Kuşağı’ndan sonraki nesli yabana atmamalı derim. Beslenmeleri, müzik dinletileri, felsefeye, edebiyata bakış açıları hafif gelebilir ilk önce bize. Şu soruyu sormak isterim kendimize; ağır görünmek, ezbere yaşamak, öğretiler peşinde koşmak yerine, toplumsal dönüşümün habercisidir Z Kuşağı olan genç insanlar.

   Onları sıkıştıramayacak köşeye bizlerin ağır söylemleri. “ Elalem ne der?” düşüncesi kim bilir kaç gencimizin, insanımızın canına okudu yıllarca, hatta yüzyıllarca. Değişmeyen tek şey değişimin kendisi ise, Z Kuşağı ise bunun habercisidir; ağır adamlığın, ablalığın sonuna gelindi…

  Telefonda konuşan Z Kuşağı genç kız, geceyi utançla bitiren, soluğu hastanede almalarına neden olan arkadaşıyla konuşmalarının son bölümünü aktardı konuştuğu arkadaşa;

   “ Esra ile az önce konuştum. Çok utanıyordu. Pişmandı ölçüyü fazla kaçırmak adına. Şöyle söyledi son sözlerini bana; ‘ Yarın, üçümüz bir araya gelelim. Konuşalım, dertleşelim ve birbirimize sarılıp ağlayacağız…”

   Genç kızın son sözleri; “Birbirimize Sarılıp Ağlayacağız!” Zamanlar ötesine uçtum sanki… Üç genç kız, yaşadıkları, belki de hayatlarında alacakları en önemli dersi, pratik bir şekilde konuşup, tartışacak ve insanca; filozofun de üzerinde durduğu; “ Pek insanca” yoldan halledecek, aynı zamanda sarılacak ağlayacaklardı…

   Oysa onlardan birkaç kuşak öncesi; yani bizler; ağlamanın, ayıp olduğu zamanlardan geliyoruz…

”Gülmenin, ağlamanın, fazla konuşmanın, düşünmenin, bacak bacağa atmanın, şöyle-böyle giyindin!” AYIPLARI ardından geliyoruz…

   O yüzden bizler çoğunluğun olduğu yerde bir söz alsak; yutkunur, konuşamayız. İçimiz doludur; neredeyse yüzyılların doluluğu, atalarımızdan kalan, bir türlü ağlayamamanın, gönlünce gülememenin doluluğunu; birbirine sarılacak olan üç genç kız; SARILIP AĞLAYACAKLAR; bütün kuşaklar adına…

   “ Uykumun arasından çağırdım

     Çocukluk sesime ağlayarak

     Sen benim hiçbir şeyimsin”

   Böyle yazmış Attila İlhan ve yorumlamış Ahmet Kaya…

Güven SERİN 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder