Efsane bu;yaşamın içinde gezinmeyi sever;belki de
yaşam dediğimiz şey;bir rüya alemi efsanesinden
başka bir şey değil..
W.Shakesperare'ye,Tiyatro Pera'ya,Nesrin Kazankaya'ya
TEŞEKKÜRLER
BAŞLAYALIM,
ÇANLAR ÇALINSIN
Bu çalışmam için,
kadim zamanlara kadar uzanacağım. Bir kralla, bir sanatçıyı; iki bin beş yüz
yıllık geçmişi, edebi dille harmanlamayı düşünüyorum.
Kır Tanrısı Pan ile
Apollon arasında yapılacak çalgı çalma yarışında, jüri üyelerinden birisi Kral
Midas’tır. Oyunu, Kır Tanrısı Pan’dan yana kullanır.
Kralımız, tüm
dünyanın bildiği kral; Kral Midas’tar. Bizim yaşadığımız ülkede yaşamış, bizim
çektiğimiz sıkıntıları, neşeleri, yarışları, kavgaları görmüş. Üstelik o
zamanın tanrılarından Apollon’a ters düşmüş, onun öfkesini kazanmayı
başarmıştır. Bu öfkenin sonucu; Tanrı Apollon tarafından Midas’un kulakları eşekkulağına
dönüştürür.
Sanatçımız ise, oyun
yazarlığının tahtına oturmuş, tüm zamanların şampiyonu olma erdemiyle yola
çıkmıştır. Seslenişi; yücedir! Yarattığı karakterlerin kavgaları, aşkları halen
devam etmektedir; zamanlar arası yolculuğu hak eden kişi; SHAKESPEARE…
O da, Kral Midas
gibi heyecanlı, korkusuzdur. Onun oyuncuları, tüm insanlık adına seslenir;
Midas’ın başına gelenin, tüm insanlığın sorunu olabileceği gibi…
Shakespeare’nin
şarkıcısı; ” Sevda nerede doğar; söyle.
Kafada mı yoksa gönülde mi?” Çözemediği sorununa cevap ister; ortalığı
inletir durur.
Artık, Kral Midas’ın
bir sırrı vardır. Eşek kulakları! Bunları saklamak için o günün Frig
şapkalarından faydalanır. Nereye gitse o şapkalardan birisin başına takar.
Shakespeare’in
şarkıcısı ise Baş Tanrı Zeus’u kızdıracak kadar cesaretli; hiç durmadan aynı şeyi
tekrarlar; “ Sevda nerede doğar?”
Şarkıcının yaptığına
bir bakın! Midas, kulakları derdinde; şarkıcı ise kalbinin derdine düşmüş…
Şarkıcıya bir deste gelir;
büyük kalabalığın uğultusu göğe yükselir; “
Cevap ver, cevap ver.”
Bu uğultuyu, Kral
Midas iki bin yıl öncesinden işitmişcesine kırmızı Frig şapkasıyla eşek kulaklarını
daha da örter. Midas’ın bir sorunu vardır. Saçları uzamış, berbere gitmesi gerekir.
Kırmızı Frig şapkasını çıkarttığında berber şaşırır; korkar. Kral Midas,
berbere yemin ettirir. Kralın eşekkulaklarını kimseye söylememesi üzerine…
Oyuncu
Shakespeare’nin oyuncu karakterleri ise, geçmişten gelen bu sesi
duymamışlar gibi; “ Cevap ver, cevap ver.”
Diye, sırrı duymak isterler. Bütün sırları açığa çıkartmak için çabalarlar.
Berber Kral Midas’ın
eşek kulaklarını kimseye söylemeyeceği için yemin etmiştir. Yeminin ağırlığı
altında kırlara gider. Etrafında kimsenin olmadığını görünce, Frigya
sazlıklarına sazlıkları’na fısıldar; “
Kral Midas’ın eşek kulakları var!”
Shakespeare’nin
oyuncuları da, şarkıcıya istedikleri cevabı söyletirler;
“ Sevdanın doğduğu
yer gözlerde, onun güzel bakışları besler.” ,”Arzular gençken ölür. Ölen
sevdalar için yas tutalım, başlayalım.”
Kalabalık, büyük uğultu,
yeterli bulmaz; “ Cevap ver, cevap ver!”
Berberin sazlıklara, kimsenin olmadığı tabiata seslenişinde,
bütün sırrı tabiat dediğimiz şey; sazlar öğrenir.
Sazlar büyür, iyice
olgunlaşır ve her rüzgâr estiğinde; bu sır tekrarlanır; “ Kral Midas’ın eşek kulakları var”
Shakespeare’nin oyuncuları
da şarkıcının sevda hakkında söylediklerinden ikna olmuşa benzer;
“ Çanlar çalınsın,
Çanlar çalınsın; başlayalım.”
Görüyorsunuz, bütün başlangıçlar,
büyük sahneye yakışır bir oyunun parçası. Her daim, seyirci, yazar, oyuncu,
yönetmen; görevlerinin başında bekler; alkışlar yapılsın; alkışlar yapılsın;
eller acıyana dek…
Güzeldi. Teşekkürler :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilBen teşekkür ederim Beyda:))
pan olmak iyidir herhalde yaaa :) şekspir de tacir de tiyatroya da büyük tiyatro dünya daaa :)
YanıtlaSilKral Midas da öyle düşünmüş Deep;cim:)) ama gel gör ki,Tanrı Apollon çok sinirli:)) Şekspir,neredeyse tüm zamanlar için ayrılmış bir koltuğa oturmuş;yüce bir ayrıcalık...
YanıtlaSil