ZAMANIN ETİDİR TOZ
---------------------
Kim demiş;:ne zaman
demiş? Bir şairin sözcüklere, şiire armağanıdır; “ Her yüzey tozlanmak için can
atar/Zira zamanın etidir toz/Zamanın etiyle kanının ta kendisi…”
Neredeyse zamanın
durduğu anlarda yazıldı Vergilius’un Ölümü; Hermann Broch tarafından. Zamanı
durdurduğu bir anda; Vergilius’un son günü ve gecesine ait bir destan… Öyle bir
durmuştur ki zaman; sessizliğin basamaklarından söz edilir. Sesin değil…
Sessizliğin hangi basamak aralığına ait olduğundan…
Tozlar da öyle… Ne
çok deli eder bizleri; hepimizi… Temizlik hastalığından ötedir tozlarla
savaşımız. Israrla, hiç sızılmayacak aralardan sızar; en kıymetli eşyalarımızın
üzerine çöreklenir. Adeta, bize savaş açar. Veya biz öyle sanarız…
Bir toz zerreciği,
büyük yaşamsal hareketin devamıdır. Kale duvarlarının; yüzyıllardır oracıkta
duran eski yapıların üzerinde ki ağaçları, çiçekleri çoğumuz görür şaşarız. Bu bitkiler,
ağaçlar burada nasıl yaşıyor diye?
Hâlbuki bizim küçük
toz zerreciklerinin yıllar, yüzyıllarca birikiminin sonucudur bir nefeslik toprağın,
ilk ve toz halleri…
Toz Ol! İyi bir
hareketin ayak seslerini işitiriz bu deyimi duyunca. Bir kurtuluş, kaçış,
kendini kurtarma çabasının ayak sesleri gibidir. Toz olmak; yok olmak, anlamına
gelse de, esas var oluşa doğru tozamak; tozatmak belki de işe yarayacak bir
dönüşüme geçmekten başka hiçbir şey değil…
Vergilius; 2 Bin yıl
önce toz oldu. Dante,700 yıl önce… Yunus da öyle… Ya sözcükler; ne çok toza
benziyorlar değil mi; şiir, öykü, sözcük olarak geri dönüyorlar; en küçük
aralıklardan bile sızıyorlar; tıpkı, minicik tozlar gibi; sildikçe, yok
ettikçe; hünerlerini daha da geliştirerek geri dönüyorlar.
Güven Serin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder