BRE KOCA ŞAİR!
-----------------------------------
Alman yazar, şair
olmaktan öte dünyaya ilam vermiş öncülerden birisi Goethe; “ En zor şey; bir
şiiri saklamak!” derken hiç de yanılmıyordu…
Aynı dönem; Osmanlı
İmparatorluğunun son zamanlarında doğmuş olan bu iki yetenek; yazar, her ikisi
de bilginin, düşünce evreninde şekillenip yollarına yürümüşlerdir. Suat Derviş güzel,
aydın ve dimdik duruşu olan bir kadındır.
Nazım da öyle. Onu
Suat Derviş’ten ayıran yanı; belki romantizmin güzel bir oyun olduğunu,
büyüdükçe çocuk yanlarımıza da tutunmamız gerektiğine daha çok inanmasıydı.
Nazım; duyguların,
itirazların, ince bir şuurun şairi Suat Derviş’ten hoşlanır. Onu önemli bulur.
Çekiciliği karşısında hayran kalır. Fakat Goethe’nin zor olan şey; “bir şiiri saklamaktır” sözü; felsefesi
Nazım için de geçerlidir. Duygularını olduğu gibi; Gölgesi isimli şiire döker;
Ağlasa da gizliyor gözlerinin yaşını;
Bir kere eğemedim bu kadının başını.
Kaç kere sürükledi gururumu ölüme
Fırtınalar yaratan benim coşkun gönlüme.
Ya bu kadın delidir yahut ben çıldırmışım.
Ben ki, birçok kereler kırılmışım, kırmışım.
Ömrümde duymamıştım böyle derin bir acı.
Birden onun yüzüne haykırma ihtiyacı,
İçimde alev alev tutuştu yangın gibi
Bir dakika kendimin olamadım sahibi
Hiç olmazsa öcümü böyle alırım dedim
Yolda mağrur duran gölgesini çiğnerim.
Bir insanın; şairin
duygularının hangi yüksekliğe çıktığını, orada ki ayazda, fırtınada neler çektiğini;
buz gibi havaya karşı ruhunun yangın yerine döndüğünü anlatan şiirlerden
birisi…
Zordur şiiri saklamak;
şiir duyguların haykırışlarından beslenir; hepsi insanın insanlık çığlıkları
adına değer, önem, güzellik neşe ve hüzün taşır…
Şimdi; şu an; Nazım,
Moskova Mezarlığında, Suat Derviş ise Feriköy İstanbul mezarlığında evrenin, üç
boyutlu zamanın içinde; geleceğe doğru yol alıyorlar; ne mutlu el sallamak
onlara…
Goethe'nin "En zor şey bir şiiri saklamaktır" derken yanılmaması üzerine gösterilebilecek muazzam bir örnek olmuş. İlgiyle okudum. Okumakla kalmayıp Suat Derviş hakkında meraklanıp biraz araştırma yapayım derken onun da Nazım'dan söz ettiği düşünülen "Hezeyan" adlı bir şiir yazdığını öğrendim. Üstelik bu şiiri Nazım, Suat Dervişlerin evinde, onun masa üzerinde unuttuğu notlarının arasında farketmiş. O gün evde Suat yokmuş. Şiiri gazeteci dostlarına göstermek üzere annesinden izin isteyerek almış. Ve öyle bir sürpriz yapmış ki ona. Suat Derviş de şiirini saklayamamış özetle:)
YanıtlaSilElinize sağlık Güven Bey. Çok keyifli bir yazıydı...
güzel düşünce güzel yazııı :) suat derviş okudum iyi yazar :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilEdebiyatın bulaşıcı devinimi,insanın sınırlarını sınırsızlığa itelemesi;her gün ayrı bir öğretinin ara ve ana tonlarıyla yüzleşmemize neden oluyor. Suat Derviş'i daha yeni tanıyorum;oysa;o,zamanın üç boyutunda gezinmeye başlamış;üstelik;bir yüzyıl önce...Bilgileriniz daha da heyecanlandırdı beni ZEUGMA; "Hezeyan" şiirini oldukça merak ettim;Teşekkürler,araştıracağım...
YanıtlaSilTeşekkürler Deep:)) Yazı sanatının okur heyecanı ile buluşma anı;belki de böyle mayalanıyor insan;böyle çoğalıyor,gezegen;"okudum" deyince şaşırmadım;senin yol alışın,harcadığın emek ve hissiyatın öğrenme çılgınlığını paylaşımlardan,rüya ve kurgulardan biliyorum;teşekkürler Deep