NİETZSCHE’NİN TEKMESİ
--------------------------------------------
Bir gün Nietzsche
annesine bir tekme savurur. Kadın neyi uğradığını şaşırır şaşırmasına ama
ardından Nietzsche şöyle der; “ Seni bir gün bu tekme tarihe geçirecek!” Sâlah
Birsel’in yazılarından yeni öğrendim.
Ve yıllar yıllar
sonra Nietzsche’nin annesini bu tekme sayesinde hatırlıyoruz. Bir filozofun
sosyolojik deneyimidir yoksa o anda yaşadığı krize olumlu bir yan, neden buluşumu
bilinmez…
Bu tekme olayını
öğrenip bunun üzerine epey düşünme ve gülümseme nedenini burada paylaşmak
istedim. Nietzsche gibi filozofların ileriyi görüşü tartışılmaz bir güçtür.
Mağarasından çıkan Zerdüşt’ün insanlığa seslenişi gibi bir şey; tekmeleme
olayını mı, yoksa insanların peşinde koştukları skandal veya aksiyon
olaylarının çekiciliğini mi anlatmak ister; düşündüm, gülümsedim…
Nietzsche’yi
hatırlayacağım o kadar çok şey var ki! Post bıyıklarından tutun da, bir ata
sarılıp ağlaması, yaşadığı o büyük zekânın büyük sancılarının krizlerine kadar…
Hele insanları oyalayan papazlara seslenişi;
” Sizler mum kokulu mağaralarınız da öldürdünüz tanrıyı!”
Bugünün konusu tekmeydi güya! Tekme, tekmeleme; yavaş atın tekmesi ağır olur,
derler. Acaba Nietzsche’nin tekmesi nasıldı? Laf ola beri gele mi? Yoksa bütün
gerzeklere olan kızgınlığını o an en yakınında olan annesinden mi çıkarmak
istedi?
Böyle Buyurdu;
Güven Serin
Tekme olayını hiç duymamıştım, şaşırdım. Ama annesiyle ilgili birtakım haklı öfkeleri olduğunu biliyorum. Hatta "Bir kadına mı gidiyorsun? Yanına kırbaç almayı unutma!" şeklinde veciz(!) bir sözü vardır ki o sözü annesine yoranlar ve başka bir konuyla ilişkilendirenler ikiye ayrılmış. Sanırım tekme olayı da öyle.
YanıtlaSilNietzsche severlerden olsam da yadırgadığım yanları çoktur:)
YanıtlaSilNietzsche'nin kendine özgü;zekasının bolluğu ve marjinal öfkeleri;hep anılacak. Onu büyük,çok büyük bir ırmağa benzetiyorum. İlkbahar zamanı taşıp da birçok yeri sular altında bırakan,sular çekilince geride kalan kötülükten çok o bereketli minerallerin ovalara kattığı büyük büyülü değerlerin Nietzsche'si o...Onunla baş etmek ne mümkün:)) Felsefeden çıkarttığın an onu;bir boşluk kalır geriye;Nietzche'nin boşluğu...Bir de şu kırbacı bıraksa elinden:))
Üç Alman filozofu,şairi kendimce hep andım; Goethe,Schopenhauer,Nietzche;Goethe harici her iki büyük deha kadınların dilini çözememiştir. Hep merak ettim kendimce;hayatlarında uzun ömürlü kadın ilişkileri olsaydı,bu öfkeleri nasıl bir üretime dönüşürdü diye...Oysa Goethe,ölüm döşeğinde dahi sevgilisinin elini tutar. Ve son isteği;"Perdeleri açın;ışık,daha fazla ışık yayılsın içeriye."Goethe nin farkı da bu...
ha haa, salah birselin deneme kitaplarına bayılırıım. dört köşeli üçgen, boğaziçi şıngır mıngır, salah bey tarihi. ay bostanlıda oturuyomuş eskiden iştee. gidip bulmuştum eskiden o yaşadığı evii :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilSüper;sevdiğim yazarın şairin yaşadığı yeri bulmak;bence de büyük keşif:)) Tebrikler...