CADDELER ÇOCUKLAR İLE ŞENLENDİ
Kırk gündür dışarı çıkmayan,
çıkması yasak olan yirmi yaş altı ve altmış beş yaş üstü olanlar; sanki zaman durmuş,
hafızamız silinmişliğine yaşamlarımızdan; caddelerimizde, sokaklarımızdan,
park ve bahçelerimizden yok olmuşlar. Şehir ve ülke sağlığımız için kaçınılmaz
olan yasaklar, öneriler şehir insanımızın büyük çoğunluğunun gayretiyle
sorunsuz uygulandı.
Şehrimizdeki karantina,
yani yasak olmayan şehirlerle başlayan ulaşım serbestîsinin hemen sonunda ki
Çarşamba günüyse, on dört yaş altı olan çocuklar, gençler de sokağa çıkmıştı.
Meğerse sanki yıllar geçmişçesine çoraklaşan bakışlarım bu görüntüleri çoktan unutmuş.
Sanki park ve bahçelerde, okul avlularında hiç çocuklar yok-muşçasına; ev ile
atölye arasında yiyecek, içecek ve korku taşımakla geçirmişim onca haftayı…
Ve o gün, sıcağın
yaz sıcağını andırdığı gün; şehrimizin caddelerinin, sokaklarının eksik olan
cıvıltıları tekrar yerine gelmişti. İnanılmaz bir görüntüydü; sanki kayıp kıta
Atlantis tekrar yeryüzüne çıkmış olması kadar değerli ve heyecanlıydım… İnsan
denen canlı, korkularla, yasaklarla ne çabuk hafıza ve hatıra kaybına uğruyor.
Kendi öncelikli bencil telaşlarımız, toplumsal olanı, sosyal ve kültürel olanı
derhal bir kenara bırakıyor.
Etrafımdaki şenliğe;
çocuk adımlarına, yüzlerine, anne, baba, nine ve dede telaşlarına bakınca
içimdeki sevinç gözyaşları kendi met-cezir’ini oluşturmakla meşguldü. İnsanı
gerçek manada insan yapan şeydi; diğer insanlar… Düşman yaratmak yerine iyilik üretmek,
beklenmeyen, olağanüstü durumlarda, evrimsel bir faydaya dönüşüyor; insanın merhameti,
insanın şefkati, insanın duyarlılığı bir kez daha gözden geçip; ağır ağır-usul
usul evriliyor…
Birde bunlara,
duyarlı Belediye Başkanlarının başlattığı ;
“Askıda Fatura “
ödemelerindeki video çekimlerini izleme işi gelince; insan uygarlığının
yüceliğini, iradeye dokunan bilinci tetikleyen merhametin içtenliğiyle; küçük
bir dere basitliğinde, uçsuz bir okyanus gizeminde, bir sevinç çığlığı içinde,
şehrimin güneşli caddelerinde kaybolup gittim…
Meğer şair ( Özdemir
Asaf ) ne kadar çok haklıymış;
“ İnsanlar, insanların içinde
İnsan’lara hasret yaşarlar.” Dizelerindeki gibi, tabi
sınamalar, öze, insana, sevgiye yönelik her türlü seslenişi gün yüzüne
çıkartıyor.
Özellikle çocuklar için evde kapanmak çok zor. Bizim burada çocuklar, topa ip bağlayıp balkondan balkona voleybol oynuyorlar :)
YanıtlaSil13 mayıs 2020 Mutlu çarşamba... Çocukkarımıza bir bayram günü oldu, üç beş saat de olsa...Yazın tarihe çok önemli bir not Güven teşekkürler. Selam ola...
YanıtlaSilTeşekkürler gizlipencere; haklısınız,çocukları çocuk yapan şey;onların ritmi,enerjisi ve heyecanı..
YanıtlaSil
YanıtlaSilTeşekkürler Arzu Öğretmenim; onları görünce ayrı bir duygu analizi içine girdim; duygulanmamak elde değil...
Sizin kentinizde olması gerektiği gibi, sorunsuz geçmiş. Size de olanı biteni irdeleme, güzel duygular yaşama imkânı sağlamış. Ne güzel:)
YanıtlaSilVirüs sayesinde onca hafta evde kalışımız pek çok şeyi değiştirdi. Hatta ''Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak'' diye bir slogan üretildi. Pek de haksız sayılmazlar. Ruhumuz kadar bedenimizin de unutkan olduğunu anladım ben de. Yürümeyi bile unutacakmışım neredeyse. Askıda fatura birkaç saat içinde ''alan el veren eli görmeden'' yapılan göz yaşartıcı bir şey gerçekten. Kaleminize sağlık Güven Bey...
YanıtlaSilTeşekkür ederim Zeugma; sanırım 20 yüzyıl ile 21 yüzyılın kesişme aralığında çok önemli olaylara tanıklık ediyor ve edeceğiz; evrim her daim iş başında ama bazı hadiseler,insanın yeryüzüne geliş yolculuğunu hatırlatıyor; neredeyse beş milyar yaşındaki dünyanın düşünen canlısı; en çıkmaz zamanlarda sosyal çözümler,buluşlar var ediyor. Selamlar...
Umarım ki önlemlere biraz daha uyalım ve gün sonunda çocuklarımız, yaşlılarımız güvenle sokaklarda yerlerini alsınlar.
YanıtlaSilbugün de çıktılar mı acabaaa. hep evdeyim yani hiç görmüyom dışarda var mı insanlar, mayıs haziran çıkamayız daaa temmuzda salgın minimuma iner diyolar hadi işallah :)
YanıtlaSilGünaydın Beyaz Yakalı; gerçekten de umalım,umutlanalım; bizi her şeyi ile sınayan felaketin karşısında en hakiki durma biçiminin bilim ve bilinç olduğunu her daim bilerek,hatırlayarak,anlayarak...
YanıtlaSilGünaydın Deep,evet,kendi telaşımız,kendi korkumuz,paniğimiz ile görmediğimiz nice canlılar yaşıyor; aynı kentte,aynı mahallede ve aynı sokakta birden yok olan,geri çekilen birkaç nesil,dünyanın insansız ve insanla hallerinin en güzel gösterisin yapıyor:))
YanıtlaSil