İstanbul Arkeoloji Müzesi-İskender Lahti
20 BİN FRANGLIK UTANÇ!
OSMAN HAMDİ BEYE
MİNNETTARIM
-------------------------------------------------------------
Osman Hamdi deyince,
sanata yakın olanlar dünyanın sayılı müzelerinden kabul edilen İstanbul Arkeoloji
Müzesini akla getirirler. Yılda birkaç kez gidilse, sırları çözülemeyecek müze,
içindeki eserler; Osman Hamdi’nin sanat bilgisi yanında, uzağı görme
becerisinin eseridir de…
Osman Hamdi’yi az
bilenler ise Kaplumbağa Terbiyecisi eserini hemen hatırlarlar. Birisi Pera
Müzesinin elinde olan, diğeri özel bir şahısta iki orijinal eser…
Osman Hamdi
tanındıkça daha anlaşılır, daha sevgi, saygı duyulur hale geliyor. Arkeoloji
Müzesinin lahitler bölümünü gezdiğinizde bile, o günün şartlarında, Suriye’den,
Lübnan’dan, Mısır’dan getirilen bu eserlerin büyüklüğü, güzelliği, zorluğu daha
ne anlaşılır.
Bu eserler arasında
başyapıtlar var. Bunlardan birisi de Büyük İskender’e atfedilen o büyük eser;
İskender Lahdi’dir.
Bu değerli eser,
halen yerinde duruyorsa; bunu Osman Hamdi’nin fedakârlığına borçlu olduğumuz kadar,
kurnazlığına da borçluyuz. Yoksa Zeus Tapınağı-Sunağı gibi çoktan Almanya’ya
gitmişti.
Kayzer Wilhelm
Abdülhamit zamanında ticari, siyasi ilişkiler için ülkemize gelmiştir. Sultanahmet’te
bulunan o meşhur Alman çeşmesi de bu dostluğun esere dönüşmüş halinin sembolü
olarak Almanya’da yapılıp, ülkemize getirilmiştir.
Abdülhamit, Alman
İmparator Kayzer’in ailesi, ekibini eşsiz bir cömertlikle ağırlaması; iki
ülkenin dostluğu, kardeşliği adına Abdülhamit kesenin, ülkenin ağzını sonuna
kadar açmıştır. Kayzer’in eşi, çevresi Abdülhamit tarafından hediyelere
boğulur.
İmparator Kayzer, eşi
ve çevresi Arkeoloji Müzesini de gezeceğinin haberini verirler. Osman Hamdi,
müzenin en değerli lahdi olan İskender lahdini derhal tahtalarla çevirtir; güya
bakım yapılıyordur.
Oysa gerçek neden;
Kayzer tarafından beğenildiği anda Abdülhamit tarafından derhal hediye
verileceğini Osman Hamdi biliyordur.
Zeus Sunağı; hediye gibi,
yine Abdülhamit zamanında 20 Bin franga Almanlara satılmıştır. 20 Bin franglık
bir utanç gibidir; tarihin bilgisinden uzak kalışımız…
ya ne hikaye yaaa :) peki alman çeşmesi nasıl getirildi acaba, gemiyle mi, parça parça mı :) bizim ülke zaten kaçakçılık cenneti :)
YanıtlaSil
YanıtlaSilHikaye oldukça gerçek;birinci elden tanıklık zamanının bize,bugüne yansıyan bilgileri...Alman Çeşmesi,yine Alman soylu kurnazlığının ve disiplininin şaheseri gibi;parça parça gemilerle getirilmiş. Hani nasıl söylenir;kazın geleceği yerden,tavuğu kim esirger? :)) Velhasıl İskender Lahtine bakınca birkaç bin yıllık tarihten,usta işi oymalarda,üzerinde ki figürlerin anlattığı savaşlardan öte;onun burada kalma savaşını da hatırlamalı;Osman Hamdi'ye bir kez daha teşekkür ediyorum...