Kamera Güven
Sahne Tozu Tiyatrosu-Konak
İşte,krize giren bu adam;bu devirde gülünür mü yahu:))
GÜLME KRİZİ
-----------------------------------
Gülmenin kitabını yazıp,
onu analiz eden Bergson bu haberi duysaydı ne yapardı; bilemiyorum? Kalp krizi,
ekonomik kriz derken; gülmenin krizi… Aynı zamanda en lezzetli sayılacak; bir
gülüşün bilmem kaç porsiyon pirzolaya denk gelişi, çok fazla olunca en değerli
besinlerin bile insana zarar verişiyle noktalanması…
Tesadüf bu ya; gülme
krizine sebep olan tiyatroya ben de bir gün sonra gittim. Onun izlediği oyunu;
Sahne Tozu Tiyatrosu oyuncuları sayesinde; Başrol de ki Kadınlar oyununu
izledim. Krize girmesem de, sesimi bolca duydum; diğer sesler arasında.
Bir gün sonra bu
haberi arkadaşım Ali okumuş. Tam da ben ona İzmir ayrılışı, hoşça kal, her şey
için teşekkür etme zamanında; haberi okudun mu; dedi. Hangi haberi der demez;
Telefonda ki Ali'nin sesi okuduğu haber yüzünden gülmeye, hatta gülmeden öteye
dönüştü…
Sonra, ulusal basında
çıkan habere ulaştım. İsmi Ali Aralar olan adam, tıpkı benim gibi İzmir’de
bulunan Sahne Tozu Tiyatrosuna gitmiş. Başrol de ki Kadınlar oyununu izlemek,
bir parça dünya yorgunluğunu sanatsal faaliyetle gidermek için.
İşte olanlar da bu
zaman olmuş; oyun sahnelenirken bizimkisi gülmeye başlıyor. Seyirciyi rahatsız
etmemek için; bir süreliğine dışarı çıkmış. Ama yine olmamış; derken gülmenin
derecesi krize; halk diliyle katılaşmaya dönüşmüş…
Bir laf var ya; güler
misin, ağlar mısın diye! Sanırım bu gülme krizi, tiyatro sahiplerini,
sanatçıları oldukça mutlu etmiştir. Başarılı oldukları, bir parça da faydalı reklâm
yaptıkları için…
Bu tür şeyler; sonu
iyi biten ve sanata yönelik duyurular, tanıtımlar, haberler; neye girerse girsin;
oldukça önemlidir. Çünkü bu ülkede, sanat yoksulluğu çekiliyor. Boşluk, boş
vakit geçirmeler o kadar çok ki; bir avuç sanat meraklısı, sanatsal faaliyetler
için farklı illere süzülüyor.
Benim yaptığım gibi;
Operayı, tiyatroyu İzmir, İstanbul gibi kentlerimizde izleme onuru yaşıyorum.
Şehrimde bunların yokluğundan yana şikâyet eden insanların azlığı artık
şaşırmıyor beni. Ne ekersen onu biçersin misali; siyasetçilerin kuru mantığı,
insanımızın vahşi zenginlik hayalleri, yersiz bir sürü yatırımı; bir türlü bu
alana vakit, nakit ayıra-mamalarıyla sonuçlanıyor.
Gülmenin erdemi veya krizi;
bir de gülmenin saf akla hitap ettiğini anlatan açıklamalar var. Bergson’un
gülme kitabı; gülmenin saf akla, hissizleşmeye ihtiyacımız olduğunu açıklıyor.
Gülme krizine giren Ali Aralar da, tam böyle bir şeye sahip olmuş belli…
Bir sanat olayı,
zaten sadelik, dinginlik algısıyla yaklaşılmadığı zaman; çok uzaklarda ve
anlamsız kalacaktır. Kafamızda bitiremediğimiz bir sürü çalışma-yük varsa;
onları gerektiği zaman kuytu ve sağlam bir yere bırakma zahmetine,
duyarlılığına katlanmıyor sak; vay halimize derim; hep ağır adam, ağır kadın rolüyle,
kim bilir neler kurtarıyoruz dur, durduğumuz yerden…
sahne tozu. izmirde. heey sen nasıl geziyon ki böyle yaaa. bir gün izmirde ertesi gün ani sonra hopa. maşallah maşallah :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilOlacak iş değil ama şu teknoloji var ya; bir kaç saat içinde insanı birkaç bin km öte savuruyor:)) İzmir;uğramadan geçilmeyecek kadar değerli ve kıt;gez dünyayı gör İzmir i:))
İzmir benzeri olmayan bir şehir. Başka bir şehirde nefes alamazdım sanırım. Gülmek başlı başına bir eylemdir yaşama karşı. Ben çok severim gülmeyi, izlemeliyim oyunu.
YanıtlaSilOyun sona ermeden izlenmeli:)) Sanırım Kasım sonuna kadar sahnede olacak;iyi izlemeler Beyaz Yakalı..
YanıtlaSil