NASILSIN?
-------------------------
Adettendir, meraktan
ve alışkanlıktır; Nasılsın diye sormak. Kuru, buz gibi bir “iyiyim” cevabı verilse
de hafif deşeriz. Deştiğimiz le kalır her şey… Kanattığımızla, yorup, üzdüğümüz le…
Oysa nasılsın-dan önce ne çok şey vardır; insanı tahlil etmek için. Ne çok şey; arkadaşımızı,
dostumuzu bilmek adına…
Erkin Koray böyle
bir anı irdeler şarkısında. Nasılsın Hemşehrim? Sorusuna; “şöyle böyle” der;
geçiştirir, kendince. Barış Manço ise kendi felsefesiyle ikide birde sorulan; “ hemşehrim memleket neresi?” sözcüklerine okkalı bir cevap misali; “ Bu dünya
benim!” diyerek geçişini yapar…
Yine öyle bir zaman
dilimi içinde bir nasılsın;kuruluğuna yazarlığın ve felsefemin diliyle cevap vermek
istedim.
Nasılsın? İçimde ki
faylar kırıldıkça tohum ekmekle meşgulüm… Nasıl yani? Öyle! (…) Yaşam, kuru
sıkı atmaya benzemez. Sade ve her daim yaşatmaya dayalı oksijen sunar gökyüzü
ve ormanlar…
Sebep çoktur yaşamın
ilerleyişine doğru yürümeye. Oysa yaratılan milyonlarca sorun, acı; korkunç bir
yük oluşturur insancıkların medeniyetine…
Sordukları sorunun
cevabını almaya üşenen, duyduklarının altından kalkamayacağı için kaçış
palanlarını; “dert etme kendine” kuru moral ile geçiştiren yürüyen yığınlar…
İlim dünyası haykırmaya,
cevap sunmaya devam ediyor; kırılan faylar öldürmez! Cehalet öldürür… Kırılan
fayların geçtiği yerlere bir bakın; milyonlarca geriye. Vadiler, bereket
fışkırır. Niçin? Doğa da, sanatçılar gibi faylar kırılırken tohumlar eker…
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder