Sayfalar

16 Temmuz 2021 Cuma

SOKAKTAN GELEN SESLER

 


İnternet


                                       SOKAKTAN GELEN SESLER

 

   Gün henüz yükselmeye başlamış, insan telaşları sokak ve caddelere taşmıştı. Dışarıdan gelen tuhaf sesler, açık cam ve kapılardan evin içine kadar doluyordu. Sabah sabah bir kavganın başlangıcı mı diye irkiliyor insanın beyni…

   Covit–19 süreci, sosyal, kültürel sıkıntıların üstüne birde yaşanan ekonomik sıkıntılar birçok insan için, taşma ve taşırma noktasına gelmiş olabilir! Hızla fırladım balkona. Sesin sahibi kimdir diye merakımı giderdim…

   Meğer kavga sandığım o yüksek, o kaba seslerin sahibi bir adam-mış! Kocaman, sırım gibi bir adam, el kadar köpeğine sesleniyor;

   “ Dur… Dön… Gel…” Hayvanın tüylerini saymazsanız yarım kilo ye gelir ya gelmez. Kucakta taşınan cinsten…

     İnsana, kendini mutlu ettirecek türden genleriyle oynanmış oyuncak bir köpekçik.Yeri bırakmış sırım gibi sahibi olan adam.Ama öyle bir kaba-saba sesleniyor ki köpek şaşırıyor ne yapacağını.Bir de etraftan duyduğu kedilerin,başka köpeklerin kokusu var.İçinde kalan birkaç gen-yabanıl çağırı,koku olma duyusunu tetikleyip gezinmek istiyor.

   Gezdirir, izin verir mi sırım gibi sahibi olan adam! Onun mülkiyetinde, onun kucağında, belki de yatağında, kanepesinde yaşayan ve neredeyse onun bir parçası olan küçük süs köpekçiği, köpek duyguları peşinde gitmek istiyor sağa sola…

    Sırım gibi adam ise insan kılığında, köpeğe yön vermeye çalışıyor. Kendi belirlediği yerde, ayaklarının dibinde olmasını istiyor güya. Bütün sokağı yerinden kaldıran tuhaf-bed sesiyle söylenip-seslenip, emirler verip duruyor…

   Hayvan beslemek, hayvan bakmak insanın en büyük çelişkisidir. Hiçbir tür diğer türleri bu kadar mülkiyeti altına almamıştır. Doğanın milyonlarca yıldır içinde barındırdığı sırlara uygun değildir, bir türün bir başka türü bu kadar eziyet edişi. İnsan türü hariç… İnsan denen canavar tür, kocaman dünyanın altını üstüne getirmek üzere…

   Atalarımız binlerce yıllık deneyimleri sayesinde hayvanın ne olduğunu, nerede durması-yaşaması ve beslenmesi gerektiğini öğrendikleri için; köpeklerin, kedilerin bahçelerde yaşamasını isterlerdi. Evin içine girdiklerinde;

   “ Bu evde bet-bereket kalmaz!” derlerdi…

   Günümüzün insan türleri hayvan besleme yarışına girdiler. Hayvanın genleriyle ne kadar oynanır, ne kadar şirin veya absürt görünürse o kadar çok ilgi-alaka ve talep görüyorlar…

   Dikkatimi çeken bir insan evirilmesi var bu hayvan sevgilerinin altında. Hızla insandan uzaklaşan insan türlerinin hayvanlara sığınması da söz konusu… Hayvanı güzel gıdalar, huzurlu, konforlu bir hayatla kendine bağımlı hale getirerek, gönüllü bir sevgi sahiplenmesi içinde hızla kendi türünden uzaklaşan insan türleri nasıl bir insanlık oluşturacak merak konusu…

   Geçenlerde köpek besleyen bir arkadaşımız ziyaret ettim. Herkesin beslemek isteyeceği köpek cinsinden… Oldukça bakımlı, neredeyse her gün yıkanan, çok iyi beslenen ve oldukça sevimli, sıcakkanlı bir hayvan… Biraz yakınına gidince acayip bir koku yaydığını duyunca kendimi dış bahçeye zor attım.

   Hayvanların farklı zamanlarda farklı fiziksel özellikleri, farklı salgılar, kokular yaymalarına neden oluyor. Kısacası, hayvanların doğası, insan doğasından çok ötedir. İnsana bağımlı olmadan yaşadıkları yerlerde milyonlarca yıl yaşadılar. Nesillerini bugüne taşıdılar taşımasına ama insan, insanlar, onların yaşamlarını; altın kafeslerde, ipek yorganlarda, kuştüyü yataklarda kendileri belirliyor…

   İnsan denen acayip varlık; beslediği kuzuyu; “ Kınalı kuzum” diye ortaya koyduğu samimi seslenişi; “ kuzu şiş, kuzu kebap” lezzetiyle yer değiştirmeyi ne güzel beceriyor; velhasıl insan; bir acayip mahluk…

Güven SERİN 


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder