İNTERNET
ERKEK ERKEĞE KONUŞALIM
--------------------------------------------------
Kavgaların, rest
çekmelerin, öfke ve bedel ödetme istekleri olan ilkel duyguların ürünü olan bir
sürü sözcük; “Erkek erkeğe konuşalım!” Dünya almış başını; 4,5 Milyar yıldan bu
yana gidiyor. Evren genişlemesine devam ediyor. Yıldızlar ölürken, başka
yıldızlar doğuyor. İklim şartları bir kez daha sınamak istiyor dünya üzerindeki
canlıları. Bilinen ve görünen şekilde; en büyük suçlu: İNSAN…
En hakiki
kapitalist düşmanı uçağa en önce biniyor. En pahalı telefonu almayı;
“Kaçınılmaz” bir gereksinme olarak görüyor.
Bir baba küçük
çocuğunun karşısına çıkmış; “ Gel, senle
erkek erkeğe konuşalım” diye sürekli zırıldı çıkartan çocuğu ikna etmek ve
erkek erkeğe konuşmanın ayrıcalıklı olduğunu anlatmaya çalışıyor. Hâlbuki genç
anne de yanlarında. Bu sözcüğe, babanın oğlunu ikna ediş biçimine aldırış bile
etmiyor. Belki de onun da işine geliyor; erkek erkeğe konuşma biçimleri… Kadın
olarak kalmanın, kadın içtenliğinin saf ve duru biçiminin bozulmasını
istemiyor…
Bir şarkı yayılıyor
havaya; temposu çok yüksek. Anlattığı hikâyesi var;
“ Bana dün haber göndermişsin/Gelsin yüzleşsin demişsin/Geldik işte tek
başına delikanlı gibi/İyi bilirim ben bu oyunu/Hem başı belli hem
sonu/Konuşalım şimdi delikanlı gibi”
Kabalığın kol gezdiği ülkelerin
gençleri; özellikle iyi eğitim sahibi zeki çocuklar ilk fırsatta uygar dünyaya
kaçıyor. Kas gücünün öne çıkmadığı, akıl değerlerinin sahiplenildiği yeni
yeşerecek tohumların, buluşların, düşlerin gezegenine…
Bir baba, oğlunun
omuzlarından tutmuş hafifçe sarsıyor. Onu kendine getiriyor. Kendince daha bir
erkek olması için; “Babanın oğlusun sen”
Babanın oğlu, ayrıcalıklı bir rütbe biçimi olmalı…
Sözcüklerimiz
yenilenmeyi bekleyen viran yapılara dönmüş durumda. Biraz ilerisini, biraz
gerisini sorgulamaya kalksak; “Benim
aklım bu kadarına eriyor arkadaş” demenin hazır cevaplığı hemen yanı
başımızda…
Derli toplu yaşayan
bir sürü insan tanıdım. Hepsinin kadını erkeğinin yanında; ya da kadının
yanında erkeği… Bir amacın iradesiyle tutunmuşlar yaşamın bol seçenekli
hallerine. Köyde, kasabada, kentte; her yerde, birlikteliğin samimi ve adil
olanı kazanıyor… Bakmayın siz, saman alevi gibi parlayan zenginliklere. İkinci
kuşağa gelemeden, ne büyük facialara gebedir onlar…
Köy Enstitülerinin
yüceliği buradan gelir; aklın ilimle buluşması yetmezmiş gibi; köy insanı;
kadın ve erkeği; itilmişlikten kurtarılıp insan olduklarını anlama
becerilerini, özgürlüklerini fark etmeleri sağlanmıştır.
Güven Serin
Baba ve anne olmanın tıpkı araç ehliyeti olmalı. Önüne gelen kolay yapılıyor diye çocuk sahibi olmamalı.
YanıtlaSilOnun yavrusu olmanın önemi yok, baba şahsı *kendini önemlileştirme* çabasında olduğu için bu tarz tuhaflıklar dikkatinizi çekiyor olabilir.
Kaba saba, iletişim dilini bilmeyen topluma doğru son sürat gidiyoruz. Huzur ve güven yoksa gidilmeli. Uzay, DNA, RNA, Sanat ve yaşamın dönüşümü konuşulurken, babasının danası, anasının oğluşu gibi sınırlı söylemlere boğulmuş detayları görmek, yaşamak rahatsızlık verici.
İşin başı her zamanki gibi eğştim. Kadın - erkek eşitliği konusu ailede başlamalı, özümsenmeli. Devamının eğitim hayatında ve sosyal yaşamda sürdürülülebilir olması şartıyla. Halk en çok TV ile haşır neşir Konuyla ilgili eğitim programlarına sıkça yer verilmeli. Toplum sağlığı için bu şart ama nerdee! Kemikleşmiş gelenek ve görenekler hepsinde ön planda. Tıpkı sizin örneklendirmelerinizde yer verdiğiniz gibi. Köy enstitüleri örneği ise bu toplumun en büyük kaybı ve ayıbı. Önemli bir konuya oarmak basmışsınız. Teşekkürler Güven Bey...
YanıtlaSil
YanıtlaSilKesinlikle "işin başı eğitim" Zeugma;bir milletin kaderini değiştirecek değişim 15 yıl (Cumhuriyet'in ilk yılları)olabiliyorsa,otuz kırk yıl olunca neler olabilir;matematiğin yardımıyla pekala görmek mümkün...Teşekkürler...
YanıtlaSilTeşekkürler Dönüşü Olmayan Yol;kayıp uygarlıklar gibi,karşılığı olmayan nice gelenek görenek adıl altında yükü taşımaya çalışıyoruz.
Günümüz değerlerini çok ilgilendiren, birkaç kez okunup duüşünülmesi gereken bir yazı. Ta çocukluktan erkek çocukların egoları şişirilip sahte kahramanlar yaratılıyor. Kendinden başkasını düşünmeyen, bencil , çıkarcı , güç gösterisine önem veren pırıltılı kişilikler...
YanıtlaSilesenlıkler diliyorum.
YanıtlaSilÇok haklısın Makbule Öğretmenim;içi boş kas yığınları;ne kadar zengin,güçlü olursak olalım,aklın,nezaketin zaferi hep erdemlidir...
Araç sahibi nüfusun birçoğunun arabasında "Haydar"la gezen bir toplumuz. Kaba kuvvetin güç gösterisine dönüşmesi kaçınılmaz oluyor maalesef. Herşeyin başı eğitim!!!
YanıtlaSil
YanıtlaSilBüyük kayıp,en değerli yaşam hakkının tekrarlanan hatalara kurban gitmesi.Teşekkürler GeCe..
ay delikanlı var mı bizim ülkede daha herkes üçkağıtçı olmuş yiaa :) köy enstitüleri okumduydum hikayesini, tonguç :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilTonguç ve Yücel;değerli izler,tohumlar ve saf felsefeler bıraktılar geriye;hepsi insana dair...