İnternet
ÖĞRETMEN, İŞİNE TUTKUYLA ÂŞIK BİR SANATÇI
OLMALIDIR
Bir aydın,
günümüzden yüzlerce yıl önce; 1800’lerin sonunda öğretmenin-öğretmenliğin
felsefesini böyle savunup ortaya sunuyor.
Anton Çehov gençlik
yıllarında Maksim Gorki ile konuşurken kendi idealindeki öğretmenliği izah
ediyor;
“ Öğretmen, işine tutkuyla âşık
bir aktör, bir ressam olmalıdır. Oysa çocuklarımıza bir şeyler öğretmek için
köye adeta sürgüne gider gibi isteksiz giden öğretmenlerimizin kendileri yarı
cahil birer ameledir.”
Çehov niçin bu
felsefeyi savunuyor? Öğretmen işine tutkuyla âşık bir insan olmazsa ne
olacağından korkuyor?
Gerekçesi çok basit…
Özellikle Rusya’nın kırsal bölgelerindeki kalkınmanın, eğitimin çok zayıf
olduğunu biliyor. Ülkesini seven her insan gibi ideallerini arkadaşı Maksim
Gorki’ye anlatıyor;
“ Çok param olsa burada hasta
öğretmenler için bir sanatoryum kurardım. Aydınlık bir yapı olurdu. Hani
kocaman kocaman pencereleri, yüksek tavanları olan çok aydınlık bir yapı...
Mükemmel bir kütüphane kurar, bütün müzik aletlerini bulundurur, arı besler,
bostan eker, meyve yetiştirirdim.
Onlar için tarım üzerine,
meteoroloji üzerine, daha birçok konuda konferanslar düzenlerdim. Öğretmen
dediğin bir şeyler bilmelidir; her şeyi…”
Cehov yaşadığı ülkede,
Rusya’da öğretmenler için sıra dışı ortamların yaratılmasını savunuyor. Biliyor
ki eğitim-öğretim seçkin insanlar tarafından yapılmaz ise;
“ Devlet kerpiçten yapılmış
çürük bir ev gibi çökecektir…”
Öğretmenevlerini
dahi yaşatamamış,21.yüzyılın Türkiye’sinde gelinen noktada kadrosu olmayan,
güvencesi, özlük hakları, aldığı ücretin yaşam standartlarını çok altında olan
öğretmenlerin eğitim verdiği ülkemizin durumunu bir düşünün?
Daha Cumhuriyet kurulur
kurulmaz eğitime, öğretmene muazzam değerler verilip, onlara seçkin koşular
sağlanmaya başlamış.1940’lı yılların başında ise o büyük devrim; Köy
Enstitüleri kurulmuş…
Tam manasıyla ülkenin,
ülkemizin çağlar boyu yakalayacağı o büyük değişimi, dönüşümü Cumhuriyet ile
yaşamaya başlamışken; ABD gibi bir cazip güç, cazibeye kanan makamında kalma
meraklısı yöneticilerimiz tarafından kabul görüp, kendi bindikleri eğitim ağacı
bir güzel kesilip Köy Enstitüleri kapatılmış…
Kara kapkara bir
gün; neredeyse yetmiş yıldır öyle veya böyle, öğretmenliği yüceltmek, daha
seçkin hale getirmek yerine bugün güvencesi, kadrosu olmayan on binlerce öğretmen,
geçip savaşı veriyor.
Karanlığı, cehaleti
nasıl giderecekler; eğitim verdiği sınıflarda? Kendi yaşamlarını açlık
sınırından kurtaramayan öğretmenler ne yapabilir bugünün ve yarının
çocuklarına?
Öğretmenevleri,
oradaki lokantalar, çayhaneler, pastaneler, kısacası eğlenen öğretmenlerin bu
eğlencesi bile lüks sayılmış, maaşları güçlü, görgülü bir öğretmenin çok
altında bırakılmış insanlardan bu karanlığı, cehaleti yok etmesini bekleye
bilir miyiz?
Cehov arkadaşı
Maksim Gorki ile bir başka sohbetinde acı acı konuşur;
“ Şu
bizim Rusya, ne saçmalıklarla dolu, ne akıl sır erdirilemez bir ülkedir!”
Güven SERİN
Çehov çok haklı. Siz de çok haklısınız. Köy Enstitüleri şahane bir oluşumdu. En iyi ressamların, şairlerin, yazarların enstitülerde öğretmenlik yaptıklarını düşünüyorum da... Kapatılması tamamen bir kötülük örneği. Köy enstitülerinden yolu geçmiş öğretmen ve öğrencilerin anı kitaplarını alıp okurum ara ara. Her seferinde hüzünlenirim.
YanıtlaSilEskiler,kadim akıl ve deneyimler çok acı çektiklerinde " Canımdan can koparıldı" derlerdi...Öyle kayıp bu eğitim,öğretim,zanaat ve sanat yuvaları...Teşekkür ederim Sezer...
YanıtlaSilSevdiğim yazı ritmi, sakin ve profesyonel. Eğitim fakültesi mezunu olarak öğretmenlik mesleği hakkında olumlu olumsuz birçok şey söyleyebilirim. Örneğin yıllarca teorik olarak beslenen adayların uygulama konusunda yetersizliğinden bahsedebilirim. Bu mesleği yalnızca para için yapanların bolluğundan da söz edebilirim, bütün bunlar maalesef biraz da çevrenin suçu. Çevre dediğim şey ise de biraz kapsamlı. Gerçek anlamda birçok şeyin bilindiği bir dönemde olduğumuzu düşünüyorum. Lakin bildiklerimiz hep kağıt üzerinde.
YanıtlaSilKatkılarınız,samimi yazınız için teşekkür ederim Mustafa Özbek Hocam; selamlarımla..
YanıtlaSil