Sayfalar

24 Nisan 2019 Çarşamba

BAŞLAYALIM,ÇANLAR ÇALINSIN


Efsane bu;yaşamın içinde gezinmeyi sever;belki de
yaşam dediğimiz şey;bir rüya alemi efsanesinden 
başka bir şey değil..



W.Shakesperare'ye,Tiyatro Pera'ya,Nesrin Kazankaya'ya
TEŞEKKÜRLER

                                   BAŞLAYALIM, ÇANLAR ÇALINSIN


   Bu çalışmam için, kadim zamanlara kadar uzanacağım. Bir kralla, bir sanatçıyı; iki bin beş yüz yıllık geçmişi, edebi dille harmanlamayı düşünüyorum.

  Kır Tanrısı Pan ile Apollon arasında yapılacak çalgı çalma yarışında, jüri üyelerinden birisi Kral Midas’tır. Oyunu, Kır Tanrısı Pan’dan yana kullanır.


    Kralımız, tüm dünyanın bildiği kral; Kral Midas’tar. Bizim yaşadığımız ülkede yaşamış, bizim çektiğimiz sıkıntıları, neşeleri, yarışları, kavgaları görmüş. Üstelik o zamanın tanrılarından Apollon’a ters düşmüş, onun öfkesini kazanmayı başarmıştır. Bu öfkenin sonucu; Tanrı Apollon tarafından Midas’un kulakları eşekkulağına dönüştürür.

  Sanatçımız ise, oyun yazarlığının tahtına oturmuş, tüm zamanların şampiyonu olma erdemiyle yola çıkmıştır. Seslenişi; yücedir! Yarattığı karakterlerin kavgaları, aşkları halen devam etmektedir; zamanlar arası yolculuğu hak eden kişi; SHAKESPEARE…

  O da, Kral Midas gibi heyecanlı, korkusuzdur. Onun oyuncuları, tüm insanlık adına seslenir; Midas’ın başına gelenin, tüm insanlığın sorunu olabileceği gibi…

  Shakespeare’nin şarkıcısı; ” Sevda nerede doğar; söyle. Kafada mı yoksa gönülde mi?” Çözemediği sorununa cevap ister; ortalığı inletir durur.


  Artık, Kral Midas’ın bir sırrı vardır. Eşek kulakları! Bunları saklamak için o günün Frig şapkalarından faydalanır. Nereye gitse o şapkalardan birisin başına takar.

  Shakespeare’in şarkıcısı ise Baş Tanrı Zeus’u kızdıracak kadar cesaretli; hiç durmadan aynı şeyi tekrarlar; “ Sevda nerede doğar?”

  Şarkıcının yaptığına bir bakın! Midas, kulakları derdinde; şarkıcı ise kalbinin derdine düşmüş…

  Şarkıcıya bir deste gelir; büyük kalabalığın uğultusu göğe yükselir; “ Cevap ver, cevap ver.”

  Bu uğultuyu, Kral Midas iki bin yıl öncesinden işitmişcesine kırmızı Frig şapkasıyla eşek kulaklarını daha da örter. Midas’ın bir sorunu vardır. Saçları uzamış, berbere gitmesi gerekir. Kırmızı Frig şapkasını çıkarttığında berber şaşırır; korkar. Kral Midas, berbere yemin ettirir. Kralın eşekkulaklarını kimseye söylememesi üzerine…

  Oyuncu Shakespeare’nin oyuncu karakterleri ise, geçmişten gelen bu sesi duymamışlar gibi; “ Cevap ver, cevap ver.” Diye, sırrı duymak isterler. Bütün sırları açığa çıkartmak için çabalarlar.

  Berber Kral Midas’ın eşek kulaklarını kimseye söylemeyeceği için yemin etmiştir. Yeminin ağırlığı altında kırlara gider. Etrafında kimsenin olmadığını görünce, Frigya sazlıklarına sazlıkları’na fısıldar; “ Kral Midas’ın eşek kulakları var!”

  Shakespeare’nin oyuncuları da, şarkıcıya istedikleri cevabı söyletirler;

“ Sevdanın doğduğu yer gözlerde, onun güzel bakışları besler.” ,”Arzular gençken ölür. Ölen sevdalar için yas tutalım, başlayalım.”

  Kalabalık, büyük uğultu, yeterli bulmaz; “ Cevap ver, cevap ver!”

Berberin sazlıklara, kimsenin olmadığı tabiata seslenişinde, bütün sırrı tabiat dediğimiz şey; sazlar öğrenir.

  Sazlar büyür, iyice olgunlaşır ve her rüzgâr estiğinde; bu sır tekrarlanır; “ Kral Midas’ın eşek kulakları var”

  Shakespeare’nin oyuncuları da şarkıcının sevda hakkında söylediklerinden ikna olmuşa benzer;

“ Çanlar çalınsın, Çanlar çalınsın; başlayalım.”

  Görüyorsunuz, bütün başlangıçlar, büyük sahneye yakışır bir oyunun parçası. Her daim, seyirci, yazar, oyuncu, yönetmen; görevlerinin başında bekler; alkışlar yapılsın; alkışlar yapılsın; eller acıyana dek…


 Güven Serin 



4 yorum:



  1. Ben teşekkür ederim Beyda:))

    YanıtlaSil
  2. pan olmak iyidir herhalde yaaa :) şekspir de tacir de tiyatroya da büyük tiyatro dünya daaa :)

    YanıtlaSil
  3. Kral Midas da öyle düşünmüş Deep;cim:)) ama gel gör ki,Tanrı Apollon çok sinirli:)) Şekspir,neredeyse tüm zamanlar için ayrılmış bir koltuğa oturmuş;yüce bir ayrıcalık...

    YanıtlaSil