ANTİK EFES KÜTÜPHANESİ
ÇIRAKLIK ve KALFALIK
DEVİRLERİ
------------------------------------------------
Kadim zamanlara ait,
zanaat işlerini öğrenecek olan insanların izleyeceği yüce yolun yokuşları,
bekleme ve sabır süreleri oldukça uzun ve önemliydi…
Önce çırak olarak
başlayıp, sonra kalfalığa ve belki de iyi marifet gösterilirse; ustalığa kadar
gidecek önemli, şanlı, erdemli yol; yollar…
Usta olabilmek
birkaç günün veya zekânın işi değil; eğitilmenin, yoğrulmanın, ezilip büzülüp,
kendi atomlarından, elementlerinden tekrar var olabilme becerisinin
karşılığıdır. Tıpkı; Selimiye Camii’nin ustası Sinan’ın yolu, yolculuğu gibi…
Kütüphane yolculuğum;
yani çıraklığım da öyle başladı. Aradan yıllar geçti;35 yıl kadar. Daha çok yeni;
kalfalık diplomamı aldım. Meğer yarım yüzyıl beklemek gerekiyormuş edebi,
felsefi, sosyal ve manevi olgunluğa erişmek; bir merdiven daha çıkmak için…
Okumanın da
çıraklığı mı olurmuş? Bal gibi oluyor işte. Kalfalık; belki de hiç bitmeyecek
bir durum… Çıraklığın sonunda, geçiş yaklaşırken kendi kitaplığımı kurabilme becerisine,
gönüllü seçim yapabilme hakkına sahip oldum.
Kendi kitaplığını
kurabilme özgürlüğü, gönüllülüğü ne demek? Yaşamın kirli bilgilerinden,
korkunçluğundan mantık, duygu, sezgiler yardımlarıyla uzak durabilmek anlamına
da geliyor. Edebiyatın, okuma hürriyetinin seçim, seçme hakkı; koruyucu
kalkanlar sağlıyor.
Akıl yürütme;
reddetme; sorular sorma, cevaplar arama… Bir sürü kirli bilginin, kitabın veya
seçeneklerin içinde boğulup gitmenin âlemi var mı? Avucumuzdan bir yudumluk
yaşam hakkı; onu da hızla ve gereksiz çırpınışlarla, yaşarken ölü vaziyetine bürünüp,
yaşamaya çalışmak; diğer yaşayanlara da büyük haksızlık değil mi?
Kitaplar dünyası,
kalfalığı, ustalığı ayrı bir yere koyar. Kapılar açılır; manevi ve sırlarla
dolu kapılar… Örneğin; Goethe’nin Doğu Batı Divanını bir açarsınız; bir
bakmışsınız sizi Hafıza, Nasrettin Hocaya, Hazreti Muhammed’e, Kâbus name’ye
kadar getiriyor. Ustalık böyle bir şey; öyle bir yolculuk yaptırır ki;
Dante’nin yolculuğundan daha edebi, sosyal ve kültürel bir dünya; dünyalar
çıkar ortaya…
Bunca telaş, bilgi,
güç, kuvvet ve boşa giden ince servetler… Enerjiler… İnsan ömürleri…
Üniversitelerin araştırmalarını sabırla bekliyorum. Bu kadar çok mal mülk
edinirken, insanların daha çok antidepresan kullanımı, daha çok
yalnızlaşmasının ana temellerinden en önemlisi; daha az öğreniyoruz! Daha az
okuyoruz! Daha az sanatla meşgulüz…
Sıralama baştan beri önemli;
sağlık için vazgeçilmez olanlar; hareket, doğru beslenme ve stresten uzak durma!
Diğer taraftan bunları algılamamıza yardımcı olacak en önemli yolculuk;
çıraklık, kalfalık ve ustalık için; kütüphanelere dört elle sarılma ve seçici
olmak için, yanılgılarla başlayıp; bilgi, görgü ayıklama becerisine; yani
kalfalığa ulaşmak için; Yunus gibi yıllarca odun taşıma; odun toplama…
Bu günün dünyasına
ne çok uzak şeyler değil mi? Hangi ara? Yani gençlerin söylediği gibi; ne ara
olacak bu işler?
O zaman bırakalım kendimizi;
rüzgâr ve akıntı bizi nereye getirecek? Muhtemelen ait olmadığımız dünyalara;
yaşam hakkının bile farkına varamayacağımız son duraklara; cebelleşerek,
tepişerek ve hiçbir şeyden zevk almadan ulaşılacak son durağa doğru…
Bunun bir de ustalık zamanı var ki; oraya ulabilmek çok uzun süreç istiyor.
YanıtlaSilhımm bunda da var yaniii çıraklık felan :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilBeyda;sanırım çok sınırlı insanın adım atacağı bir ustalık;kalfalığı hak etmek bile büyük zenginlik:))
Deep;ne sandın ya:)) evrimin çıraklığı,kalfalığı olduğu gibi;öğrenme,sabır etme ve bilgiden bilime,bilgeliğe ilerleme zanaat ve sanatları;iç içe:))
Ustalığa ulaşmak uzun bir süreç, oldum dememeli insan. Oldum ben artık diyorsan uzaklaşmışındır ustalık yolundan.
YanıtlaSil
YanıtlaSilSanırım,bir de benim gibiler var:)) her daim çıraklık ile kalfalık arası gezinmeyi gönüllü seçmiş olanlar. Teşekkürler Beyaz Yakalı...