Sayfalar

10 Ocak 2019 Perşembe

IŞIK DİNLENİYOR ERDEK DE


                                                             Kamera; Güven  ERDEK



Kamera; Güven ERDEK


   IŞIK DİNLENİYOR ERDEK DE
---------------------------------------------------------




 Bir yaz günü, ışığın bile dinlenceye çekildiği, çınarların yapraklarının sessizliğe gömüldüğü zamanlar.

 Tarihçiler, henüz sekiz bin yıl ötesine uzanmışlar, ince kumları olan bu yerin. Önceleri karanın parçasıyken şimdi yarım ada görünümünde; her deprem bir parçasını koparmış, antik çağların tapınaklarından…

  Hadrian tapınağı böyle bir zamanda yıkılmış; denizin dibine geçip gitmiş. Kara parçaların kopuşu gibi uygarlıklar da belli aralıklarla kopun gitmişler tarihin ırmaklarında.

  Pers hükümdarı II. Kiros, Büyük İskender, Romalılar ve daha nice uygarlık güçleri bu güzel dünyanın albenisine kapılım kendi gösterisini; ölüm ve yaşam savaşlarını verdiler.

  Zeytinden zeytinyağına, parfüme, buğday, mermere kadar; ilim merkezi üstünlüğüne ulaşmanın da albenisiyle el değiştirip durmuş bu topraklar… Kim bilir kaç kayıp medeniyet, sessizce ve kısa bir süreliğine yaşadı, sefa ile cefayı harmanladı bu yerde; buna benzer yerlerde.

 Erdek diyarıdır bu diyar; çınarların, zakkumların, alçak tepelerin zeytinler ile süslendiği, mayasında neredeyse yüzlerce uygarlığın kalıntısı olan yarımada…

 Bir yaz günü, ince kumların kıpırtısız olduğu an; ışık bile dinlenmeye çekilmişti. Çınarın yaprakları ışığa bir yorgan, yastık; bense, arkadaş bir dost, ne bir tarihçi, ne arkeolog ciddiyeti, telaşı olmayan, haylaz bir kalem sahibi insan…

 Arınmanın kim bilir kaç yolu var bu dünyada. Nasıl ki renklerle baş edemiyorsa insanlık; seslerin zarafetiyle süslenmiş bu evren; arınma da öyle bir şey olmalı…

 Bazen eski bir kitabın sayfaları arasında, bazen bir gülümsemenin saf bakışlarında… Bir filmin, tiyatronun sahnesinde; bir sanatçının kan kırmızı resminde, yarı yontulmuş yabanıl bir heykelin henüz yürümemiş biçiminde…

 Işık dinlenmeye çekilmiş Erdek gününün akşamüstünde. Kıpırtısız, yarı uyur, yarı uyumaz bir dinlence; her an bir bulut yahut rüzgâr; dürtecek ışığın kuyruğundan; o da erişilmez hızla yine uçup gidecek;300 bin km saniye içinde yol alacak; sonsuzun içinde kaybolacak…

 Güven Serin 




2 yorum:

  1. hımm kuzey egeee, pek bilmem, görmeli tabii yaa :)

    YanıtlaSil

  2. "Her okuduğum,öğrendiğimden sonra ne çok az şey bildiğimi de öğreniyorum" diyor nice okumuş Deep:)) Sanırım aynı şeyi seyahatler içinde söylemek gerekecek;gördükçe başka yerlerin kapıları,patika izleri çıkıyor ortaya:)) Görülecek bir yer;hatta benimsenecek...

    YanıtlaSil