TEKİRDAĞLI KEÇİ
ÇOBANI
------------------------------------
Bir gün Tekirdağ'ın Ganoslar Bölgesinden bir çoban; “ Ben özgürüm” diye haykırmış. Belki de canına
tak etmiş; ardıçların, meşelerin, ıhlamurların tepe ve vadilerinde keçi gütme
işinden…
Tıpkı eski insanlar
gibi İtalya'nın Dünya Miras Listesinde olan Lucca kendinde bir kalenin
surlarında ki özgürlük-LIBERTAS yazısı gibi…
Bu yazının
özgürlüğü, bireylerin özgürlüğünü değil, o günkü devletlerin özgürlüğünü
anlattığını Thomas Hobbes’in çalışmaları sayesinde öğrendim. Tıpkı, Atinalılar,
Bizanslılar, Romalılar gibi; özgürlük, devletlerin özgürlüğü üzerineydi…
Gelelim bizim keçi
çobanına! Elinde bulunan keçilerin büyük çoğunluğunu satmış. Kimin aklına
uyduysa; aradığı özgürlüğü yaşatmak için yola çıkmış. Onun çok uzak dediği
özgürlük alanı Silivri’de bir otel alanından başka bir şey değilmiş…
Orada, bir ay
yedirilmiş, içilirmiş; bir parça da kadınlarla cilveleş ilmiş… Bizimki bir ay
sonra yöresine döndüğünde elinde avucunda koca bir özgürlük-LIBERTAS
duruyormuş. Yani; bomboş avuç içleri…
Tıpkı kadim
zamanlarda yapılan İtalya'nın Lucca şehrinde ki surlarda ki özgürlük yazısı
gibi; bireylere olan bir şey değil; devlete olan bir özgürlüğün, altyapısız, üst-yapısız; kısacası donanımsız hiçbir işe yaramadığını anlamayı denedim…
Bir başka açıdan;
Tekirdağlı çobanın çok işe yaradığını da düşünebiliriz. Her daim bu tür
insanlardan geçinen kurnazlığın kitaplarını yazmış insanımız aç mı kalsın?
Üstelik otelde günlerce ağırlanmak; kırk yılda bir de olsa; çobanın dediği
gibi; ben özgür olmaya, yaşamaya gittim…
Sanmayın ki bu
özgürlük arayışı sadece Tekirdağlı keçi çobanı için geçerli! İnecikli
çiftçinin, İzmirli bir başka arkadaşın, babaları ölünce başlarına gelen
özgürlük sancıları, talih kuşlarının boklarından daha beter olmuş…
ha haa taşralıların tarlabaşına gelmesi gibii :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilKesinlikle;kim bilir kaç yüz bin dönüşüm,paylaşım öyküleri,rüyaları yaşandı...