Kamera,Güven
OHRİ-MAKEDONYA
PİRE DEDİĞİN KÜÇÜCÜK ŞEY!
-------------------------------------------------
Her zaman büyük
olanın kazanmadığını; büyük balığın küçüğü yok edemeyeceğini; pirelere bakarak
da anlamak mümkün. Daha nice böceği, hayvanı örnek vermek mümkün!
Pirenin yaşamdan hiç
eksik olmadığı kesin. Temizlik, düzen, istikrar yok olunca bu küçük hayvancık
da sanki bir bedel ödetmek amacıyla çıkıyor insanın karşısına. Hoş bir
kaşıntıyla başlıyor ve sonra; dermansız kalıncaya kadar; kanatana kadar devam
ediyor soylu ısırıkları.
İnsan, her daim
bildirmiştir haddini hayvanlara. Ama bir türlü baş edememiştir pirelerle, hamam
böcekleriyle. Fareleri de yok saymayalım! Onlar da çare üretiyor durmadan.
Değişiyor, bizim hilelerimize karşı hileler, kurnazlıklar geliştiriyorlar.
Ulusal basına
yansıyan haberde; Kahraman Maraş’ın Andırın ilçesinden söz ediyor. Darıovası
Mahallesinin pireler tarafından basıldığı, insanların çocuklarını okula
göndermeye korktuğu gibi, cemaatin de camiye gitmekten korkup evlerine
hapsolduklarını anlatıyor haberin bütünü.
Küçücük, hatta
neredeyse görünmez denen bu hayvanın, düşüncesi, aklı, fikri, emme organı
nerede? O küçüklüğün, koca insanı; kükrediği zaman dağları delen, denizleri
kirleten, komşularını öldüren, nice havyan nesillerini kurutan insanı dize
getiren şey; küçücük bir pire ordusu…
İnsanı; yani bizleri
de hafife almamak lazım. Kimyasallar yetişecek imdadımıza. Bir de atasözleri; “
Bir atlar, iki zıplar; eninde sonunda yakalanırsın!”
Pire, pireliğini
yani kendine yakışanı yapıyor. Karımca karıncalığını, arı arılığını; oysa bir
tek insan bozuyor gidişatı; tam olarak ne yapıyor? Ne istiyor? Bilinmez ve
bilinmezlik içinde; hem peygambervari, hem şeytani; hem melek, hem de ermiş…
Ama pireler de çok yaman!. kediler, fareler, develer… hepsi! dediğin gibi onlar doğasına uygun olanı yapıyor. Hiç deve olmaya yeltenen bir pire göremeyiz değil mi!. ama insan öyle mi? hep boyunu aşan işlere kalkar!.
YanıtlaSilAh Vergilius! en zor şey, anlamak insanı.
Ancak; insan, bir anlayabilse önce kendini!.
Keyifli bir yazıydı Güven. Okudukça düşündüren, düşündükçe bütün yolların yine aynı yere çıktığını gören!. "çarşamba, perşembe, bu nedir ya? çıkamıyorum!." dedirten :)) en iyisi doğaya ve akışa bırakmak kendini!.hayat geçiyor bir şekilde, geçen zamanla birlikte, biriktirdiklerimiz de çoğalıyor. Pişmelerdeyiz daha!. Tam oldum demeye ramak kalırken belki de kayıp gidecek hayat elimizdem kim bilir!.. Kâlemin hep şahit olsun, sevdiklerinle birlikte sanatla dolu nice güzel yıllara..
YanıtlaSilTeşekkür ederim Esin. Belli ki,yazının demine yazan kadar varmışsın.Sanırım hep aynı döngü içerisinde,varırken bir demin keyfine,bir maya da kendi tencere,tasımıza yapıp,üretiyoruz durmadan;takip ediyoruz sonsuz evrenin genişlemesini ve daha sonra büzülecek oluşunu bilsek dahi...